Küresel ısınma
Henüz kimsenin farkında olmadığı zamanlarda 15 yıl evvel Time dergisinin kapağında “KORKMALISINIZ HEM DE ÇOK KORKMALISINIZ” başlığı atılmış ve dünyanın hızla geri döndürülemeyecek bir iklim krizine yol aldığından bahsedilmişti. Aradan geçen 15 yılda 2030 sonrası için öngörülen doğa olaylarının çok daha önce gerçekleştiğini, sadece son 2 yılda 300’den fazla sıcaklık rekorunun kırıldığını artık iklim değişikliğinin insani krize dönüştüğüne hep birlikte şahit olduk.
Geçtiğimiz ay yaşadığımız orman yangınları tarihimizdeki en büyük orman tahribatına sebep oldu. Ancak bu ateş yıllardır yaşlanan dünyamızın birçok yerine düşmekteydi zaten. Dünyanın dört bir yanında aşırı sıcaklar, ani yağan yağmurların oluşturduğu sel felaketleri ve orman yangınları haberleri geliyor. Bilim insanlarına göre bu olayların temelinde yatan sebep iklim değişikliği. 35 yıl öncesinde yılda 3-4 gün mevsim normallerinin üzerine çıkan sıcaklıklar artık ortalama yılda 20 günleri bulurken iyimser senaryolara göre 2030 sonrasında yılda 39 günlere çıkacak. İklim konusunda dünyanın en saygın kurumlarının yayınladığı makale ve raporlara göre insanlık geri döndürülemeyecek bir sürece girdi. 2030 yılına kadar fosil yakıtlar terk edilmediği ve küresel emisyonlar yarı yarıya azaltılmadığı takdirde neler olacağını kestirmek imkânsız.
Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) verilerine göre dünya genelinde her yıl 19 milyon dönüm orman yok oluyor. Ormanlarla beraber bu habitatta yaşayan canlılar da yok oluyor. Sadece 1970-2016 arasında dünyada ki doğal yaşam %68 azalmış. Oysa küresel ısınmayı 1,5 derecenin altında tutabilmek için yok ettiğimiz ormanlardan daha fazlasına ihtiyacımız var. BM verilerine göre küresel ısınmanın 1,5 derece artması orman yangınları riskini %41 artırırken, 2 derece artması halinde bu risk %62 yükselecek. 3 derece artması ise küresel felaket olarak tanımlanırken biz şimdiden 1,5 derecelere ulaşmış durumdayız. Deniz seviyelerindeki küresel ortalama yükseliş 1900 yılından bu yana son 3000 yıllık her hangi bir dönemden daha hızlı artış gösterirken, kutuplar öngörülenden daha hızlı eriyor. 25 yıl önce 20 metre derinlikte bulduğumuz yer altı sularının çoğu kalmadığı gibi olanların seviyesi de 200 metrelere çekildi. Sözün özü insan yaşadığı yer küreyi bitiriyor. Bir Çin atasözünde diyor ki: “Fidan ekmek için en iyi zaman 20 yıl öncesiydi. Sonraki en iyi zaman ise şimdi.” Ormanlar küresel ısınmayı dengeleyecek tek varlıklardır. Milyonlarca canlının gıda güvenliği ve yaşamları için vazgeçilmez durumdadırlar. Gezegenimizdeki biyolojik çeşitliliğin en büyük bölümünü barındırmaktalar. Onlara sadece ekonomik bir değer ifadesiyle bakarak maalesef dünyamızı geri dönülmeyecek bir noktaya getirdik. Ormanlardan kazandığımızı bugün dünya misliyle geri alıyor. 2020 yılında dünya genelinde yaşanan aşırı hava olaylarının maliyetinin 150 milyar doları geçtiğine dair raporlar var. Bulunduğumuz noktada insanlık kesin bir karar vermek zorunda. Biz 50 yaşını geçenler 35 yıl evvelin yazlarını da kışlarını da çok iyi hatırlarız. Son 35 sene içerisinde yaşanan aşırı hava olaylarının her birimiz canlı şahitleriyiz. İster komplo teorisi diyelim, ister bilimsel gerçek fakat bugün 20 yaş altında olan evlatlarımız ve torunlarımızın daha büyük felaketler yaşamaması için bireysel ve kamusal anlamda yol haritası çıkartılması gerekiyor. Diyelim ki bunlar küreselcilerin oyun planları. Kaybettiğimiz yeraltı suları, kirlettiğimiz denizler, yakılan yıkılan, imara açılan orman arazileri, geri dönüştüremediğimiz atıklar, derelere akıttığımız kanalizasyonlar, 15 yıl öncesinin haritalarında yer alırken bu gün ortada olmayan göller ile imara açtığımız tarım arazileri ve benzeri eylemleri küreselci akıl mı yaptı
Yazımızı bir Kızılderili atasözü ile bitirelim: “Son ırmak kuruduğunda, son ağaç kesildiğinde, son balık öldüğünde beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.”