Deprem bölgesi için “GAP projesi benzeri yaklaşım” önerisi
6 Şubat'ta ve devamında meydana gelen depremlerin yıkıcı etkilerinin tespitine yönelik çalışmalar sürerken, bölgenin yeni baştan nasıl planlanacağına ilişkin tartışmalar hız kazandı. Şehir ve bölge planlama profesörü Baykan Günay, bölgede bir beyaz sayfa açabilmek için yaklaşım ve önerilerini paylaştı.
6 Şubat’ta meydana gelen ve 11 ili etkileyen yıkıcı depremlerin boyutlarına dair ölçümler devam ederken, bölgede kalkınmayı yeniden sağlayacak projelere ilişkin arayışlar da hız kazandı. TED Üniversitesi (TEDÜ) Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Başkanı Prof. Dr. Baykan Günay, deprem felaketinin öncesini, bugününü ve Güneydoğu’da beyaz sayfa açabilmek için uygulanması gereken yaklaşımlara ilişkin önerilerini paylaştı.
6 Şubat’tan bu yana devam eden artçı depremlerin sayısının 4 bine yaklaştığını belirten Prof. Dr. Baykan Günay, “Artçı depremler bir süre daha devam edecek gibi görünüyor. Yaşanan yıkımın sebeplerini yer bilimlerinin konusu olan doğal yer altı faaliyetlerin, sıvılaşma gibi toprak bilimlerinin konusu olan olayların yanı sıra, yapı bilimlerinden planlama ve mevzuata kadar pek çok açıdan değerlendirebiliriz” dedi.
“Kentlerin formu yok, kasaba mühendisliği sürüyor”
Prof. Dr. Baykan Günay, inşaat ve yapı bilimlerinin temel kavramlarına yönelik tartışmaların hâlâ sürdüğünü, fakat bir yol kat edilmiş gibi görünmediğini ifade etti. 1999 Marmara Depremi’nde konuşulmaya başlanan “kasaba mühendisliği” kavramının yeniden gündeme geldiğini söyleyen TEDÜ Öğretim Üyesi, “Yerel yönetimler, demir ve etriye bağlantılarıyla betonun niteliğini denetleyecek teknik kadrolara sahip değil. İnşaat kurallarına uysa dahi zemin etüdü yapılmadan inşa edilmiş binaların yan yattığını görüyoruz” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Baykan Günay’a göre imar kurumu, cumhuriyetin kuruluşundan bu yana çeşitli aşamalardan geçerek gelişti. Buna rağmen 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerin boyutları, ortada süreğen sorunlar olduğunu gösterdi. “Gecekondu yok, kaçak yapılaşma sürse de mevzuat var, imar planları var, afet planlaması, risk planlaması var. Peki sorun nerede? Binaların çöktüğü yerlerde sağlıklı bir kütle-mekân ilişkisi yok. Yani kentin formu yok” diyen TEDÜ Bölüm Başkanı, “Çabamız ve özlemimiz planlama-tasarım eksenini kurgulamaya yönelmek fakat bunu bir türlü başaramıyoruz” diye konuştu.
“Yerleşme bilimini ve planlamayı dışlayamayız”
Bugün de 1999 depremine benzer bir manzara yaşandığını ve konuya salt yer bilim açısından bakanların, yerleşme bilimin geliştirdiği kuramları neredeyse dışladığını ifade eden Prof. Dr. Baykan Günay, “Yeri oluşturan iktisadi, toplumsal ve siyasi nedenler, fay hattına mesafe, zemin mekaniğine uygunluk, tepelik gibi niteliklere indirgendi. Yer, merkezi yer, en az çaba ilkesi, eşik kuramı, temel ekonomi gibi yaşamdan öğrenilmiş kuramsal çerçeveler yokmuş gibi söylemler geliştirildi. Bütün bu tartışmalarda unutulan boyut planlama oldu ve hep dışlandı. Oysa yeni yerleşimler kurarken, yerleşme biliminin ve planlamanın kuramlarını dışlayamayız. Kuramların işaret ettiği, çoğunluk için yaşanabilirlik ve sürdürülebilirliği önceleyen, kamusal alan hakkında açık akıl yürütme süreçlerine bağlılığı kapsayan 21. yüzyıl mekân planlama çerçevesini ülkemizde uygulayamıyoruz” diye konuştu.
“GAP Projesi yaklaşımı benimsenebilir”
Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı, marka değeri yüksek ve uluslararası literatüre geçen projelerinden biri olarak tanımlanan Güneydoğu Anadolu Projesi’nde (GAP) izlenen yaklaşımın deprem bölgesinde yeni yerleşimler kurarken de benimsenebileceğine dikkat çeken TEDÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Başkanı Prof. Dr. Baykan Günay, değerlendirmelerini şu ifadelerle sonlandırdı: “Güneydoğu Anadolu Deprem Bölgesi İyileştirme Projesi olarak adlandırdığımız önerimiz, deprem hasarlarının saptanması ve yeni bir yerleşme sistemi için gerekli bir kurguyu sağlayabilir. Merkezi ve yerel yönetimlerin temsilcileri kadar, etkilenen toplumun üyelerinin de söz sahibi olduğu bir kurumun oluşturulması, izlenecek en doğru yöntem olacaktır. Kurum ve proje başarılı olursa, tüm ülke için deprem bölgeleri oluşturabilir ve kurumlar, deprem öncesi, deprem esnası ve deprem sonrasının nasıl planlanacağına ilişkin çalışmaları yürütebilir.”