Çay günlük su tüketimi ihtiyacını karşılıyor mu?
Çay tüketimi eski zamanlara dayanan geçmişi ile hem ekonomik hem de kültürel anlamda önemli bir yere sahiptir. Dünya genelinde sudan sonra en fazla tüketilen içecek olan çay, başta siyah çay olmak üzere yeşil çay ve oolong çayı (çin çayı) şeklinde üretilir. Yağış oranı bol olan nemli bölgelerde yetiştirilmesine rağmen, çay üretimin yapıldığı ülke sayısı sınırlıdır. Dünyada Türkiye’nin de dahil olduğu 30 ülkede ekonomik anlamda çay üretimi yapılmaktadır. Çayın tüketimi açısından bakıldığında ise Çin ve Hindistan’dan sonra Türkiye’nin 3. Sırada yer aldığı bilinmektedir.
“Hastalıklara karşı koruyucu etkiye sahip”
Çay tüketiminin bazı hastalıklara karşı koruyuculuk özelliğine sahiptir ve tadı lezzetli bir içecektir. Ayrıca içerisinde bulunan zengin flavonoidler sayesinde kalp ve damar hastalıkları, kanser başta olmak üzere birçok farklı hastalıkta koruyucu etkiye sahip olduğu bilinmektedir” açıklamasında bulundu. Afşar “Çay grubu değerlendirildiğinde; yeşil çayın fermantasyona uğramadan, oolong çayının yarı fermente ve siyah çayın tam fermantasyon ile oluşturulduğunu söyleyebiliriz. İçerik olarak birbirine benzeyen yeşil çay ve siyah çayın sağlık üzerine etkilerini, içerisindeki farklı bileşenler göstermektedir.
Çayın farklı demleme yöntemleri kullanılarak hazırlanması içerisinde bulunan antioksidan miktarını etkileyecektir. Çayın tüketimi esnasında ortak kabul görmüş bir demleme tekniği bulunmamaktadır. Örneğin; Japonya’da yeşil çay 2-3 dakika demlenme süresi ile hazırlanırken, İngiltere’de çay içerisine belirli miktarda süt eklenmektedir. Türkiye’de ise çayın daha yoğun şekilde demlenerek tüketilmesi yaygındır.
Kontrollü tüketim önemli
Çay, kahve, kakao, bazı yiyecekler ve ilaçlarda olduğu gibi çay içerisinde de kafein bulunmaktadır. Çayın hazırlanma şekline ve demlenme süresine bağlı olarak kafein içeriği değişiklik göstermektedir. Ortalama olarak 1 fincan (200 ml) çayda yaklaşık olarak 40 mg / fincan kafein bulunur. Çay tüketiminin kontrollü bir şekilde olması gerektiğini belirtten Afşar “Günlük alınacak kafein miktarının fazla olduğu durumlarda bedenimizde sıvı kaybı yani diüretik etkiye sebep olabilmektedir. Ayrıca gerginlik, konsantre olamama ve buna benzer şikayetler oluşturabilir. Bu sebeple tüketiminde kontrollü olmamız gerekmektedir. Oysaki su tüketiminde bu şekilde problemler oluşmamaktadır.
“Su yaşam için elzemdir”
Su; yaşam için elzemdir ve bir besin ögesi olarak kabul edilir. Yiyeceklerin sindirimi, emilimi ve hücrelere taşınması ve daha birçok faydası bulunmaktadır. Bunun yanında kalsiyum, magnezyum ve flor gibi temel mineralleri sağlamaktadır. Bedenimizde solunum, idrar, terleme gibi metabolizma olayları ile kaybedilen su miktarı yiyecek ve içecek tüketimleriyle yerine konmaya çalışılmalıdır. Bu şekilde bedenimizdeki sıvı miktarı dengede tutulur.
Yeterli su dengesinin önemi
Su kaybına neden olacak sebeplere örnek olarak, başta yüksek kafeinli içecekler veya yeterli su tüketmemek verilebilir. Bu durum bedenimiz için tehlike oluşturmaktadır. Kafeinli içecekler dolaşım sisteminde kan akışını bozmakta ve doku ve organlarımız yeterli besin ve minerale ulaşamamaktadır. Bu sebeple vücutta yeterli su dengesi hayati önem taşımaktadır. Pratik olarak 35 ml / kilogram hesaplama yöntemini kullanarak su ihtiyacımızı belirleyebiliriz. Böylece sağlıklı su dengemizi günlük koruyarak, yaşamsal işlevlerimizin etkili şekilde gerçekleşmesine katkı sağlayabiliriz.