Çocukluk travmaları, gelecekte unipolar depresyona zemin hazırlıyor

Çocukluk travmaları, gelecekte unipolar depresyona zemin hazırlıyor
Majör depresyon ya da klasik depresyon olarak da bilinen unipolar depresyonun yetişkinlerde en sık görülen depresyon şekli olduğunu kaydeden Psikiyatri Uzmanı Dr. Erman Şentürk, unipolar depresyonun, her yaşta görülebileceğini belirterek “Kadınlarda erkeklere göre 2 kat daha fazla görülmektedir.” dedi.

Psikiyatri Uzm. Dr. Erman Şentürk, Türkiye Ajansı'na majör depresyon ya da klasik depresyon olarak da bilinen unipolar depresyon hakkında değerlendirmede bulundu.

En sık görülen depresyon türü: Unipolar depresyon

Unipolar depresyonun yetişkinlerde en sık görülen depresyon şekli olduğunu kaydeden Uzm. Dr. Erman Şentürk, “Unipolar depresyon, her yaşta karşımıza çıkabilmektedir. Kadınlarda erkeklere göre 2 kat daha fazla görülmektedir.” dedi.

Keyif almamak, ilgi azalması ve çökkünlük önemli belirtiler

Unipolar depresyonun belirtilerine değinen Uzm. Dr. Erman Şentürk, “Kişinin, olağan ya da daha önce kendisine zevk veren etkinliklerden eskisi gibi keyif alamaması, bunlara karşı ilgisinin azalması ya da kaybolması, çökkünlük, karamsarlık duygularını yoğun şekilde yaşaması depresyonda sıklıkla gördüğümüz belirtilerdir. Bunların yanında fiziksel anlamda enerji azalması, değersizlik, yetersizlik ya da aşırı suçluluk duygusu, uyku ve iştah problemleri, odaklanma güçlüğü, ölüm ve intiharla ilgili düşünceler, cinsel isteksizlik gibi belirtiler de depresyon açısından son derece önemlidir. Bu belirtilerin birkaçının en az 2 hafta boyunca sürmesi unipolar depresyon açısından tanı koydurucudur. Unipolar depresyonda kişinin çalışma hayatında ve çevresiyle olan ilişkilerinde ciddi aksamalar görülebilir.” uyarısında bulundu.

Bipolar depresyondan bazı yönleriyle ayrılıyor

Unipolar depresyonu bipolar depresyondan ayıran farklara dikkat çeken Uzm. Dr. Erman Şentürk, “Klinik olarak benzer belirtileri olmasına karşın bipolar depresyonu olan hastaların geçmiş öyküsünde mutlaka bir manik ya da hipomanik dönem olması gerekmektedir. Daha erken başlangıç yaşı, daha fazla atak sayısı, atakların mevsimsel özellik göstermesi ve ailede bipolar bozukluğun olması bipolar depresyon açısından önemli ipuçları olabilir. Aynı zamanda erken başlangıçlı yineleyen depresyonu veya tedaviye dirençli depresyonu olan hastaların ileride bipolar bozukluğa dönüşme ihtimali de gözden kaçırılmamalıdır” dedi.

Tedavi aksatılmamalıdır

Depresyonun, tedavi edilmesi gereken önemli bir sağlık sorunu olduğunu kaydeden Uzm. Dr. Erman Şentürk, “Tedavideki temel amaçlar, depresif belirtileri ortadan kaldırmak, kişinin eski işlevselliğini geri kazandırmak ve nüksleri önlemektir. Depresyonda tedavi, kişiye özel olup başlıca yaklaşım ilaç tedavisi ve psikoterapiler üzerine kuruludur. Antidepresanlar, ilaç tedavisinde ilk seçenektir fakat tedaviye dirençli bazı olgularda çeşitli ilaçlarla güçlendirme tedavisi de yapılmaktadır. Psikanalitik yönelimli terapi ve bilişsel davranışçı terapi de etkinliği kanıtlanmış diğer yöntemlerdir. Diğer tedavi yöntemlerinin etkisiz kaldığı şiddetli olgularda EKT yani halk arasındaki ismiyle şok tedavisi etkili ve hayati bir tedavi yöntemidir.” diye konuştu.

Unipolar depresyondaki risk faktörlerine de değinen Uzm. Dr. Erman Şentürk, unipolar depresyonun ortaya çıkmasında, genetikten çevresel faktörlere kadar pek çok faktörün etkili olduğunu söyledi. Uzm. Dr. Erman Şentürk bu faktörleri de şöyle sıraladı:

“Kadın olmak, önemli kayıplar yaşamak (yakın kaybı, iş, maddi vs.), alkol ve madde kötüye kullanımı, düşük sosyoekonomik düzey, daha önceden depresyon geçirmiş olmak, yakın dönem önemli yaşam olayları, anksiyete bozuklukları, çocukluk çağı travmaları, bazı kişilik özellikleri, bazı ilaçlar ve tıbbi hastalıklar, hormonal değişiklikler bazı önemli risk faktörleridir.”

Unipolar depresyon önlenebilir mi?

Unipolar depresyonda önlenebilir unsurların başında çocukluk çağı travmalarının geldiğini kaydeden Uzm. Dr. Erman Şentürk, sözlerini şöyle tamamladı:

“Çocukluk çağında yaşanan fiziksel, duygusal ve cinsel travmaların azalması sadece depresyonu değil, diğer pek çok psikiyatrik bozukluğun ortaya çıkışını engelleyebilir. Çocukluk travmalarına zamanında müdahale edilmesi önemlidir. Bu konuda ebeveynlere önemli görevler düşmektedir. Ebeveynlik ve çocuk gelişimi ile ilgili bilgi ve eğitim düzeylerinin artırılması hedeflenmelidir. Alkol ve madde kötüye kullanımı konusunda hem ailenin hem de bireyin profesyonel destek alması önemlidir. Ekonomik ve toplumsal eşitlikte iyileşme sağlanması, çalışma koşullarının düzeltilmesi için adımlar atılması depresyonun önlenmesinde önemli unsurlardır.”

HABERE YORUM KAT