Diyabet hastalığı çocukları da etkiliyor!
Diyabetli bireylerde sağlıklı bir yaşam sürebilirler. Diyabet hastalığı multisipliner bir takım oyunu içerisinde yönetilmesi gerekir.
Görülme sıklığı hızla artan Diyabetes Mellitus (DM), kişi için yeni yaşam deneyimidir. Yaşam boyu süren kronik bir hastalık olması sebebiyle bireylerin ve ailelerinin yaşamlarını tüm yönleriyle etkilemekte, bireylerde fizyopatolojik değişikliklerin yanı sıra psikososyal boyutta da sorun, çatışma ve değişikliklere neden olmaktadır. Örneğin bir çocuk diyabetli olduğunda diyabet artık ailenin de olur. Aile çocuğunun yapay pankreası gibi rol almaya başlar. Ya da eşlerden biri diyabet olduğunda eşinin de bilgi ve eğitime sahip olması gerekir. Tüm bu değişiklikler diyabet yönetimini olumsuz etkileyerek diyabeti şiddetlendirebilmekte, hastaların yaşam süresini ve kalitesini olumsuz yönde etkileyebilmekte, kişinin hastalığa uyum ve kabullenme sorunları yaşamasına neden olabilmektedir. Hem hastalığını ve hem de yaşamını kontrol altında tutması gereken diyabetli hastanın, diyabet yönetimini başarılı bir şekilde gerçekleştirebilmesi için yeterli bilgi, beceri ve olumlu tutumlara sahip olması gerekmektedir.
Bu aşamada motivasyonel görüşmelerin önemli bir rolü vardır. Hastaların diyabetle ilgili negatif tutumlarını saptayarak düzeltmeli ve pozitif tutumlarının geliştirilmesi için destek verilmelidir. Bu hedeflere ulaşabilmek için danışmanlık uygulamalarında teori ve model kullanımının etkili olduğunu unutmayarak; insan odaklı holistik yaklaşıma sahip olan, tüm hedeflerin belirlenmesinde ve girişimlerin planlanmasında hasta ile işbirliğinin üzerinde duran modeller kullanılarak diyabetli bireylerin yaşadığı stresörleri belirleyerek, gereksinimleri bütüncül açıdan ele alıp, uygun stratejiler belirlemek gerekir.
Halk arasında daha çok şeker hastalığı denince akla hemen tip 2 diyabet geliyor. Toplumun da çoğunluğunu oluşturuyorlar ancak bugün ülkemizde 20 bin kadar18 yaş altı tip 1 diyabetli çocuk, yine tip 1 diyabetli erişkinler ve prediyabetliler var. Aslında ülkemizde diyabet pandemisi var demek yanlış olmaz. Bunda dijital çağ ile hareketsizlik, yanlış beslenme ve paketli gıda tercihleri, kalitesiz uyku ve olumsuz sağlık davranışlarının etkisi büyük. Yapılan bilimsel araştırmalarda, diyabetin sağlıklı yaşam tarzı değişikliği ile %44-58 oranında risk azalması sağlayarak önlenebileceği (özellikle tip 2 diyabet), diyabetlilerin A1c seviyelerinde düşme sağladığını, sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivite alışkanlıklarında olumlu değişikliklere rehber olduğunu, komplikasyon ve diğer hastalıklara yakalanma riskinin azaldığını ve sağlık harcama maliyetlerinin de azalmasına neden olduğu gösteriliyor.
Fiziksel iyilik halini korumak için, sağlıklı beslenme, tedavi protokolüne sadık kalma, fiziksel egzersiz, kendi kendini izleme ve diyabet eğitimi en önemli anahtar yöntemlerdir. Duygusal iyilik hali için diyabet stresine karşı baş etme becerileri geliştirmemize ihtiyaç var. Yoga, nefes, yürüyüş, meditasyon benim danışanlarıma sık sık önerdiğim sağlıklı yaşam pratikleri arasındadır. Diyabetin asıl hastaneden çıktıktan sonra başladığını ve direksiyona yaş aralığına göre diyabetlinin kendisinin geçmesinin gerektiğini düşünüyorum. Bu da olumlu sağlık davranışlarını, kalıcı ve yaşam tarzı haline getirerek ve toplumsal diyabet farkındalığımızı arttırarak mümkün. Diyabetle sağlıkla yaşam istinaden her gün ufak hedeflerimiz olsun. Bu ufak hedeflerle, iyi bir kan şekeri ve yaşam kalitesine ulaşalım. Diyabeti bir hastalık olarak değil, hayat arkadaşı olarak yanımıza alalım.