Düzenli aktivite ve 'Akdeniz' tipi beslenme Alzheimer'dan koruyor

Düzenli aktivite ve 'Akdeniz' tipi beslenme Alzheimer'dan koruyor
Doç. Dr. Hatice Yüksel, düzenli zihinsel ve fiziksel aktivitenin yanı sıra sebze, meyve, tahıl ve kuru baklagillerden zengin, kırmızı etten fakir beslenmeyi içeren Akdeniz tipi diyetin Alzheimer'a karşı koruyucu olduğunu bildirdi.

Nöroloji uzmanı Doç. Dr. Hatice Yüksel, Dünya Alzheimer Farkındalık Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, yaşlı nüfustaki artışın Alzheimer ve demans gibi hastalıkların görülme sıklığını da artırdığına dikkati çekti.

Alzheimer'ın beyin hücrelerinde küçülme ve kayıpla ilerlediğine işaret eden Yüksel, hastalığın unutkanlık, yeni bilgileri öğrenmede güçlük bulgularıyla ortaya çıktığını, bunu genellikle konuşma fonksiyonlarında bozulma, sosyal beceri kaybı, muhakeme yeteneğinde azalma, kişilik ve davranış değişiklikleri gibi belirtilerin izlediğini anlattı.

Bu belirtilerin kişiden kişiye değişiklik gösterebileceğini, ileri evredeki bazı hastaların tam bağımlı hale gelebileceğini vurgulayan Yüksel, "Dünyada bildirilen yaklaşık 40 milyon Alzheimer hastası bulunuyor. Ülkemizde ise 300 bin ile 600 bin arasında Alzheimer hastası olduğu tahmin ediliyor. Gelecek yıllarda yaşlı nüfusun artmasıyla birlikte bu rakamın da katlanarak artacağı öngörülüyor." ifadesini kullandı.

"Kovid-19'un Alzheimer üzerindeki etkileri için detaylı analize ihtiyaç var"

Doç. Dr. Yüksel, Kovid-19 enfeksiyonu ve pandemideki sosyal izolasyonun Alzheimer üzerinde olumsuz etkiler yarattığına dair yayınlar bulunduğunu belirterek, "Ancak aradaki gerçek ilişkiyi söyleyebilmek için erken bir dönemdeyiz, elimizdeki veriler yetersiz. Bu konuda ileride yapılacak detaylı analizlere ihtiyaç var." dedi.

En önemli risk faktörü yaş

Alzheimer'a neden olan risk faktörlerine değinen Yüksel, "Alzheimer için en önemli risk faktörü yaş. 65'li yaşlarda hastalık riski yüzde 4 civarındayken, 90'lı yaşlarda yüzde 50'lere ulaşmakta. Yapılan çalışmalar Alzheimer'ın görülme sıklığının, uzun yaşam süreleri ve hormonal değişikliklerin de etkisiyle, kadınlarda daha fazla olduğunu gösteriyor." diye konuştu.

Yüksel, ailede demans öyküsünün olması, düşük eğitim düzeyi, kısıtlı sosyal aktivite, hareketsiz yaşam, hipertansiyon, diyabet, hiperlipidemi (kolesterol yüksekliği), sigara kullanımı, toksik maddelere maruz kalmak, bilinç kayıplı kafa travmaları ve tedavi edilmemiş depresyonun da Alzheimer risk faktörleri arasında sıralandığını kaydetti.

"Yaşlanmanın normal bir parçası değil"

Doç. Dr. Hatice Yüksel, "Alzheimer hastalığı yaşlı nüfusta sık görülür ancak altını çizmekte fayda var, yaşlanmanın normal bir parçası değildir. Yaşla ilişkili unutkanlık hafif düzeydedir. Ancak Alzheimer hastalığındaki unutkanlık ve beceri kaybı, hastanın günlük yaşamını etkileyecek düzeyde şiddetlidir." uyarısında bulundu.

Hastalığın sinsi ve yavaş bir şekilde ilerlediğinin altını çizen Yüksel, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yakın zamandaki olayları, konuşulanları unutmak. Aynı soruları tekrar tekrar sormak, evdeki eşyaların yanlış yerlere konulması, nesnelerin adını unutmak, kişilik değişiklikleri, çabuk sinirlenmek, içe kapanmak, şüpheci davranışlar göstermek, yön duygusu kaybı, tanıdık yerlerde dahi kaybolabilmek, basit matematiksel işlemlerde dahi zorlanmak, para hesabında güçlük çekmek, öz bakım ve hijyene özen göstermemek Alzheimer belirtileri arasındadır. Bu tip belirtilerle karşılaştığımızda mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurmalıyız."

"Hastaların sosyal yaşantısı devam ettirilmeli"

Alzheimer tanısının hasta ve hasta yakınlarından alınan öykü, detaylı fizik ve nörolojik muayene, psikiyatrik ve nöropsikolojik testler ile laboratuvar testlerinin sonuçlarına göre konulduğunu anlatan Yüksel, hastalığın kanıtlanmış, kesin bir tedavisinin bulunmadığını ama bu konuda dünyadaki çalışmaların hızla devam ettiğini vurguladı.

Şu an hastalığın seyrini yavaşlatmak amacıyla ilaç ve davranışsal tedaviler uygulandığını aktaran Yüksel, "Hastalarımıza bilişsel çöküşü yavaşlatmak için okuma, bulmaca çözme, yapboz, müzik aleti kullanma, hobi edinme gibi zihinsel ve düzenli fiziksel aktivitelerini sürdürmesini öneriyoruz. Ayrıca hastaların aile bireyleri, arkadaş çevresiyle iletişim halinde kalması, kontrollü sosyal yaşantının devam ettirilmesi, kitap, müzik kulübü gibi ilgi alanlarına uygun grup aktivitelerine katılması da önem taşıyor." dedi.

"Akdeniz tipi diyet Alzheimer'dan korunmak için önemli"

Doç. Dr. Yüksel, ilerleyen yaşlarda Alzheimer'a yakalanmamak için de şu tavsiyelerde bulundu:

"Düzenli zihinsel ve fiziksel aktiviteler, sosyal yaşantıda kalmanın yanı sıra sigaranın bırakılması, Akdeniz tipi diyet olarak adlandırdığımız sebze, meyve, tahıl ve kuru baklagillerden zengin, balık ve zeytinyağı içeriği yüksek, kırmızı etten fakir beslenme Alzheimer hastalığından korunmak açısından önemli. Ayrıca kanda yağları yüksek olan hastalarda kolesterol düşürücü ilaçların kullanılmasının da demans ve Alzheimer açısından koruyucu olduğuna dair bilgiler mevcut."

Yüksel, hasta yakınlarının, aile bireylerinin ve toplumun Alzheimer ve hastalığın yönetimi konusunda bilgilendirilmesinin önem taşıdığını da sözlerine ekledi.

HABERE YORUM KAT