Eti Bakır Anadolu'nun tarihine ışık tutuyor!
Yayınlanma:
Türkiye’de madenden katot bakır üreten tek izabe tesise sahip olan Eti Bakır, yerin altındaki tüm cevherleri çıkarmak için kolları sıvadı.
Türkiye’de madenden katot bakır üreten tek izabe tesise sahip olan Eti Bakır, yerin altındaki tüm cevherleri çıkarmak için kolları sıvadı. İlk yerleşim izlerinin milattan önce 3000 yılına kadar uzandığı Elazığ’daki Harput Kalesi kazılarının sponsorluğunu üstlenen şirket, Anadolu’nun gizli kalmış tarihine ışık tutan çalışmaları destekliyor. Binlerce yıldır farklı medeniyetlere ev sahipliği yapan Anadolu, tarihsel servetiyle tüm dünyanın odağında olmayı sürdürüyor. Yerin altındaki tüm cevherleri çıkarmak için seferber olan Eti Bakır, Samsun İkiztepe Höyüğü’nün ardından bu kez de Harput’un köklü tarihine sahip çıkıyor. Doğu Anadolu’nun en kapsamlı arkeolojik kazısı olan Harput Kalesi kazılarına sponsor olan şirket, burada beş bin yıllık kültürün izlerini sürecek. ‘YERİN ALTINDAKİ TÜM CEVHERLERİ ÇIKARIYORUZ’Eti Bakır Genel Müdür Yardımcısı Asım Akbaş, şirketin Cengiz Holding çatısı altında yaklaşık 20 yıldır madencilik faaliyetleri yürüttüğünü belirterek, “Bildiğiniz gibi bu madenleri yerin altından çıkarıyoruz. Türkiye’de yerin altında bakır cevherinin yanı sıra pek çok tarihi cevher de yatıyor. Biz de buradan hareketle yerin altındaki tüm cevherleri çıkarmak, ekonominin yanı sıra tarihe ve kültüre de katkıda bulunmak için arkeolojik kazılara sponsor olmaya karar verdik. Önümüzdeki yıllarda bu desteğimizi artırarak sürdürmek istiyoruz” dedi.Yıllık 70.000 tonluk katot bakır üretimiyle iç pazarın yaklaşık %20’sini karşıladıklarını belirten Akbaş, Eti Bakır’la ilgili şu bilgileri verdi: “Türkiye’de madenden son ürüne üretim yapan tek izabe tesise sahip şirket biziz. 9 tesisi ve 5.500 çalışanıyla büyük bir aile olan Eti Bakır, %99,99 saflıkta katot üretimiyle Türkiye’nin cari açığının azaltılmasına her yıl 750 milyon dolarlık katkı sunuyor. Yeni madenlerimizle bu katkıyı artırmaya devam edeceğiz. Geçen yıl kazandığımız ihalenin ardından Elazığ’ın Maden ilçesindeki tesis kurma çalışmalarımız devam ediyor. Yaklaşık 750 kişinin çalışacağı ve 350 milyon dolarlık yatırımla kurulacak Elazığ’daki tesisimizi üç yıl içinde faaliyete geçirerek yılda 1 milyon tonluk bakır cevherini işleyeceğiz.”‘HARPUT TÜRKİYE’NİN ÇOK ÖNEMLİ DEĞERİ’Elazığ’ın yeraltı değerlerinin gün yüzüne çıkarılmasının önemine dikkat çeken Harput İç Kale Kazı Başkanı, Prof. Dr. İsmail Aytaç ise Harput Kalesi kazılarıyla ilgili şunları söyledi: “Harput, M.Ö. 3000’lerden başlayıp, M.S. 1900’lere kadar kesintisiz olarak süren yaklaşık 5.000 yıllık yerleşime sahip. Harput’ta yaşamın başladığı nokta olarak bilinen kale; sadece bölgesel olarak değil, bilinenlerin ötesinde çok sayıda kültürel varlığı barındıran toplumsal bir yapı aynı zamanda. Döneminin garnizonu olan kale, gizli geçitleri, zindanları, surları, inanç merkeziyle henüz ortaya çıkmamış birçok tarihi içinde barındırıyor. Harput Kalesi gibi önemli miraslarımızı koruma altına almak, tarihsel değerlerimizi topluma kazandırmak gibi önemli bir çalışmayı üstlenen Eti Bakır’a teşekkür ediyoruz. Bu destekler sayesinde Harput Kalesi’nin UNESCO Asıl Listesi’ne girmesini, Türkiye’nin bu çok önemli değerinin kültür tarihinde hak ettiği yere kavuşmasını istiyoruz” dedi.Tarihsel kaynaklara göre Harput Kalesi, M.Ö. 8'inci yüzyılda Urartu Krallığı tarafından kurulmuştur. MÖ 6'ncı yüzyıldan itibaren Persler'in hakimiyeti altına girmiştir. M.Ö. 1'inci yüzyıl ile M.S. 11'inci yüzyıl arasında Part, Roma, Sasani, Bizans ve Abbasiler arasında büyük mücadelelere sahne olmuş, 11’inci yüzyılın sonuna kadar Bizans hakimiyetinde bulunmuştur. Bu süre zarfında Ziata Castellum ve Kharpete, Arapça'da Hısn-ı Ziyad adıyla anılan kalenin egemenliği, 1085 yılında Çubukoğulları, 1112 yılında Artukoğulları, 1234 yılında Selçuklular'a geçmiştir. Kale, Çubuk Bey'in, Artuklu Beyi Belek Gazi'nin ve Selçuklu Beyi Alaaddin Keykubad'ın hükümet merkezi olmuş, 1366 yılında Dulkadiroğulları ve Akkoyunlu devletleri arasında sık sık el değiştirmiştir. Harputlu Kalesi, 1465 yılında Akkoyunlu Hükümdarı Hasan Bahadır Han (Uzun Hasan) tarafından ele geçirilerek Akkoyunlu idaresine alınmıştır. Harput Bölgesi ve Kalesi, 1515 yılında Yavuz Sultan Selim zamanında Osmanlı İmparatorluğu'nun idaresine geçmiştir. Harput Kalesi hakkında çeşitli efsaneler anlatılmaktadır. Bir rivayete göre kalenin yapımı sırasında yaşanan su kıtlığı nedeniyle, zamanın hükümdarının emriyle harcın hazırlanmasında su yerine süt kullanıldığı, bu yüzden de kaleye “Süt Kalesi” dendiğidir. İç kale ve dış surlar olmak üzere iki bölümden meydana gelen Harput Kalesi'nin özgün bir yapı olarak günümüze kadar korunabilmesinde Artuklu Dönemi’nde yapılan onarımların katkısı büyüktür. Kale daha sonra Dulkadiroğulları, Akkoyunlular ve Osmanlı Dönemi’nde de onarımlar görmüştür. Kalesinin dış surları tamamen yıkılmıştır. Yalçın kayalar üzerinde inşa edilen ve kuşatılması oldukça zor olan kale, içerisinde hastane, tahıl ambarı, darphane, su sarnıcı, cephanelik, cami ve çok sayıda sivil yapının bulunduğu büyük bir mahalledir. Harput, yaşayan medeniyetlerin izlerini günümüzde yaşatabilen bir Anadolu kentidir. Elazığ’ın ilk yerleşimi olan Harput’un tarihi, zengin bir kültürel mirası barındırmaktadır. Harput Mahallesi, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu çerçevesinde, 30.05.1985 tarih ve 1089 sayılı ilgili Koruma Bölge Kurulu'nun kararı neticesinde Kentsel Sit Alanı, Harput Kalesi de aynı tarih ve sayı ile I. Derece Arkeolojik Site Alanı ilan edilmiştir. Harput ve çevresi 2005 yılında Kültür ve Turizm Koruma ve Geliştirme Bölgesi olarak seçilmiştir. Harput Kentsel Tasarım Projesi de 19.02.2009 tarih ve 2057 sayılı kararla Diyarbakır Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından onaylanmıştır. Harput, bütün olarak 2018 yılında UNESCO Kültür Mirası Geçici listesine kabul edilmiştir. Eti Bakır’ın arkeolojiye desteğinin ilk örneği Harput değil... Samsun’da devam eden İkiztepe kazılarının da son 2 yıldır sponsorluğunu sürdüren Eti Bakır, böylece bölgenin altı bin yıllık kültür ve tarihine ayna tutmayı sürdürüyor. Kazı çalışmalarında bulunan tüm eser ve buluntular ise Bafra Müzesi’nde sergileniyor. Burada 6.000 yıllık tarihin gün yüzüne çıkarılmasına destek sunan şirket, Anadolu’nun kültürel hazinesinin ve dünya medeniyetindeki konumunun daha iyi anlaşılması açısından sürdürülen çalışmalara bu yıl da sponsorluğuna devam edecek. Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
Şehir