Fire Emblem serisi pek çok oyuncu için özel anlamlar taşıyor. Hem yıllardan beri başarıyla devam etmesi hem de çoğu oyununda sağlam bir strateji/RPG sunabilmesi onu gerçekten de özel kılıyor. Serinin son oyunu Fire Emblem Engage de çok daha derin strateji ögeleri ve geri dönen silah üçgeniyle çok beğendiğim bir oyun oldu.
Oynanışından ve hikayeye değinmeden önce önce, Fire Emblem Engage’in Switch’teki en iyi görünen oyunlardan biri olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Elbette aklınıza fotogerçek grafikler gelmesin ki zaten oyun hiçbir zaman bunu amaçlamıyor. Ama tıpkı kaliteli bir anime izler gibi kesintisiz, gayet etkileyici animasyonlara sahip. Ve ben bu görsel dili çok beğendim. Ayrıca çoğu JRPG’nin aksine neredeyse tüm diyaloglar seslendirmeye sahip. Bu da önemli bir artı.
Oyunun temel mekaniği, küçük ordunuzla savaş haritalarında, tüm birimlerinize komutlar verdiğiniz sıra tabanlı bir sisteme dayanıyor. Düşmanlarla çarpışırken, savunmanızın güçlü olmasını sağlamaktan tutun da, ordu dizilimini ayarlamaya kadar pek çok önemli karar almanız gerekiyor. Silah üçgeninde hangi silahın diğerine karşı avantajlı olduğunu bilmeniz, gerektiğinde de yanınızda sinerji oluşturabilecek diğer karakterleri tutmanız gerekiyor.
Fire Emblem Engage kolay bir oyun diyemem ama öğrenim eğrisi en rahat yapımlardan biri. Oyunun başlarındaki rehberlere dikkat ederseniz çok hızlı bir şekilde oyuna alışıyor ve eğer ki türe aşina değilseniz, bol bol antreman yapıyorsunuz. Çünkü oyunun prolog kısmı bittikten sonra savaşlar ciddileşiyor ve bir anda çok fazla birimi aynı anda kontrol etmeniz bekleniyor. Bu aşamaya gelene kadar öğrendikleriniz bence çok önemli.
Engage’in hikaye anlamında ve önceki oyundaki sosyal sistemin yerine, seriye epeyce yeni oyun mekaniği getirdiğini söyleyebilirim. Bunlar arasında en önemlisi, eski Fire Emblem oyunlarından bazı takım arkadaşlarınızla birlikte savaşan ikonik kahramanlar olan amblemlerin kullanıyor olması. İlgili yüzüğü bulup Amblemini çağırdıktan sonra küçük ordunuzdan birinin bu amblemleri kullanmasını sağlayabilirsiniz.
Amblemler kahramanlarınıza yeni ve güçlü yetenekler getiren Engage komutunu açmanızı sağlıyor. İşin püf noktası, bu Engage modunda yalnızca üç tur kalabiliyor olmanız. Ardından yetenek soğumaya giriyor ve savaş ancak uzarsa yeniden kullanabiliyorsunuz. Elbetteki savaş alanındaki en önemli yetenekler olduğu için bu yüzükleri kullanmak ve hangi kahramana vereceğinizi seçmek de aynı şekilde önemli.
Ayrıca amblemlerin taşıyıcıları ve amblemler arasında savaşlarda başarılı oldukça bir bağ oluşuyor. Bu bağ çok önemli olduğu için her savaşta kafanıza göre yüzük değiştirmemenizi öneririm.
Karakterlerinizin Etkileşim halindeyken kullandığı silahlar da farklı efektler için yükseltilebilir ve rafine edilebilir. Bir karakter oluştururken ne kadar çok şeyi göz önünde bulundurmanız gerektiği ilk başta kafanızı karıştırıyor ama bir noktada her şeyi oyun size zaten öğretiyor.
Sistemin en sıkıntılı yönüyse Tıpkı Fire Emblem: Three Houses’ta olduğu gibi seviye atlandığında statistikler rastgele yükseltiliyor, bu nedenle büyücünüz 1 puan güç ve 1 puan el becerisi kazanabiliyor. Bu durum gerçekten iki oyunda da canımı en çok sıkan şey oldu.
Deneyimin çoğu ana hikaye savaşlarından gelecek, ancak oyunun derinliklerine dalmak istiyorsanız, o zaman kesinlikle bazı yan görevleri yapmanız şart. Diğer türlü bazı ekstra kaynaklara sahip olmayacak ve daha fazla deneyim kazanamayacaksınız. Ayrıca ordunuza yeni karakterler de katabilirsiniz. Ek olarak savaş rotasyonu için de yan görevler çok önemli. Çünkü bu sayede kardoda olmayan kahramanların da kolayca seviye almasını sağlayabilirsiniz.
Fire Amblem Engage sosyal yönü azaltılmış olsa da beni kendine bağlamayı başarmış bir oyun. Oyundaki yolculuktan keyif aldım ve şimdiden farklı bir karakter dizisine odaklanacak bir sonraki oyunum hakkında düşünüyorum.
Fire Emblem: Three Houses ile aynı seviyede olmasa bile, hikaye sizi sonuna kadar meşgul edecektir. Seriyi ilk defa oynayacak olanlar, Fire Emblem Engage’i gerçekten seveceklerdir.