ABD'de yaklaşık son 30 yılın en güçlü parasal sıkılaşma döngüsünün sonuna yaklaşılıyor. Fed'in 2 Kasım Çarşamba günü açıklayacağı faiz kararıyla birlikte Fed Başkanı Jerome Powell'ın toplantı sonrası yapacağı açıklamalarda gelecek dönem para politikasına ilişkin belirsizlikleri azaltması bekleniyor.
Enflasyonun son 40 yılın zirvesine çıktığı ABD'de, martta 25 baz puan artışla başlayan para politikasındaki sıkılaşma, mayısta 50 baz puan ve son üç toplantıda 75'er baz puan faiz artırımı şeklinde devam etti.
Para piyasalarındaki fiyatlamalarda bu hafta yapılacak toplantıda da Fed'in 75 baz puan faiz artırmasına kesin gözüyle bakılırken, geçen hafta aralık toplantısında yüzde 80 ihtimalle 75 baz puanlık faiz artırımı yapılacağı yönündeki beklentiler, yüzde 44 seviyesine geriledi.
Söz konusu değişim ise ABD basınında çıkan haberler ve Fed üyelerinin açıklamaları sonrası yaşandı.
The Wall Street Journal gazetesinde yer alan bir haberde, bazı Fed yetkililerinin hem faiz artışlarının hızını yakında yavaşlatma hem de faiz artışlarını gelecek yılın başlarında durdurma niyetinin sinyallerini vermeye başladığı belirtildi.
Analistler, gazetenin zaman zaman Fed'in politika adımlarına ilişkin önemli ipuçlarını barındıran haberleri nedeniyle finans dünyasında yakından takip edildiğini belirterek, hazirandaki toplantıdan önce de politika faizinin 75 baz puan artırılabileceği yönündeki haberiyle piyasa beklentileri üzerinde etkili olduğunu hatırlattı.
Yarın başlayacak ve kararları çarşamba günü açıklanacak para politikası toplantısı öncesinde son sözle yönlendirmeleri yapan Fed üyelerinden San Francisco Fed Başkanı Mary Daly'nin para politikasındaki sıkılaşmada daha küçük adımlarla ilerlemenin zamanı geldiğini belirtti.
Daly, yavaşlamanın tamamen durmak olmadığına dikkati çekerek, Fed'in gereğinden fazla ve hızlı şekilde faiz artırmanın sonuçlarını da düşünmeye başlaması gerektiğini ifade etti.
Daly'nin açıklamaları sonrası tahvil piyasasında 12 haftadır devam eden satış baskısının azaldığı görülürken, ABD'nin 10 ve 5 yıllık tahvil faizleri son 14 yılın zirvesinden döndü.
Göstergeler resesyon korkusunu güçlendiriyor
Ülke ekonomisinin resesyona girebileceğine ilişkin göstergeler son dönemde güçlenmeye başladı.
Fed'in çalışmalarında resesyon habercisi olarak yer bulan ABD'nin 10 yıllık tahvil faizi ile 3 aylık hazine bonosu getirisi arasındaki fark Şubat 2020'den bu yana ilk kez sıfırın altına inerken, bankanın çalışmalarında bu iki varlığın getirileri farkının sıfırın altında inmesi halinde ülkenin 6 ila 18 ay arasında resesyona gireceği öngörülüyor.
Swap piyasalarında ise bu iki varlığın 3 ay vadeli forward oranları bir süredir sıfırın altında seyrediyor.
ABD ekonomisinde önemli yer tutan konut piyasasına ilişkin veriler de ülke ekonomisine ilişkin soru işaretlerini artırıyor.
Ülkede 30 yıl vadeli mortgage (konut kredisi) için ortalama faiz oranı ise yüzde 7,16 ile 2001'den bu yana en yüksek seviyeye ulaşırken, bu durum günden güne konut piyasasında durgunluğa sebep oluyor.
Ülkede yeni konut satışları artan mortgage faiz oranları ve yüksek seyreden konut fiyatlarının etkisiyle eylülde aylık bazda yüzde 10,9 azalışla 603 bine geriledi.
Geçen ay ikinci el konut satışları eylülde aylık yüzde 1,5 azalarak düşüşünü 8'inci aya taşırken, konut başlangıçları ise eylülde aylık bazda yüzde 8,1 geriledi.
S&P Case-Shiller Ulusal Konut Fiyat Endeksi, ağustosta geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13 artarak konut fiyatlarındaki artışın önceki aylara kıyasla yavaşlamaya devam ettiğini gösterdi.
Ülkenin 20 kentindeki konut fiyatlarına ilişkin endeks de ağustosta aylık bazda mevsim etkilerinden arındırılmış olarak yüzde 1,3 azalarak Mart 2009'dan bu yana en hızlı düşüşü kaydetti.
ABD'de makroekonomik veriler durgunluğa işaret etmeye başladı
ABD'de açıklanan diğer makroekonomik verilere göre imalat sanayi Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI), ekimde aylık bazda 2,1 puan azalışla 49,9'a inerek 28 ayın en düşük seviyesine geriledi ve Haziran 2020'den bu yana sektörde ilk kez daralma olduğuna işaret etti.
Ülkede hizmet sektörü PMI da ekimde geçen aya göre 2,7 puan azalarak 46,6'ya indi ve hizmet sektöründeki daralmanın sürdüğünü gösterdi.
ABD Merkez Bankası'nın (Fed) enflasyon göstergesi olarak dikkate aldığı kişisel tüketim harcamaları fiyat endeksi ise eylülde ağustosta olduğu gibi aylık yüzde 0,3 ve yıllık yüzde 6,2 artarken, yıllık bazda artışın beklentilerin altında gerçekleşmesi piyasalarda enflasyonun tepe yapmış olabileceği beklentisini güçlendirdi.
Gıda ve enerji kalemlerinin hesaplama dışı tutulduğu çekirdek kişisel tüketim harcamaları fiyat endeksi de eylülde beklentiler dahilinde aylık yüzde 0,5 artarken, yıllık yüzde 5,1 ile piyasa beklentilerinin altında yükseliş kaydetti.
Conference Board Tüketici Güven Endeksi ise enflasyon endişelerinin etkisiyle ekimde aylık 5,3 puan azalışla 102,5'e gerileyerek 3 ayın en düşüğüne indi.
Açıklanan şirket bilançolarında karlılıkların üçüncü çeyrekte önemli ölçüde düştüğü görülürken, geleceğe yönelik beklentilerde ise resesyon vurgusunun öne çıktığı görülüyor.
Amazon raporunda, enflasyon nedeniyle kişilerin harcanabilir gelirlerinin azaldığı belirtilerek, bu durumun şirketin operasyonlarını olumsuz etkilediği aktarıldı.
Fed, Amerikan ekonomisindeki mevcut duruma ilişkin değerlendirmelerin yer aldığı "Bej Kitap" raporunun ekim sayısında ABD'li şirketlerin zayıflayan talebe ilişkin artan endişelerle ekonomik görünüm konusunda daha karamsar hale geldiğini bildirdi.
Söz konusu gelişmeler Fed'in enflasyonla mücadelede alanını daraltırken, beklentilerde yavaş yavaş resesyon ve gereğinden fazla sıkılaşma korkusu enflasyonun önüne geçiyor.