İran kaynaklı doğalgaz kesintisinin sanayiye ve doğalgaz çevrim santrallerine yansıtılmasının ve büyük tüketicilerin %40 tüketim kesintisine yönlendirilmesinin imalat sanayine etkilerini değerlendiren Plastik Sanayicileri Derneği (PAGDER) Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Gülsün, “İmalat sanayimiz çok zor şartlar altında faaliyet göstermeye çalışırken bir de üstüne üretim kısıtlamasına yönlendirilmesi izaha muhtaç bir yaklaşım. Birçok üreticimizin karşılamak zorunda olduğu ihracat taahhütleri var ve bu taahhütlerin karşılanmaması ülkemizin rekabetçiliğini de çok olumsuz etkileyecektir. Ülkemizde bulunan doğalgaz depolama ve LNG tesisleri böylesi kriz anlarında çözüm sağlamayacaksa ne zaman kullanılacaklar” dedi.
Elektrik tedarikini de etkileyecektir
Son dönemde yenilenebilir enerji kaynaklarından üretimin yavaşlaması ile birlikte doğalgaz çevrim santrallerinin Türkiye’nin enerji üretimindeki payının %30’lar seviyesini geçtiğinin altını çizen Selçuk Gülsün, “Dolayısıyla çevrim santrallerinin %40 oranında kapasite düşürmesi ülkemizin toplam elektrik üretiminin de %12-13 oranında azalması anlamına gelecektir. Mevcut durumdaki yaklaşım ise sanayicilerimizi yeni zamlar ya da elektrikte gidilebilecek kesintiler konusunda tedirgin etmektedir. İran’dan gelen doğalgazın teknik arıza dolayısıyla kesilmesi elimizde olmayan bir durum olsa da böylesi kara günler için inşa edilen depolama tesisi yatırımlarımız ile 10 gün sürmesi beklenen bu sürecin etkilerini bertaraf etmek ya da azaltmak mümkün olabilir. Dolayısıyla özellikle doğalgazı yoğun kullanan iş kollarında 3 vardiyadan neredeyse 1 vardiyaya düşmek ve üretimi azaltmak anlamına gelecek bu uygulamadan vazgeçilmeli ve farklı çıkış yolları aranmalı” dedi.
Sanayiciye üvey evlat muamelesi yapılmamalı
Son dönemde yaşanan her kriz anında yükün sanayicinin omuzlarına yıkıldığını ve sanayiciye adeta üvey evlat muamelesi yapıldığını belirten Gülsün, “Tüm dünyada imalat sanayi ve üretim el üstünde tutulur ve krizlerden asgari oranda etkilenmesi için çaba sarf edilirken, ülkemizde neredeyse her yükün sanayicinin omuzlarına yükleniyor olmasını çok yanlış bir yaklaşım olarak görüyoruz. Uzunca bir süredir artan girdi maliyetlerinin altında ezilen sanayici kamu tarafından fiyatı belirlenen elektrik ve doğalgaz gibi girdi maliyetlerinin de yansıtıldığı tek taraf olmuş ve bunun neticesinde ülkemizde üretimde kullanılan sanayi elektriği mesken fiyatının üstüne çıkarak tüm gelişmiş dünyanın aksine bir tablo ortaya konmuştur. Açıkçası son açıklanan enflasyon rakamları da sanayicinin durumunu ortaya koyar niteliktedir zira geldiğimiz noktada üretici fiyat endeksi (ÜFE), tüketici enflasyonun iki katını aşmış durumda. Sanayicinin ise bu yükü kaldıracak takati kalmadığını görmek gerekiyor” dedi.
Üretim için öngörülebilirlik şart
Sanayiye mevcut yaklaşımın öngörülebilirlikten uzak olduğunu dile getiren Selçuk Gülsün, “Ülkemizde üretim ortamının iyileştirilmesi için birinci şart öngörülebilir politikalar uygulamak ve üretimi önceleyen bir yaklaşım sergilemek. Aksi halde yatırım kararı almakta, üretim planlaması yapmakta mümkün olmamakta. Son dönemde birçok sanayicimizin yurtdışında yatırım kararı aldığını üzülerek gözlemliyoruz. Gerek finansal piyasalarda yaşanan dalgalanmalar, gerek anlık değişen regülasyonlar gerekse son dönem zamlarda ve doğalgaz kesintisinde olduğu gibi sanayiye olumsuz yaklaşım yatırımcılarımızı bu yöne itmekte. Bu kapsamda mevcut doğalgaz kesintisinin sanayi üretimini aksatmayacak şekilde çözülmesi olumlu yönde atılmış bir adım olarak görülecektir” dedi.