AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, Türk savunma sanayisi bünyesinde STM ile Gürbağ Savunma Teknolojinin iş birliğiyle su üstü ve su altı platformlara yönelik başlayan hidrojen enerji kaynaklı çözümlere bir yenisi eklendi.
Hidrojen enerjisi, hidrojen gazının işlenmesi ve dönüştürülmesiyle oluşuyor. Kolaylıkla ısı, elektrik ve mekanik enerjiye dönüşebilen hidrojen, yüksek alev hızı, tutuşma yeteneği ve düşük ateşleme enerjisi gerektirmesi gibi özelliklerle ön plana çıkıyor. Hidrojen "geleceğin enerjisi" olarak görülüyor.
Hidrojen teknolojisi birçok alanda fark yaratırken ürünleşmenin de teknoloji ve maliyet açısından zor olduğu bir alan olarak değerlendiriliyor.
Hydro-GIDS ile asimetrik hedefler otomatik tespit edilebiliyor
Gürbağ Savunma Teknolojileri, SAHA EXPO Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayi Fuarı'nda Akıllı Savunma Sistemi Hydro-GIDS 'i ilk kez sergiledi. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir'in de incelediği Hydro-GIDS, bir römork üzerine yapılandırılan radar, elektro-optik, hidrojen itkili lançer ve haberleşme sistemlerinden oluşuyor.
Gürbağ Savunma Teknolojileri tarafından geliştirilen özgün yazılım sayesinde asimetrik hedeflerin otomatik olarak tespitini, teşhisini ve takibini yapabilen sistem, bünyesinde bulunduğu lançer aracılığıyla sabit kanatlı dolanan mühimmat ve benzeri hassas güdümlü mühimmatları ateşleyebiliyor. Böylelikle Hydro-GIDS Akıllı Savunma Sistemi, kullanıcısına, hedef tespitinden imhasına kadar uzanan entegre bir çözüm sunuyor.
Radar ve elektro-optik faydalı yükleri aracılığıyla elde ettiği hedef verilerini komuta-kontrol merkezine aktarabilen Hydro-GIDS'in en kritik özelliği ise bünyesinde bulundurduğu lançer sisteminde saklı bulunuyor. Genellikle patlatmalı şekilde kullanılan klasik lançer sistemleri ya tek atım ömrüne sahip oluyorlar ya da her atım sonrasında bakım ihtiyacı doğuruyorlar. Gürbağ Savunma Teknolojileri tarafından geliştirilen Hydro-GIDS Sistemi'nin lançerinde ise hidrojen beslemeli itki sistemi kullanılıyor. Bu itki sistemi sayesinde hem mühimmat atımı sonrasında lançerler birden fazla kez kullanılabiliyor hem de atılan mühimmat çok daha az şoka maruz kalıyor ve böylelikle olası arıza riskleri ortadan kaldırılıyor.
İş gücü, zaman ve bütçe tasarrufu imkanı
Gerçekleştirilen inovasyon sayesinde düşük enerji sarfiyatıyla anlık olarak hidrojen üretilmesi ve üretilen hidrojenin de itici enerji olarak kullanılması mümkün olacak. Birden fazla kullanılabilen lançerler sayesinde askeri birliklerin lojistik iş yükü azaltılırken aynı zamanda önemli miktarda zamansal ve bütçesel tasarruf sağlanacak.
Halihazırda sabit kanatlı dolanan mühimmat atımı yapabilen Hydro-GIDS Sistemi’nin prototipinin üretimini tamamlayan Gürbağ Savunma Teknolojileri, farklı mühimmatların atımını yapabilecek Hydro-GIDS konfigürasyonları için de çalışmalarını sürdürüyor. Hydro-GIDS Sistemi'nin, bu yıl içinde güvenlik güçlerinin kullanımına sunulması planlanıyor.
Alpagu ile başladı, 1450 kilograma kadar fırlatabilecek
Gürbağ Savunma Teknoloji Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Mutlu Çoban, AA muhabirine, son dönemde konvansiyonel silahların etkinliğini kaybetmeye başladığını söyledi.
Akıllı dronlar, dron mühimmatlar gibi sistemlerin aktif olarak kullanıldığını belirten Çoban, şöyle konuştu:
"Dolanan mühimmatlara karşı şu anda geliştirdiğimiz sistem, karşı bir dolanan mühimmat kullanabilmek ve yakın bölge savunması yapabilmek. Bu sistemi yaparken karşımıza çıkan en önemli etken bunların fırlatılması. Çünkü dronun bir şekilde itki kabiliyetine ihtiyacı var. Burada hidrojeni sisteme entegre ettik, hidrojen dünyada ilk kez bir dronun itkisinde kullanılmaya başlandı. Dolayısıyla bu bizi namlu ömrü olmayan, devamlı atış imkanı ve hidrojenle fırlatılan bir sisteme itti. Şu anda sistemde sabit kanatlı kamikaze Alpagu'yu fırlatmaya yönelik fırlatıcı var. Aynı zamanda 50-60 kilogramlık drona ve 1450 kilograma kadar fırlatma kabiliyetine çıkarıyoruz. Bu da bize yeni konseptte seyir dronları ve uzun menzil dolanan mühimmatları kullanmanın yolunu açmış oldu."
100 dronu takip edebiliyor
Sistemin havalimanı, petrol rafinerisi, kritik tesisler gibi yakın bölge korumasına ihtiyaç duyulan her yerde kullanılabildiğini ifade eden Çoban, şu değerlendirmede bulundu:
"Konsept gereği S-400'ler, yakın bölge korumasına ihtiyaç duyuyor. Çünkü küçük dronlara ya da sızmalara karşı önlem alınması gerekiyor. Çıkarmış olduğumuz bu konsept, o bölgelerde rahatlıkla kullanılabiliyor ve tekrarlı atışlara imkan sağlıyor.
Sistemde dron tespit radarımız var ve yaklaşık 100 dronu takip edebiliyor. Dron ölçüsü olarak da 30x30 santim, 240 kilometre/saate çıkan dronlara karşı takip kabiliyeti var. Hedef olarak gördüğü dronları termal optik sistemle takibe alıyoruz. Sistem kritik seviyede ve tehdit unsuru oluşturuyorsa kendi üzerimizdeki kamikaze dronları fırlatarak ona doğru yönlenmesi sağlıyoruz. Bir balans etkisi oluşturarak da karşı taraftaki dronu imha ediyoruz. İkinci planda da havalimanları veya petrol rafinerilerine karadan sızan personele, pusu atılmasına veya araç konvoyuna karşı önlem alınmasına yönelik de 10 kilometre çapta tespit ve dronlarla imha söz konusu. Sistemin dronun fırlatılma kısmının testlerini tamamladık. Dron olarak envantere girmek üzere olan Alpagu'yu kullanıyoruz. Çok kısa bir takvimde bu sistemi sahada kullanmaya başlayacağız."
Muhabir: Göksel Yıldırım