ANKARA (İGFA) - Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi 16. Taraflar Konferansı (COP16) Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da devam ediyor.
Bakan Kurum, COP16 kapsamında Türkiye’nin “Çölleşmeyle Mücadele Ulusal Stratejisi ve Eylem Planı”nı açıkladı. Bakan Kurum, konuşmasına Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2015 yılında Ankara’da düzenlenen 12. COP Toplantısı’ndaki “Vicdanların çölleştiği bir dünyada toprağın çölleşmesini önlemek mümkün değildir” sözünü hatırlatarak başladı.
TÜRKİYE ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELEDE EN BAŞARILI 5 ÜLKEDEN BİRİ
Türkiye’nin çölleşme ve erozyonla mücadelede dünyadaki en başarılı 5 ülkeden biri olduğunu dile getiren Bakan Kurum, “Bu başarıları artırmak için; Çölleşmeyle Mücadele Ulusal Stratejisi ve Eylem Planımızı güncelledik ve 2030 yol haritamızı yeniden oluşturduk. Çölleşmeyle Mücadele Ulusal Stratejimizi; altı ana eksen üzerine inşa ediyoruz” dedi.
1. EKSEN: STRATEJİ VE POLİTİKA GELİŞTİRME
Bakan Kurum, bakanlığın resmi internet sitesinde de yer alan habere göre eylem planının maddelerini şöyle açıkladı:
“Türkiye Çölleşme Modeli” altındaki ‘Türkiye Çölleşme Haritasını’ güncelleyeceğiz. Her havzamız için ayrı ayrı Risk-Tehlike ve Eylem Planlarımızı hazırlayacağız. Kırılgan tüm sektörleri belirleyecek, gerekli eylemlerin düzenli bir şekilde takibini yapacağız. 2030 yılına kadar ülkemizin çölleşme konusunda hassas sekiz havzasında Çölleşme Yönetim Eylem Planlarımızı tamamlayacak ve diğer tüm havzalarımızda da bu eylem planı çalışmalarımızı başlatacağız. Bu stratejimizle eş zamanlı olarak; çölleşmeyle ile mücadele konusunda ayrılan kaynakları iki katına çıkaracağız. Sürdürülebilir arazi yönetiminde yeni teknolojilerin uyumlaştırılmasında finansal kaynakları yüzde 25 oranında artıracağız.
2. EKSEN: ARAZİ TAHRİBATININ DENGELENMESİ SÜRDÜRÜLEBİLİR KULLANIM
Atıl durumda olan kamu arazilerimizin; karbon yutak alanına dönüşmesi için ağaçlandırma çalışmalarımızı arttıracağız. Bu yolla bir yandan toprağı korurken öte yandan özel sektör katkısını arttıracağız. Bunun için de ilk etapta 8 bin hektar arazide, 8 milyon fidanı toprakla buluşturacağız. Yine; 200 bin hektarlık kamu arazimizin, yeşil yutak alanlara dönüştürülmesi yoluyla yıllık 3,5 milyon ton karbondioksit miktarına eşdeğer bir tutum sağlayacağız. Ortalama ömür üzerinden değerlendirildiğinde ise bu miktar; 100 milyon tonluk bir karbondioksit emisyonuna karşılık gelecektir. Başarılı bir performansla; ülkemizin farklı yerlerinde toplam 1 milyon hektarlık alanı, Karbon Yutak Alan Potansiyeli olarak değerlendirilebileceğiz.
“Yutak Alan Karbon Kredilendirme ve Sertifikasyonu” çalışmamızı tamamladık. Çalışacağımız her bir yeşil yutak alanın Karbon Kredi Değerini bir Standart Belge ile sertifikalandıracağız. Elde edilecek her bir karbon kredisinin, etkilenen sektörler tarafından kullanımını sağlayacağız. Türkiye Büyük Millet Meclisimizde yakında yasalaşacak olan İklim Kanunumuz ile de bunun yasal zeminini hazırlamış olacağız.
Kentsel Yutak Alanları Projemiz kapsamında Sayın Cumhurbaşkanımızın tüm Türkiye'ye ilan ettiği millet bahçesi projesini önemsiyor ve bu projede yeşil alan sayısını miktarını arttıracak adımları atmaya devam ediyoruz.22 ilimiz için tamamladığımız Peyzaj Rehberlerimizi, 2025 yılı sonunda 81 ilimiz için tamamlayacağız. Bu rehberlerde; yerel yönetimlerimize her şehre özgü bitki türlerini önerilecek, bakım ve işletme bilgileri de yer alacak.
3. EKSEN: ULUSAL VE ULUSLARARASI KOORDİNASYON VE İŞ BİRLİĞİ
Çölleşme ve Erozyonla Mücadele (ÇEM) Akademimizi kurduk. Bilimsel arka planı göz ardı etmeden proje tabanlı çalışıyoruz. Gelecek nesillerin haklarını korumak için ülkemizin kapsamlı yeşil büyüme politikalarını hayata geçirmesine öncülük edeceğiz.
4. EKSEN: SOSYO-EKONOMİK FAALİYETLER
Karbon düzenlemelerinden etkilenecek sektörler için bir çözüm olarak öngördüğümüz bu faaliyetlerde; yutak alan tesis maliyetine özel sektörün girmesini ve karbon getirilerinin kullandırılmasını esas alacağız. Bitkisel üretimi sosyo-ekonomik değere dönüştürmeyi de öngörüyoruz.
5. EKSEN: AR-GE ÇALIŞMALARI
Ülkemizde; 1970’li yıllarda erozyonla taşınan toprak miktarı yıllık 500 milyon ton iken, erozyonla mücadele çalışmalarımızla bu miktarı yıllık 140 milyon tona düşürmeyi başardık. Bununla birlikte, gen havuzu oluşturarak, orman dışı alanlarda çölleşmenin önlenmesi için uygun bitki türlerini ve buna yönelik 300 hektar alanı hızla tespit edeceğiz. İklim dostu tarım uygulamalarının yaygınlaştırılmasına yönelik olarak, araştırma sayılarını artıracak; iyi tarım uygulamaları gerçekleştiren üretici sayısını en az 3 bin olacak şekilde artıracağız. 2024-2030 Ulusal Strateji ve Eylem Planımızda, halkın ve özellikle kadınların sürece dahil olmasını sağlamaya önem veriyoruz. 14 binin üzerinde kooperatifimizi sürece dahil edeceğiz.
6. EKSEN: İZLEME VE DEĞERLENDİRME
Tüm bu çalışmaların değerlendirilmesi amacıyla; Türkiye Çölleşme Modeli ve Hassasiyet Haritası, Dinamik Erozyon İzleme Sistemi, Ulusal Arazi Kullanımı İzleme Sistemi, Arazi Tahribatı Karar Destek Sistemi gibi izleme sistemlerini kurduk. Bu sistemleri, dünyadaki diğer ülkelerle paylaşmayı da istiyoruz. Bu anlamda her türlü iş birliğine açık olduğumuzu da buradan ifade ediyorum.
ÇIĞ RİSK HARİTALARI HAZIR
Bakan Kurum konuşmasında “Çığ Alanlarının Sağlıklı Ekosistemlere Dönüştürülmesi” projesinin de başlatılacağın, bu sayede turizm merkezleri başta olmak üzere çığ riski taşıyan yerleşim yerleriyle ilgili proje ve uygulamaların hayata geçirildiğini anlattı.
Türkiye’nin COP31 başkanlığına adaylığının altını bir kez daha çizen Bakan Kurum, “Gerek iklim gerekse çölleşmeyle mücadele çalışmalarımızın niteliği itibariyle, tecrübemizi tüm dünyayla paylaşmak ve ülkemizin potansiyelini dünyaya açmak niyetiyle COP 31 İklim Konferansına adaylığımızı da bir kez daha burada vurgulamak istiyorum. Türkiye’nin COP 31 başkanlığında adil, sürdürülebilir, kapsayıcı ve şeffaf bir yaklaşımla hareket edeceğini de özellikle ifade ediyor, tüm dostlarımızdan desteklerini bekliyoruz. Gelecek nesillere çölleşme, kuraklık ve arazi bozulması endişesi olmayan ve iklim değişikliğinde azaltım ve uyumu sağlayan bir Türkiye’yi miras bırakmak istiyoruz” dedi.