ANKARA (AA) - EDA ÖZDENER - Define kazısı yapmak isteyenleri birbirinden ilginç yöntemlerle kandıran dolandırıcılara dikkati çeken Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri, vatandaşları "Ava giderken avlanmayın, hem dolandırılıp hem de suça ortak olmayın." şeklinde uyardı.
Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Kaçakçılık Daire Başkanı Zeynep Boz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, define kazılarının valilik izniyle, kültür varlığı emaresi bulunmayan alanlarda, en fazla 15 gün süreyle ilgili kolluk güçlerinin gözetiminde yapıldığını söyledi.
Kazılara bu süre boyunca sadece bir kez, hava koşulları nedeniyle ara verilebileceğini belirten Boz, müze görevlilerinin de katıldığı kazılarda bir kültür varlığı bulunması durumunda kazıların durdurulduğunu ve alanın koruma altına alındığını vurguladı.
Boz, herhangi bir define bulunması durumunda arama yapan kişinin, geçer akçe üzerinden, kendi arazisi ise yüzde 50 pay alacağını, başkasına ait alansa yüzde 10'u arazi sahibine gitmek üzere bu oranın yüzde 40 olacağını dile getirdi.
Define konusu ile kültür varlığı kaçakçılığının iç içe geçmiş durumda olduğuna işaret eden Boz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kendine defineci diyen bir grup, aslında kültür varlıklarını yağmalayarak bunları yurt dışına satmak gayesiyle hareket ediyor. Bunu yaparken 'zaten toprağın altında, bunun sahibi yok' gibi vicdanını rahatlatarak hareket etmeye çalışıyor. Yalnız, kültür varlıkları 1869'dan beri devlet malı. Bu sebeple her şeyden önce devletten, bu ülkenin biliminden çalıyor oluyorsunuz. Milliyetçi bakış açısıyla kültür varlıklarının da, hangi döneme ait olursa olsun hiçbir dil, din, ırk, dönem farkı gözetilmeden, vatandaşlarımızca sahiplenilmesi lazım. Bizim en büyük çabamız bu. Kültür varlıklarını korumayı değil de bundan rant elde etmeyi düşünen vatandaş, ne yazık ki bir anlamda ava giderken avlanıyorlar."
- "Resmi olarak devlete gidemiyorum, parayı sen al"
Define dolandırıcılığı yöntemleri konusunda bilgi veren Boz, cep telefonuna gelen "Ayşe Abla, teyzemin ahırını kazarken 500 sarı para buldum. Bunları beraber satalım." şeklinde bir mesaja cevap verenlerin dolandırıcıların kumpasına ilk adımı atmış olduğunu anlattı.
"Mesajı atan kişi arandığında karşı taraf size diyor ki 'Kusura bakma ben seni Ayşe zannediyordum. Bende kayıtlı numarası bu. Benim bir sıkıntım var, annem hasta, acil paraya ihtiyacım var ama yoklama kaçağıyım, bu sebeple ben resmi olarak devlete gidemiyorum. Benim bulduklarımın değeri 50 bin lira, sen bana 10 bin ver. Benim hasta annem için 10 bine ihtiyacım var, gerisini sen al.' Böyle bir teklife 'evet' dediğiniz anda aslında suça niyetlenmiş oluyorsunuz. Hatta işlemeye başlamış oluyorsunuz. Siz bu parayı yolluyorsunuz. Daha sonra bu kişiyi arayıp bulamıyorsunuz."
Boz, dolandırıcıların "patates hat" denilen farklı isimler üzerine alınmış hatları kullandığına, para eline geçtikten sonra bu telefon kartlarını kırıp attıklarına, dolayısıyla dolandırıcılara ulaşmanın mümkün olmadığına dikkati çekti.
Mağdurların yargıya da başvuramadığına işaret eden Boz, "Çünkü zaten suç işlemek maksadıyla yola çıkmışsınız. Göstereceğimiz biraz hassasiyetle bu tür istismarlara uğramaktan da kurtulmak mümkün." dedi.
- Define haritalarının yerini uydu görüntüleri aldı
Boz, dolandırıcıların, uydu görüntülerinden de yararlanarak vatandaşları kandırdıklarına dikkati çekerek, "Uydu görüntülerini alıp belli yerlerini bilgisayar programlarında kırmızı, mavi sarı yapıp farklı gösteriyorlar. 'Burada külçe külçe altın var. O yüzden burası farklı gözüküyor' diyorlar. Eskinin define haritalarının, deriler üzerine işlenmiş sahte haritalarının yerini artık uydu görüntüleri aldı." diye konuştu.
Bilgisayarlardaki modelleme yöntemlerinden yararlanarak, toprak altında lahitler olduğunu iddia eden dolandırıcılara da işaret eden Boz, "Vatandaşları 'şurada gömü var, lahdin içinde eserler var, bunları satarsınız, şu olur bu olur' şeklinde kandırarak, kaçak kazıya sevk ediyorlar." dedi.
- Defineye ulaşılamayınca "Cinler görünmez kılıyor" iddiasında bulunuyorlar
Dolandırıcıların altın rengine boyanmış hiçbir arkeolojik değeri olamayan materyalleri önceden gömüp mağdurları alana götürdüğünü anlatan Boz, şöyle devam etti:
"Endoskopi kamerası gibi kıl kameralarla yerin altına iniyor. Kişi bakıyor ki kameraya yansımış altınlar, inciler var. Aslında arkeolojide böyle bir buluntu şekli yok. Ancak o kişi buna inanıyor ve gerekli ödemeyi yapıyor. Gerekli ödemeyi yaptıktan sonra bu aracı ortadan kayboluyor. Bazen bu tür büyük işler için birden çok kurban oluyor. 2 kurban baş başa kalıyorlar. Eğer çok şanslılarsa ve onları dolandıran kişiye o an için en azından telefonla ulaşabiliyorlarsa bu kişinin cevabı da şu oluyor, 'Orayı cinler koruyor. Siz o yüzden göremediniz. Cinler görünmez kılıyor, sizin gözünüze perde indiriyor. Bu sebeple bir imamla, papazla ya da medyumla gidin.' gibi çok yanlış yönlendirmeler yapıyor."
Boz, bu kişilere itibar edilmemesi gerektiğini vurgulayarak, "Arkeolojiyle ilgileneceksek müzeleri gezerek, yayınları takip ederek, ören yerlerini ziyaret ederek ilgilenelim. Bizim arkadaşlarımız tüm konuklarımızı istedikleri her türlü bilgiyi vermek üzere memnuniyetle bekliyorlar." diye konuştu.
Yer altında bir kültür varlığı varsa ve devlet onun orada kalmasını tercih ediyorsa, bunun hem uluslararası yükümlülüklerden hem de gelecek nesillere aktarmak arzusundan kaynaklandığını belirten Boz, şunları kaydetti:
"Kültür varlıklarının yerlerinde korunması çok önemli ve bu korumayı yapmak için vatandaşımızı daha da hassas olmaya ve bizlere daha çok destek vermeye davet ediyoruz. Kaçak kazılarda kullanılan malzemeler yüzünden insanlar ölüyor, jeneratörleri sokuyorlar alanlara, tünelleri açıyorlar ve bunların gazından zehirlenerek ölüyorlar. Hiçbir şey sağlığınızdan yaşamınızdan daha önemli değil. Bunların peşine düşerek hem dolandırılıyorsunuz hem suç işliyorsunuz hem de arkanızda eşinizi çocuğunuzu, sevdiklerinizi bırakıyorsunuz ve genç yaşta ölüyorsunuz. O yüzden bırakın kültür varlıkları yerinde kalsın. Biz onları kazarak, onları satmaya çalışarak para elde etmeyelim. Biz onları görerek, bilimimizi yücelterek, ülkemizi uluslararası alanda daha da iyi temsil ederek, hep beraber yürüyelim."
Boz, kendilerinden izin alınarak yapılan kazıların hemen hemen hiçbirinde defineye ulaşılamadığını da sözlerine ekledi.