Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'nin yapıldığı IFEMA Kongre Merkezi'nde basın toplantısı düzenledi.
NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'nin 32'ncisini, İspanya'nın ev sahipliğinde başkent Madrid'de tamamladıklarını belirten Erdoğan, İspanyol makamlarına ev sahiplikleri ve misafirperverlikleri için teşekkür etti.
NATO'nun tarihindeki en önemli zirvelerden birini başarıyla neticelendirdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirvenin, müttefiklerin mevcut meydan okumalar karşısında birlik ve dayanışma anlayışının teyit edilmesine vesile olduğunu söyledi.
Erdoğan, zirvenin başarısı için gösterdiği gayret nedeniyle NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ve ekibine de teşekkür ederek, şöyle devam etti:
"Ukrayna'daki savaşın başlamasının ardından biri video telekonferans, biri de Brüksel'de düzenlenen toplantı olmak üzere liderler düzeyinde bu yıl üçüncü kez bir araya geldik. Madrid Zirvesi, gelinen noktayı tahlil etmemiz ve geleceğe yönelik bir vizyon oluşturmamız için önemli bir fırsat oluşturdu. İttifakımızın Ukrayna'ya desteği tamdır. Fakat bu desteğimizi bir barış vizyonuyla birlikte ortaya koymalı, insani dramın, yıkımın ve gözyaşının bir an önce durdurulması için çaba göstermeliyiz.
Kalıcı bir ateşkesin sağlanmasına dönük diplomatik girişimlerimizi yoğunlaştırmalıyız. Zirvenin dün gerçekleştirdiğimiz ilk oturumunda Ukrayna Devlet Başkanı Sayın Zelenskiy bizlere video mesajla hitap etti. Sürecin başından itibaren kendisiyle yakın diyaloğumu sürdürüyorum. Aynı zamanda, bildiğiniz üzere, Rusya Devlet Başkanı Putin'le de düzenli olarak temas halindeyiz. Tüm bu çabalarımız kalıcı barışın yolunu açacak adımların atılması içindir."
Çatışmalar uzadıkça can kayıpları ve yıkımın da arttığına işaret eden Erdoğan, savaşın başta enflasyon olmak üzere küresel ekonomideki olumsuz yansımalarını herkesin hissettiğini ifade etti.
Ukrayna'nın tahıl stoklarının Karadeniz'deki limanlardan ihraç edilmesi planı
Türkiye olarak, adil bir barışın kaybedeninin olmayacağına inandıklarını vurgulayan Erdoğan, "İstanbul Süreci'yle yeşeren umutları daha da güçlendirmemiz gerekiyor. Türkiye'nin sorumluluk üstlenen, tüm taraflarla konuşabilen, elini taşın altına koyan bir müttefik olarak oynadığı rolün NATO içinde de takdirle karşılandığını bir kez daha memnuniyetle gördüm. Buradaki temaslarımızda savaşın başından bu yana önceliklerimiz arasında yer alan krizin insani etkilerinin en aza indirilmesi, ateşkesin ivedilikle temini yönündeki girişimlerimiz hakkında bilgi verdim. Ukrayna'nın tahıl stoklarının Karadeniz'deki limanlardan ihraç edilmesine yönelik planına ilişkin katkılarımızı paylaştım." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, temasları sırasında Türkiye'nin, BM ve tarafların katılımıyla yapılacak dörtlü toplantıyı en kısa sürede İstanbul'da düzenlemeye yönelik çabalarından da bahsettiğini anlattı.
Zirvede uluslararası kamuoyunun en çok ilgisini çeken belgenin, dün kabul edilen Yeni Stratejik Konsept olduğunu aktaran Erdoğan, "2010 Lizbon Zirvesi'nde kabul edilen Stratejik Konsept'in yerini alacak olan bu yeni belge, NATO'nun temelini oluşturan birlik ve dayanışma ilkelerinin önemini bir kez daha teyit etmiştir. İttifakın gelecekteki güvenlik ortamına kendini adapte etmesine yönelik bir vizyon ortaya koymuştur." dedi.
Türkiye'nin İttifak'a katılımının 70'inci yılını kutladığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"NATO içinde oynadığı etkin rol ve verdiği kapsamlı katkılarla müttefiklik ruhuna her zaman uygun hareket eden Türkiye, şüphesiz bu gelecek vizyonunda da söz sahibi olan başlıca müttefikler arasında yer alacaktır. Stratejik Konsept'te terörizmin en ciddi asimetrik tehdit olarak tanınması ve NATO'nun, terörizmin tüm biçim ve tezahürleriyle mücadele yönündeki kararlılığının ortaya konulması elbette önemlidir. Ancak bu kararlılık kağıt üzerinde kalmamalıdır.
Fiiliyatta terör örgütleri arasında hiçbir ayrıma gidilmeden mücadelenin dayanışma içinde sürdürülmesi zaruridir. Oturumlardaki hitaplarımda ve ikili temaslarımda bu konunun, Türkiye için ne denli büyük hassasiyet arz ettiğini özellikle vurguladım. Ayrıca bunun sadece bizim değil, NATO'nun da meselesi olduğuna işaret ettim. Masumların canları ve kanları üzerinden ikbal devşirmeye çalışan cinayet şebekeleri, hepimizin ortak düşmanıdır. Bugün bize karşı kullanılan silahların, yarın başka müttefiklerimize karşı kullanılmayacağının hiçbir garantisi yoktur. Tarih bize, bu tür ihmalkarlıkların daha sonra ölümcül tehditler olarak muhataplarına geri döndüğünü göstermiştir."
Müttefiklerden hakiki dayanışma beklentisi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son günlerde terör örgütü PKK ve uzantılarının kendilerine yönelik en küçük bir müdahale karşısında sergiledikleri pervasızlıkların bunun açık örneği olduğunu belirterek, "Tıpkı 'habis bir ur' gibi günden güne büyüyen, toplumsal barışı, huzuru ve güvenliği tehdit eden bu beladan kurtulmamız gerektiğini dile getirdim. Müttefiklerimizden sözde değil, eylemlerinde de hakiki bir dayanışma beklediğimiz mesajını güçlü biçimde verdim." diye konuştu.
Türkiye'nin, terör örgütlerine karşı yürüttüğü uzun ve kararlı mücadeleyi anlatan bir videoyu liderlerle izletme fırsatı bulduğunu bildiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Böylece PKK, PYD, FETÖ ve DEAŞ'ın kanlı yüzünü bir kez daha tüm muhataplarımıza anlatmış olduk. Gelinen noktada hepimiz şu gerçeği görüyoruz, şayet NATO'nun güvenilirliğini ve inandırıcılığını korumak istiyorsak müttefikler olarak terörün tüm tezahürleriyle mücadelede daha net, tutarlı ve samimi adımlar atmamız şarttır. Terörün finansmanı ile militan devşirme faaliyetlerinin engellenmesi bu mücadelenin ayrılmaz parçasıdır. Yaklaşık 40 yıldır bölücü terörle mücadele eden, binlerce evladını teröre kurban vermiş bir ülke olarak oyalamalara tahammülümüz kalmamıştır.
İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyelik başvuruları bağlamında yaşananlar, Türkiye'nin bu konudaki kırmızı çizgilerini ortaya koymuştur. İlk günden itibaren hassasiyetlerimizi ifade ederek, yapıcı ama kararlı bir tutum sergiledik. Salı günü Sayın Genel Sekreter'in kolaylaştırıcılığında İsveç ve Finlandiya liderleriyle Dörtlü Zirvemizi gerçekleştirdik. İmzalanan Mutabakat Muhtırası'nı, Türkiye'nin hassasiyetlerinin anlaşıldığının bir işareti olarak görüyoruz. Elbette bu bir başlangıçtır, asıl olan verilen sözlerin hayata geçirilmesidir. Bundan sonraki süreçte muhtırada kayıtlı hususların uygulamasını titizlikle takip edecek, adımlarımızı da buna göre atacağız."
Diplomasiye bir tarafın kazanıp diğer tarafın kaybettiği "sıfır toplamlı bir oyun" nazarıyla bakmanın yanlış olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bilakis diplomasiyi bizleri ortak faydaya ulaştıracak en kestirme, en garanti yol olarak görmek gerekir. Türkiye, İsveç ve Finlandiya arasında imzalanan muhtıraya, bu zaviyeden bakılmasının daha doğru olacağına inanıyorum. Hiç şüphesiz bu muhtıra, Türkiye ve milletimiz açısından zorlu müzakere sürecinden sonra elde edilmiş diplomatik bir zaferdir." değerlendirmesinde bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"Üçlü Muhtıra'yla Türkiye'nin terör örgütü PKK ve uzantılarıyla mücadelede tam iş birliği, terörizmin tüm biçim ve tezahürleriyle mücadelede dayanışma, PYD/YPG ve FETÖ'ye destek sağlamama taahhüdü, savunma sanayii alanında ambargo ve kısıtlamalara gidilmemesi ile iş birliğinin artırılması, İsveç ve Finlandiya’nın terörizmle mücadele ve savunma sanayii konularındaki ulusal mevzuatlarını ve uygulamalarını tadil etme sözü, terör suçlularının iadesi konusunda somut adımlar atılması ve ikili düzeyde hukuki düzenlemeler yapılması, PKK ve uzantılarının para toplama ile eleman devşirme faaliyetlerinin yasaklanması ve bunların soruşturulması, Türkiye'ye yönelik terör propagandasının engellenmesi hususlarında net, somut ve sağlam garantiler almıştır. Bu adımların uygulanmasını denetlemek üzere adalet, istihbarat ve güvenlik kurumlarının katılımıyla Daimi Ortak Mekanizma kurulması kararlaştırılmıştır."
Erdoğan, Finlandiya ve İsveç'in Daimi Yapılandırılmış İş birliği Süreci (PESKO) dahil Avrupa Birliği güvenlik mekanizmalarına Türkiye'nin en geniş şekilde katılımını destekleyeceğini beyan ettiğini aktardı.
Böylece Türkiye'nin ilk günden itibaren dile getirdiği hassasiyetlerin tamamının üçlü muhtıraya girdiğine dikkati çeken Erdoğan, "Türkiye ve NATO ile bu muhtıranın kazananı aynı zamanda İsveç ve Finlandiya halklarıdır. Terörle mücadele yönünde atılacak her müspet adım, bu ülkelerin barış, huzur ve güvenliğine katkı yapacaktır." diye konuştu.
Devlet ve hükümet başkanları ile görüşmeler
Erdoğan, Zirve toplantılarında ve marjında birçok devlet ve hükümet başkanıyla da bir araya gelme fırsatı bulduklarını anımsattı.
Bu çerçevede NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö, İsveç Başbakanı Magdalena Andersson ile dörtlü zirve gerçekleştirdiklerini hatırlatan Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İngiltere Başbakanı Boris Johnson, AB Konseyi Başkanı Charles Michel, ABD Başkanı Joe Biden, Avusturya Federal Şansölyesi Karl Nehammer, İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, Almanya Federal Şansölyesi Olaf Scholz, Hollanda Başbakanı Mark Rutte, Romanya Cumhurbaşkanı Klaus Werner Iohannis ile Güney Kore Cumhurbaşkanı Yoon Suk-Yeol ile görüştüğünü dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantılar sırasında da Macaristan ve Karadağ liderleri dahil pek çok devlet başkanıyla da sohbet ettiğini aktardı.
"Zirvenin yeni bir dönemin kapılarını aralamasını temenni ediyoruz"
Bu görüşmelerde mevkidaşlarıyla ağırlıklı olarak Ukrayna'daki gelişmeleri ele aldıklarını, ittifak gündemi çerçevesinde fikir teatisi gerçekleştirdiklerini, ayrıca ikili gündemlerindeki konuları farklı yönleriyle değerlendirdiklerini vurgulayan Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Zirveyle Türkiye'nin 70 yıldır NATO üyesi olan, İttifakın en büyük ikinci ordusuna sahip, harekat ve misyonlara en fazla katkı veren beşinci ülkesi olarak NATO'nun dününde ve bugününde olduğu gibi geleceğinde de söz sahibi olacağı bir kez daha açıkça görülmüştür. Biz kendi bağımsız dış politikamızı izlerken, müttefiklik ruhu içinde NATO'ya gerekli katkıları vermeye devam edeceğiz. Müttefiklerimizden de aynı samimi dayanışmayı görmek istiyoruz. Madrid Zirvesi'nin bu noktada yeni bir dönemin kapılarını aralamasını temenni ediyoruz. Bu düşüncelerle zirvemizin hayırlara vesile olmasını diliyorum."