BURSA (İGFA) - Halk arasında ‘gıdı’ olarak adlandırılan çene altı yağlanma fazlalığı, cinsiyet fark etmeksizin hem kadınlarda hem de erkeklerde görülebiliyor.
Gıdı oluşumunun kilo almanın yanı sıra genetiğe ve yaşlanmaya bağlı elastikiyet kaybı da görülebildiğini belirten Nev Sağlık Grubu Dermatoloji Bölümünden Uzm. Dr. Aycan Özden Sezgin, konu hakkında bilgiler verdi.
Gıdı sarkmasının önüne nasıl geçebileceğimizi anlatan Uzm. Dr. Aycan Özden Sezgin, “Özellikle gıdı bölgesinde yağlanma fazlalığı kişiyi olduğundan daha yaşlı ve daha kilolu gösterir. Bu bölgedeki yağ fazlalığı kimi zaman kişinin çevresi tarafından fark edilmeyecek sadece kendisini rahatsız edecek kadar az, kimi zaman da boynun tamamını kaplayacak kadar çok belirgin olabilir. Az veya çok fark etmeksizin gıdı bölgesinde yağlanma fazlalığı olan kişilere bu yağlardan kurtulmak için ameliyatsız lazerli gıdı estetiği yani gıdı lazer lipoliz uygulanabilir” dedi.
“KİŞİ AYNI GÜN EVİNE DÖNEBİLİR”
‘Gıdı’ bölgesindeki fazla yağların lazer lipoliz yöntemi ile giderilmesini anlatan Sezgin, “Lokal anestezi uygulanarak işlem alanı uyuşturulduktan sonra, her iki kulak memesi alt hizasından 2 adet ve çene altından 1 adet olmak üzere toplam 3 adet küçük giriş deliğinden girilerek lazerin işlem ucu olan lazer probuyla deri altındaki yağ tabakasına yağ yakma işlemi uygulanır. Yakılan yağlar ortamdan uzaklaştırıldıktan sonra, yine lazerle deri ısıtılarak deri sıkılaştırma uygulanır. İşlem sonrası giriş delikleri için dikiş gerekmez, kendiliğinden kapanır. İşlem sonrası hastanede yatış gerekli olmayıp kişi aynı gün evine dönebilir. İşlem sonrası 48 saat aralıksız takılan çene korsesi sonrasında kişi günlük hayatına dönebilir. İlk 48 saatin ardından 2-3 hafta sadece akşam ve gece uyurken korse takılması ve lenf masajı yapılması işlem sonrası ödeminin gerilemesi için yeterlidir. Hastalar işlemden 48 saat sonra duş-banyo yapabilir. Kişiden kişiye değişmekle birlikte işlem alanında 7-10 gün süren kızarıklık, morluk görülebilir. İşlemin tek seans olup, deride kesi-iz olmaması, uzun yıllar etkisinin devam ediyor olması ve işlemin genel anestezi gerektirmiyor olması en büyük avantajlarıdır” şeklinde açıklamalarda bulundu.