Atar ve toplardamarlarda oluşan daralma ve tıkanmalar doku, organ ve uzuvlarda beslenme bozukluklarına yol açabiliyor. Periferik arter hastalığı olarak da bilinen bu rahatsızlık ailesel geçişin yanı sıra şeker ve kolesterol yüksekliği olan, sigara kullanan, kilo fazlası olan ve hareketsiz bir yaşam tarzı benimseyen kişilerde daha çok görülüyor.
Bazı hastalarda hiçbir belirti vermeyen bu rahatsızlık, oluştuğu yere göre farklı bulgular gösterebiliyor. Tıkalı damarların anjiyografik yani girişimsel işlemlerle açılması ve uygun tedavinin yapılması büyük önem taşıyor. Açık cerrahi ile benzer oranda başarı sağlayan bu işlem hastalara daha kısa sürede günlük hayata dönüş, daha az ağrı ve daha düşük enfeksiyon riski, kesi olmaması gibi avantajlar sağlıyor.Memorial Ankara Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölümü’nden Doç. Dr. Fatih Gümüş, periferik arter hastalığında anjiyografik girişimsel tedavi yöntemi ile ilgili bilgi verdi. Damar rahatsızlıkları doku, organ ve uzuvların beslenmesini bozarPerifer (çevresel) arter, kalp ve beyin dışındaki diğer tüm doku ve organları besleyen atar damarlara verilen isimdir. Bu damarlarda oluşabilen tıkanıklık ve daralma gibi rahatsızlıklar önemli doku, organ, el ve bacaklarda beslenme bozukluklarına neden olabilir. Bu hastalık durumuna periferik arter hastalığı denmektedir. Damar tıkanıklıkları daha çok şeker ve kolesterolü yüksek olan, yoğun sigara kullanan, uzun süreli tansiyonu olan ve ailesel damar sertliğine yatkın hasta gruplarında daha sık görülmektedir.Hareketsiz yaşam tarzı ve tütün kullanımı damar tıkanıklığı risk faktörleridirPeriferik arter hastalığının nedenleri genetik ve kazanılmış nedenlere bağlı olmakla birlikte birçok faktörden kaynaklanabilmektedir. Ailesel damar sertliği (ateroskleroz), sigara kullanımı, buerger hastalığı, yüksek lipid ve kolestrol değerlerine sahip olmak, hareket azlığı, obezite, kontrolsüz şeker hastalığı, gut hastalığı, kronik böbrek yetmezliği bu hastalığa yatkınlık oluşturabilecek ana nedenlerdir. Belirtiler tıkanıklık oluşan bölgeye göre farklılaşabilirPeriferik damar hastalıkları bazı hastalarda hiçbir şekilde bulgu vermeyebilir. Bununla birlikte tuttuğu atar damarın beslediği organ ve dokulara göre farklı belirtilerle de ortaya çıkabilmektedir. Bacaklarda ortaya çıkan damar tıkanıklığı yürüme mesafesinde kısalma, kas ağrıları, ayak parmaklarında soğukluk, uyuşukluk gibi belirtiler verebilirken; beyin beslenmesine katkıda bulunan karotis arter tıkanıklarında ise ani felç ile kendini gösterebilmektedir.Anjiyografik işlemler ile tıkalı damarlar hızlı bir şekilde açılabilir Periferik arter hastalığının tanısı için öncelikle bir kalp ve damar cerrahına başvurulmalıdır. Uzman hekim tarafından yapılan detaylı bir fizik muayene sonrası, nabız kontrolü, doppler ultrasonografi, MRI, bilgisayarlı tomografik anjiografi ve tanısal anjiografik incelemeler sonucunda tanı koyulabilmektedir. Bu hastalığın tedavisinde uygun ilaç düzenlemesinin yanı sıra; tıkalı damarların anjiyografik işlemlerle açılması ve tıkalı bölgelere uygun stentleme/balon dilatasyon işlemlerinin yapılması son derece önemlidir. Bu işlemler deneyimli merkezlerde erken dönemde yapıldığında beslenme bozukluğuna uğramış bölgede ciddi geri dönüşü ve sağlığa hızlı kavuşmayı sağlamaktadır. Anjiyografik işlemlerin yapılamadığı hasta gruplarında açık cerrahi ile yapay veya doğal damarlar kullanılarak da bypass cerrahisi ve tromboendarterektomi işlemlerinin yapılması hayat kurtarıcı olabilmektedir. Girişimsel anjiyografik işlemler hastaya avantajlar sağlar Damar tıkanıklıklarında uygulanan girişimsel tedaviler anjiografik işlemlerden açık cerrahi işlemlere kadar geniş bir yelpazede kümelenmektedir. Bu işlemlerin sağladığı avantajlar şu şekilde sıralanabilir:- Tıkalı damar bölgeleri stent veya balon anjioplasti yapılarak kısa sürede açılabilir
- Açık cerrahiye gitmeden ve kesiye gerek kalmadan girişimsel yolla tedavi edilebilir
- Genel anesteziye gerek duyulmadığı için anestezi riskleri söz konusu olmaz
- Deneyimli ekip ve uygun ekipmanlar ile yapıldığında cerrahi ile benzer oranda başarı sağlar
- Vücutta kesi olmadığı için yara iyileşmesi sorunu oluşmaz ve enfeksiyon riski azalır
- Hastanede kalış süresi kısalır ve hasta günlük yaşamına daha kısa sürede döner
- Ağrı seviyesi ve kan kaybı daha az olur
- Anjiografi ile müdahalenin uygun olmadığı hasta gruplarında açık cerrahi ile damar akımının tekrar sağlanması da tedavinin ana bileşeni olmaktadır.