Burun tıkanıklığı, sinüs problemleri, yüzde ağrı, baş ağrısı veya görme sorunları ile kendini gösterebilen kafa tabanı tümörleri bazı durumlarda sessizce ilerleyebiliyor.
Kafa tabanı bölgesinin karmaşık ve ulaşılması zor bir bölge olması nedeniyle tümörlerin tedavisi de zor olabiliyor. Ancak son yıllarda geliştirilen endoskopik yöntemler ile kafa tabanı tümörlerinde son derece karmaşık klinik tablolar bile başarılı bir şekilde tedavi edilebiliyor. Kafa tabanında meydana gelen büyüme ve anormalliklerden; kulak burun boğaz hastalıkları, beyin ve sinir cerrahisi, ağız ve çene cerrahisi ile göz hastalıkları gibi branşların uyguladığı multidisipliner tedavi yaklaşımları ile kurtulmak mümkün olabiliyor. Memorial Şişli Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Baş ve Boyun Cerrahisi Bölümü’nden Doç. Dr. Şenol Çomoğlu, kafa tabanı cerrahisi hakkında bilgi verdi.
Kafa tabanı ulaşılması zor ve karmaşık bir alandır
Rinoloji burun ve etrafının her türlü hastalığını ve cerrahi tedavisini konu alan bilim dalıdır. Temelde yüz, sinüsler ve burnun her türlü hastalığı rinolojinin konusudur. Rinoloji ve kafa tabanı cerrahisi KBB hastalıklarının özel bir alanıdır. Burun boşluğunun ve bazı sinüslerin tavanı içinde beynin yerleşmiş olduğu kafatasının tabanını yani kafa tabanını oluşturur. Kafa tabanı cerrahisi hem kanserli olmayan hem de kanserli büyümeleri ve beynin alt kısmındaki, kafa tabanındaki veya omurganın üst birkaç omurlarındaki anormallikleri gidermek için yapılabilir. Bu bölge, görülmesi ve ulaşılması oldukça zor bir alandır. Bilgisayarlı Tomografi (BT) veya Manyetik Rezonans görüntüleme (MR) teknikleri bu anormallikler yüksek derecede doğrulukla tespit edebilmektedir.
Kafa tabanı tümörlerinin birçok belirtisi olabiliyor
Kafa tabanı bölgesindeki bir büyüme veya anormallikten kaynaklanan birçok olası şikayet olabilir. Semptomlar, büyümenin veya anormalliğin boyutu, tipi ve konumuna bağlı olarak değişkenlik gösterebilmektedir. Belirtiler arasında geçmeyen burun tıkanıklığı veya sık sinüs enfeksiyonları, erişkin çağda sıklıkla tek taraflı olan burun kanaması, yüz ağrısı, baş ağrısı, dengesizlik, görme ile ilgili problemler, yüzde uyuşma ya da zayıflık bulunmaktadır. Kafa tabanı ameliyatlarının uygulandığı bazı hastalıklar şunlardır;
- BOS fistülleri (burundan beyin sıvısının gelmesi)
- Kafa tabanına uzanan sinüs ve burun tümörleri
- Doğumsal bazı kistler
- Hipofiz tümörleri
- Bu bölgedeki menenjiomlar (beyin zarının kanserli olmayan büyümeleri)
- Kordoma (sıklıkla kafa tabanı kaynaklı kemik içi orijinli yavaş büyüyen tümörler)
- Kranyofarenjiom (hipofiz bezinin yakınındaki tümöral büyümeler)
Ameliyatlar sıklıkla endoskopik olarak gerçekleştirilebiliyor
Cerrahi tedavi, tümörün tipine ve konumuna bağlı olarak hem açık hem de minimal invaziv (kesisiz) teknikleri içermektedir. Endoskopik kafa tabanı cerrahisi geliştirilmeden önce, vücudun bu bölgesindeki büyümeleri gidermenin tek yolu kafatasında bir delik açmaktı ki bugün de bazı durumlarda bu tip ameliyatlar gerekebilir. Bugün kafa tabanı cerrahisi kafatasındaki doğal açıklıklardan (burun veya ağız) veya kaşın hemen üzerinde küçük bir delik açarak endoskopik yöntemle minimal invaziv bir prosedürle gerçekleştirilebilmektedir.
Kafa tabanı cerrahisinde 2 yöntem beraber de uygulanabiliyor
Kafa tabanı cerrahisi temelde iki yöntemle gerçekleştirilir. Bazen bu iki yöntem birlikte kullanılabilse de, mümkünse endoskopik yöntem tercih edilir. Bazı durumlarda ise açık yöntem kaçınılmaz olur. Endoskopik yöntemde cerrah sıklıkla burundan, bazen de ağız ya da göz gibi diğer açıklıkları kullanarak ya da kaş içine küçük bir kesi yaparak oradan ilerleyerek cerrahi işlemi gerçekleştirir. Bu yöntemin en büyük avantajı hastanın hem ameliyat sırasında hem de sonrasında konfor ve yaşam kalitesini açık yönteme göre oldukça az etkilemesidir. Hastaların çoğu bir iki günlük hastane yatışı sonrası taburcu edilir ve günlük yaşamlarına dönerler. Geleneksel açık yöntem bu bölgenin bazı hastalıklarında halen kaçınılmazdır. Sıklıkla endoskopik yöntemle ulaşılması mümkün olmayan bölgeler söz konusu olduğunda tercih edilir. Bu yöntemde yüze ya da kafatasına saçlı deri bölgesinden geniş bir kesi yapılarak ilerlenir ve cerrahi gerçekleştirilir. Eğer kanser içeren bir tümör tedavi ediliyor ise endoskopik cerrahi sonrası bazen de öncesinde hastalığın durumuna ve yayılımına bağlı olarak ek tedavi ihtiyacı olabilir. Bunlar sıklıkla onkoloji biriminin uyguladığı kemoterapi ve radyoterapi tedavileridir. Bu hastaların takibinde nüks olmadığından emin olmak için tekrarlanan görüntülemelere (BT veya MR) de ihtiyaç duyulacaktır.