İSTANBUL (İGFA) - Meme kanseri sıklığının arttığını ancak yaşam süresinin de uzadığını belirten Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Şeref Kömürcü, hastalığın tedavisindeki gelişmelerin başarı sağladığını ancak değişen şartlara bağlı meme kanserinin de daha çok görüldüğünü söyledi.
"Yani ölüm oranı azaldı, yaşam süresi uzadı" diyen Prof. Dr. Kömürcü, "Çok kanser görülmesine rağmen daha çok hasta kurtuluyor. Profilaktik yaklaşımlarla genetik risk testlerini daha çok yapıyoruz, hangi grupların meme kanserine daha çok yakalandığını belirleyebiliyoruz ve riskli olan grupta koruyucu olarak örneğin cerrahi veya hormon tedavileri gündeme geliyor” dedi.
Kömürcü, Ekim ayının Meme Kanseri Farkındalık Ayı olması dolayısıyla önemli bilgiler verdi.
Ailesinde meme veya prostat kanseri olanların düzenli doktor kontrollerinden geçmesi gerektiğinin altını çizen Kömürcü, “BRCA dışında başka riskli genlere de bakılıyor ve bu anlamlı derecede riskli olan kişilere koruyucu olarak iki taraflı mastektomi önerilebiliyor veya koruyucu olarak hormon tedavisi önerilebiliyor. Meme kanseri, over kanseri, prostat kanseri, pankreas kanseri, kolon kanseri bunlar kardeş kanserler. Bunlardaki risk birbirini takip ediyor. Bu hastalıklardan da varsa yine risk fazla olabiliyor” diye konuştu.
HER 8 KANSERDEN 1’İ MEME KANSERİ
Dünyada 2020 yılında 19,3 milyon yeni kanser olgusunun varlığının bilindiğine dikkat çeken Prof. Dr. Şeref Kömürcü, “Bütün kanserler içinde meme kanseri sıklığı artık akciğer kanserini geçerek dünya genelinde en yaygın tanı konulan kanser oldu. 2020 yılında yaklaşık 2,3 milyon yeni meme kanseri vakası bildirildi, bu da tanı konulan her 8 kanserden 1’inin meme kanseri olduğunu gösteriyor. Yine 2020 yılında meme kanseri, 685.000 yaşam kaybına sebep oldu. Bu hastalık dünya genelinde ölüme sebep olan kanserler arasında 5. sırada yerini aldı. Kadınlarda meme kanseri her 4 kanser vakasının 1’inden ve her 6 kanser nedenli yaşam kaybının 1’inden sorumlu” dedi.