TURGAY DEMİR - AZ BİLE YEDİK
Japonlar ne tekerliği icat etti ne de motoru ama hızlı tren yapmak onların fikriydi, en iyi arabaları, en hızlı motosikletleri de onlar yaptılar. Jet-ski de onların dünyaya armağınıydı...
Telefonu İskoç Graham Bell icat etti, Amerikalı mühendis Martin Cooper telefonu cebimize soktu ama o telefona kamera koymak Japon aklının bir ürünüydü...
İlk kaset çaları Hollandalı mühendis Lou Ottens yaptı ama walkman yapmak yine Japonların fikriydi.
TURGAY DEMİR - AZ BİLE YEDİK
Japonlar ne tekerliği icat etti ne de motoru ama hızlı tren yapmak onların fikriydi, en iyi arabaları, en hızlı motosikletleri de onlar yaptılar. Jet-ski de onların dünyaya armağınıydı...
Telefonu İskoç Graham Bell icat etti, Amerikalı mühendis Martin Cooper telefonu cebimize soktu ama o telefona kamera koymak Japon aklının bir ürünüydü...
İlk kaset çaları Hollandalı mühendis Lou Ottens yaptı ama walkman yapmak yine Japonların fikriydi.
Ne parayı icat ettiler, ne motoru buldular, ne telefonu, ne tekerleği, ne de interneti bulan da onlar değildi. Ancak icat edilen her şeyi onlar en iyi şekilde değerlendirdiler.
Bilindiği gibi futbolu da Japonlar icat etmedi. Profesyonel futbola 1991'de yani bizden 70, Almanlar'dan 60 yıl sonra geçtiler; 30 yılda geldikleri mesafe müthiş, dünyada 20. sıradalar...
Japonya'da futbol; disiplinden asla taviz vermemek, sistemi sıkı sıkıya sahiplenmek, bilimi ve teknolojiyi kullanarak çok çalışmak demek. Bizde ise futbol kazanınca kahraman, kaybedince günah keçisi yaratmak diye özetlenebilir...
Ne parayı icat ettiler, ne motoru buldular, ne telefonu, ne tekerleği, ne de interneti bulan da onlar değildi. Ancak icat edilen her şeyi onlar en iyi şekilde değerlendirdiler.
Bilindiği gibi futbolu da Japonlar icat etmedi. Profesyonel futbola 1991'de yani bizden 70, Almanlar'dan 60 yıl sonra geçtiler; 30 yılda geldikleri mesafe müthiş, dünyada 20. sıradalar...
Japonya'da futbol; disiplinden asla taviz vermemek, sistemi sıkı sıkıya sahiplenmek, bilimi ve teknolojiyi kullanarak çok çalışmak demek. Bizde ise futbol kazanınca kahraman, kaybedince günah keçisi yaratmak diye özetlenebilir...
O nedenle biz yüzyılda bir arpa boyu yol yürüyemezken elin oğlu 30 yılda dünyayı kasıp kavurdu...
Bugün hala nasıl bir sistem kurmalıyız diye tartışmak yerine kurtarıcı arıyorsak tarihten hiç ders almamışız demektir. Ve dahası hala aramızda Fatih Terim göreve gelsin diye tartışanlar varsa, üstelik geçen de Almanları dörtlediklerini düşünürsek Japonlardan az bile yedik derim ben.
GÜRCAN BİLGİÇ - HATALAR OYUNU
İlk hata Japonları anlamamak oldu. Bizimkiler "hazırlık modunda" sahaya çıkıp, rakiplerini de aynı duyguda beklediler. Oralarda öyle değil tabii… Çok sert baskı ile karşılaştığımız gibi, bizi kalelerine de getirmiyorlardı.
O nedenle biz yüzyılda bir arpa boyu yol yürüyemezken elin oğlu 30 yılda dünyayı kasıp kavurdu...
Bugün hala nasıl bir sistem kurmalıyız diye tartışmak yerine kurtarıcı arıyorsak tarihten hiç ders almamışız demektir. Ve dahası hala aramızda Fatih Terim göreve gelsin diye tartışanlar varsa, üstelik geçen de Almanları dörtlediklerini düşünürsek Japonlardan az bile yedik derim ben.
GÜRCAN BİLGİÇ - HATALAR OYUNU
İlk hata Japonları anlamamak oldu. Bizimkiler "hazırlık modunda" sahaya çıkıp, rakiplerini de aynı duyguda beklediler. Oralarda öyle değil tabii… Çok sert baskı ile karşılaştığımız gibi, bizi kalelerine de getirmiyorlardı.
İki Salih, bir de Orkun'dan oluşan üçlü orta sahamız teslim bayrağını çektiler. Yediğimiz üç golün ikisi kaptırdığımız toplardan geldi. Direkt paslarla, merkezimin ağırlığından çok güzel faydalandılar. Millilerin vücut dillerinde çaresizliği hissediyorduk. Bir duran topta bulduğumuz gol, ikinci 45 öncesinde takımın "bujisi" oldu.
Kuntz, kozlarını kullandı. Hakan, Cengiz, İsmail oyuna girince, bu kez paslara ve oyuna akıl kazandırmayı başardık. Topu kazanıyor ve doğru kullanıyorduk. Aldığımız karşılık istekli bir direnç oldu. Buna rağmen ikinciyi bulduk, üçüncü veya dördüncü de olabilirdi.
Hakan Çalhanoğlu'nun liderliğinde yapabileceklerine inandılar, Japonları da savunmaya mecbur ettiler. Bu arada direkten dönen iki topları vardı. Hızlı hücumlar ve hatalardan kaynaklanan. Almanlar'ı neden yendiklerini daha iyi anladım. Bu kadar efektif atak yapan bir takımı uzun süredir görmemiştim.
İki Salih, bir de Orkun'dan oluşan üçlü orta sahamız teslim bayrağını çektiler. Yediğimiz üç golün ikisi kaptırdığımız toplardan geldi. Direkt paslarla, merkezimin ağırlığından çok güzel faydalandılar. Millilerin vücut dillerinde çaresizliği hissediyorduk. Bir duran topta bulduğumuz gol, ikinci 45 öncesinde takımın "bujisi" oldu.
Kuntz, kozlarını kullandı. Hakan, Cengiz, İsmail oyuna girince, bu kez paslara ve oyuna akıl kazandırmayı başardık. Topu kazanıyor ve doğru kullanıyorduk. Aldığımız karşılık istekli bir direnç oldu. Buna rağmen ikinciyi bulduk, üçüncü veya dördüncü de olabilirdi.
Hakan Çalhanoğlu'nun liderliğinde yapabileceklerine inandılar, Japonları da savunmaya mecbur ettiler. Bu arada direkten dönen iki topları vardı. Hızlı hücumlar ve hatalardan kaynaklanan. Almanlar'ı neden yendiklerini daha iyi anladım. Bu kadar efektif atak yapan bir takımı uzun süredir görmemiştim.
Maçın bize verdiği en güzel mesaj Bertuğ oldu. Genç oyuncu takımı ileriye taşıyabileceğini, önde stoperler mücadele edebileceğini ve en önemlisi skor yapabileceğini gösterdi. Takım da ona pas kullanmaktan çekinmedi. Bu da saygıyı kazandığını gösterdi.
Kuntz'u konuşmuyorum. Çünkü oyuncuların yaptığı kadar başarılıyız. Bu yüzden sahalara dönmek için gün sayan Arda Güler'in bu oyuna neler katacağını hayal edebiliriz.
Maçın bize verdiği en güzel mesaj Bertuğ oldu. Genç oyuncu takımı ileriye taşıyabileceğini, önde stoperler mücadele edebileceğini ve en önemlisi skor yapabileceğini gösterdi. Takım da ona pas kullanmaktan çekinmedi. Bu da saygıyı kazandığını gösterdi.
Kuntz'u konuşmuyorum. Çünkü oyuncuların yaptığı kadar başarılıyız. Bu yüzden sahalara dönmek için gün sayan Arda Güler'in bu oyuna neler katacağını hayal edebiliriz.