Konya’nın iklimi karasal olması, kurak ve sert olması dolayısıyla yetişen tohum ve bitkilerimizde farklılık göstermektedir. Konya’da yetişen, buğday, arpa, şekerin yanında kimyon, haşhaş ve aspirinin yetiştiğini de bilmekteyiz.
Sağlığımız için doğal gıdaların, baharatların ve bitkilerin tüketilmesi, özellikle yerinden ve doğru yerden alınması önemlidir. Konya’da yetişen bitkilerin ve tohumların Türkiye’deki pek çok yer içinde dağıtılması ve bilinmeyen sağlıklı yönlerinin aktarılması önem taşımaktadır. Bu anlamda gündelik yaşamda ve metabolizmamızı korumada, çeşitli gribal enfeksiyonlar, çeşitli hastalıklarda da bitkilerin doğuştan gelen tedavi edici yönleri önemlidir.
Konya özelinde yetişen soğuk sıkım tohumların sağlığımız açısından dikkate değer ve yüzyıllardır kullanılan tedavi edici yönleri bulunmaktadır. Bunlardan en önemlileri çörek otudur. Nitekim isimlerini çok duyduğumuz ama gündelik hayatta çok az yerde kullandığımız tohumlardır. Bunların kullanım sıklığını ve sağlığa faydası bilinmesi açısından soğuk sıkım yağlar ve yağlarında kapsül halleri oldukça tüketilmektedir. Çörek otu kadim doğal tıp kitaplarında adından sıkça bahsettirmektedir. Sağlığa yararları açısından ise soğuk sıkım yağ hallinin sindirim sorunlarından, Alzheimer’a kadar pek çok alanda araştırmalara konu olmaktadır. Çörek otunun sindirim açısından diyet listelerinde bulundurulan ve sedef, egzama gibi hastalıklarda da önerildiği bilinmektedir. İçindeki mineraller ve vitaminler ile kolesterolü düzenlemesi ve pankreas için kullanıldığı bilinmektedir.
Ayrıca aspir bitkisinin ve yağlarının da çörek otu kadar faydalı olduğu bilinmektedir. Aspir papatyagiller familyasından gelen yağı ve kapsül hali bulunan bir bitkidir. Aspir yüzyıllardır bilinen tansiyonu düşürmesi, kan akışını düzenlemesi ile adını duyurmuş bir bitkidir. Aspir bitkisinin çay halinin kadınların regl dönemlerinde tükettiği, çeşitli damar rahatsızlıkları içinde kullanıla bilinmektedir. Bununla birlikte destilasyon yöntemiyle yağları çıkarılan önemli diğer bitkilerde adaçayı, lavanta, kekik ve kantarondur. Bitki, çay veya yağ şeklinde pek çok alanda tüketildiği bilinmektedir. Kantaronun en sık bilenen sakinleştirici yönün yanında cilde uygulanması halinde, siyah nokta ve sivilcelere de faydalı olduğu söylene bilinmektedir. Ayrıca çeşitli iltihap ve romatizmalı bölgelerde de kullanıldığı bilinmektedir.
Bir diğer yağı çıkarılan ve yıllardır tedavi edici yönlerinin olduğu bilinen bitki adaçayıdır. Adaçayı cildimizde kullandığımız, özellikle ağız yaraları ve boğaz için tüketildiğini bildiğimiz bir bitkidir. Bu bitkinin stresli dönemlerde ya da menopoz sonrası dönem de tüketilmektedir. Sindirim için, hazımsızlıkta da öne çıkan bitkilerdendir. Lavanta ise güzel kokan ve yağının, bitkisinin, çayının da sağlığa faydalarının saymakla bitmediği bir bitkidir. Stresli dönemlerde, depresyonda sakinleştirici, uykusuzlukta da düzenleyici yönü bilinen ve yağı kullanılan önemli bitkilerdendir. Mide ve bağırsak sorunlarında, özellikle bağırsak gazı gibi hususlarda dikkate değere kullanımı olan bitkilerdendir. Sindirimi kolaylaştıran ve hamilelik sonrası çatlaklar için, kokusu için tanınan bitkilerdendir. En önemli bitkilerden bir diğeri ise kekiktir. Kekik nitekim kanser çalışmalarında oldukça adı geçen, her an baharat hali, çay hali ve yağ halini yemeklerde, içeceklerimizde kullanabildiğimiz bir bitkidir. Kanser çalışmalarının yanında sindirim sistemi açısından önemi bilinen bir bitkidir. Boğaz enfeksiyonları, bronşit ve öksürük içinde tüketildiği söylenmektedir. Bu anlamda sofralarımızdan eksik etmememiz gereken bitkilerdendir.
Sağlıcakla kalın.
Sağlıcakla kalın.