Merhaba değerli okuyucular. Psikolog olduğum için bazen sosyal medyadan sorular soran insanlar olur bana; ya da mail gönderirler. Uzun uzun yaşadıkları psikolojik problemlerinden bahsederler. Sonrasında “Derya hocam ben bu durumumu nasıl düzeltirim? Problemlerimi nasıl çözerim diye sorarlar? Yazdıkları sorunlarını okuduktan sonra genelde insanlara cevabım, “Her nerede yaşıyorsanız, yaşadığınız yerde bir uzmana başvurun ve ondan destek alın” olur.
Bazen bazı insanlar tekrar cevap yazar. “Ne yani hocam ben sizden kendi kendime ne yapmam gerekir diye tavsiye istedim siz bana bir uzmana başvurun yazmışsınız. Ben kendi kendime ne yapabilirim? diye soruyorum” derler. Bu bir bakıma haklı bir tepki. Her şeyi kendi kendimize yapmak isteriz. Ama güzel kardeşim; Senin yaşadığın problemler artık kronikleşmiş, o kadar ciddi boyuta gelmiş ki senin yapman gereken tek şey bir uzmanın desteğini almak! Kendi kendine çözebileceğin seviyeyi çoktan kaçırmışsın!
Elbette ki problemler kronik ve karmaşık hale gelmeden kendi kendimize yapabileceğimiz şeyler var.
Yaşadığı problemi çözmek ilk önce kişinin kendisinin işidir. Kişiye yardım edecek olan herkesten önce kendisidir. Adamın birisine, “Ensen neden kalın?” diye sormuşlar o da, “kendi işimi kendim yaparım da ondan” demiş.
Problemlerimiz kronikleşmeden nasıl kendi kendimizin terapisti oluruz?
Problemlerinizi Somutlaştırın: İnsan zihni somutu sever. Nedir bu? Nasıl somutlaştırabiliriz peki? Çok kolay, elinize bir kâğıt kalem alın ve yazmaya başlayın. Aklınızdan geçen olumsuz düşüncelerinizi, hissettiğiniz olumsuz duygularınızı, yapmak isteyip de yapamadığınız her neyse buna engel olan engel duygularınızı ve engel düşüncelerinizi yazın. Ama bunu yaparken hiç sansürlemeden, içinizden geldiği gibi aynen yazın.
Yazdığın zaman somutlaştırmış olursun. Beynindeki problemlerini kâğıda aktarmış olursun. Yazınca kâğıda içini dökmüş olursun. Hatta bu yöntem her gün yapılınca tek başına bir terapi değerindedir. Yazmanın iyileştirici etkisi olduğu bilimsel araştırmalarla da desteklenmektedir. Olumsuz duygu ve düşüncelerimizin etkisini belirli bir seviyede azaltmaktadır.
Hedef Belirleyin: Yapamadığınız ve yapmak istediğiniz, çekindiğiniz, zorlandığınız konu her neyse onunla ilgili kendinizi zorlayarak da olsa hedef belirleyin. Hedefinize ulaşmak için küçük küçük adımlar oluşturun.
Harekete Geçin: Belirlediğiniz hedefleri gerçekleştirmek için harekete geçin. Şimdi diyeceksiniz ki, “İçimden bir şey yapmak gelmiyor ki! Zaten ben yapamıyorum, sen harekete geç diyorsun” Evet harekete geçmelisiniz. Çünkü siz bir şeyler yapmaya başlamadıkça içinizden yapmak gelmeyecek! Gökten ilham inmeyecek! Eğer bunu bekliyorsanız boşuna bir bekleyiştir bu. Çünkü insanoğlunun sistemi bu şekilde çalışmıyor.
Önce kendinizi zorlayacaksınız, ıkına sıkıla yapacaksınız. İlk gün zorlanırsınız, ikinci gün sıkılırsınız, üçüncü gün, dördüncü gün derken göreceksiniz ki o davranışı sonrasında isteyerek yapacaksınız. Harekete geçtiğiniz zaman içinizdeki yapma isteği yavaş yavaş içinizde oluşmaya ve yeşermeye başlayacak.
Bu üç adıma bir süre devam etmeniz gerekir. Bisiklet sürmeyi, araba kullanmayı ya da okuyup yazmayı nasıl öğrendiğinizi hatırlayın. İlk başta ne kadar zor ve karmaşık görünüyordu değil mi? Ama tekrar tekrar denemeye devam ettiniz. Her gün defalarca denediniz, her denemeden sonra biraz daha kolaylaştı ve sonunda artık öğrendiniz. Nihayetinde araba kullanmak, okuyup yazmak, bisiklet sürmek konusunda otomatikleştiniz.
Probleminizi çözmek için de tıpkı araba kullanmayı öğrenmek için birkaç denemenin yetmeyeceği gibi tekrar tekrar sabırla, inancınızı kaybetmeden ve pes etmeden bir süre devam etmeniz gerekir. Sonunda bilinçaltınızda hedefleriniz ile ilgili bir öğrenme gerçekleşir; en nihayetinde de en ufak bir kaygı duymadan, engel duygusu hissetmeden yapmak isteyip de yapamadığınız davranışları otomatik olarak yapmaya başlarsınız.
Sevdiklerinle İletişime Geç: Yaşadığınız problem, içinde bulunduğunuz sıkıntı her ne ise şöyle bir düşünün.
Bu problem ortaya çıkmadan önce ne yapıyordunuz?
Hayatınız nasıl devam ediyordu?
Yapmayı sevdiğiniz şeyler nelerdi?
Kimlerle vakit geçirmekten hoşlanıyordunuz?
Bütün bunları bir düşünün. Dostlarınızı ve arkadaşlarınızı hatırlayın. Belki de problemlerinizden dolayı uzun zamandır görüşemediğiniz, dışarı çıkıp vakit geçirmekten hoşlandığınız kim varsa onlarla iletişim kurun. Çünkü insanlarla pozitif iletişimde bulunmanın, sevdiklerinizle hiçbir şey yapmasanız bile vakit geçirmenin de bilimsel olarak desteklenmiş iyileştirici etkisi var.
Sevdiklerinizle iletişime geçin. Mümkün olduğunca fazla insanla irtibat kurun ve hayata katılın. Sizi seven insanların sevgisini hissedin ve onlara olan sevginizi de fark edin.
Problemleriniz kronikleşmeden kendi kendinizin terapisti olun.