Anne babalar çocuklarını kardeşleriyle, arkadaşlarıyla kıyaslayarak onları teşvik edip harekete geçireceklerini düşünürler. Zira kıskançlık insanoğlunu harekete geçiren dürtülerden biridir. Fakat çocukların dünyasında kıyaslama, ailenin istediği şekilde algılanamayabilir. Bu yaklaşım çoğu kez çocuğu harekete geçirmek yerine, yetersizlik hissine götürür. Yetersizlik hissi yaşayan çocuk ise mutsuz, öfkeli ve kıskanç olur. Bu hisler de çocuğu içe kapanık ve çekingen bir hale getirir.
Oysa ebeveyn kıyaslama yaparken çocuğun motivasyonunun artacağını düşünür. Fakat çocuk anne babasının yapmış olduğu davranıştan ‘’senden daha iyi birileri var, bu yeterli değil’’ mesajını alır.
Bu mesajı almak çocukları oldukça rahatsız eder. Kıyaslandığı kişiyle yoğun bir yarış ve rekabet hissi ile karşıdakinin olumlu özelliklerini görmek yerine karşıt tepki geliştirir.
‘’Kıyaslama sevgisizliktir, kıyaslanan çocuğun ruhu zehirlenir’’ der Doğan Cüceloğlu.
Her tohumun meyve verme zamanı farklıdır. Her çocuğun da davranışını ortaya çıkarma mevsimi farklı olacaktır. Çocukların bilincini bir bahçe veya toprak gibi olduğunu düşünün. Anne babaların davranışları da bilinç altına atılan tohumlardır. Siz hangi tohumu atarsanız bahçenizde veya toprağınızda o ağaç meyve verecektir. Asıl maharet bahçıvanın sağlam ve sağlıklı tohumlar ekmesindedir aslında. Çocuklarda karakter oluşumuna yön veren özelliklerin bir kısmı kalıtım yolu ile bir kısmı da anne babadan aldıkları değerler ile oluşur. Çocuğunu sürekli başkalarıyla kıyaslayan anne - babalar çocuğun sahip olduğu “iyi” ya da “kötü” özelliklerde kendilerinin de pay sahibi olduğunu unutmamalıdır.
Her birey çok özeldir ve bu dünyaya farklı görevleri tamamlamak amacıyla farklı yeteneklerde gönderilmiştir. Anne babalar çocuklarından başkaları gibi olmasını istemek yerine onun yeteneklerini fark edip bu yönde çalışmalar yapmaları için teşvik etmelidir. ''Siz kalkıp bir balığı ağaca tırmanma yeteneğine göre yargılarsanız, tüm hayatını başarısız olduğunu düşünerek geçirecektir'' der Ainstein Her çocuk özeldir. Onun bireysel özelliklerini keşfetmek, yetenekli olduğu alanda farkındalığını arttırmak, zayıf olduğunu düşündüğünüz alanlarda desteklemek, sevginizi göstermek, onun fikrini dinlemek, ona saygı duymak hem anne – baba hem de çocuk açısından birçok mutluluğu ve başarıyı beraberinde getirecektir. Kendi performansı içinde değerlendirilen çocuk yetersizlik hissine girmez. İlerleme kaydettiğini gördükçe de başarılı olabilmek için daha çok gayret gösterir. Bu yöntemleri tercih etmek yerine kıyaslama alışkanlığına devam edilirse çocuklarda da bu özellik görülmeye başlayacaktır.
Aile içinde sürekli kıyaslamalara maruz kalan çocuk bir müddet sonra kendisi de kıyaslama yapmayı öğrenecektir. ‘’Başkasının anne babası şunu alıyor, bunu yapıyor’’ cümleleri ile size karşılık vermeye başlayacaktır. Eğer ebeveyn kendi zihnindeki çocuk modelini kıyaslamalar yaparak oluşturmaya çalışırsa, çocuk ta bu oyuna anne babasını diğer anne babalarla kıyaslayarak eşlik edecektir.
Kıyaslama huyundan vazgeçemeyen ebeveynler için şuraya küçük bir not bırakıp ayrılayım.
Baba kendinden çok emin bir tavırla oğluna dönerek şöyle söyledi: ‘’Abraham Lincoln senin yaşındayken, okula gidebilmek için her gün 10 mil yürüyordu.”
“Gerçekten mi?” dedi çocuk ve ekledi: “Bu harika fakat, o senin yaşındayken Başkandı!” Joe Claro
Sevgiyle kalın. Kıyaslamadan yaşayıp, yaşlanın.