Türkiye genç ve dinamik nüfusa sahip bir ülke. 30 yaş altı genç nüfusumuz 40 milyonu geçiyor. Bu sayı Avrupa ülkeleri ile karşılaştırıldığı zaman Yunanistan, Hollanda ve Belçika’nın nüfusundan bile daha fazla. Avrupa’ya göre oldukça yüksek olan genç nüfus oranımız ‘’Gençlik, bir milletin geleceğe dair en kıymetli hazinesidir’’ sözünü daha anlamlı hale getiriyor. Belli ki ülkemizin kaderini gençler belirleyecek. Bu sebeple gençlerin eğitimine özen göstermek, onları anlamak, sorunlarına çözüm aramak bizim için vatani borç haline geliyor.
Bu hafta çocuklarla 18 Mart Çanakkale Zaferini konuştuk. Osmanlı’nın Çanakkale cephesinde yedi düvele karşı mücadele vererek nasıl kesin bir zafer elde ettiğini, “Çanakkale Geçilmez’’ sözünü tarihe altın harflerle nasıl yazdırdıklarını anlattık. Tarihin gördüğü en şiddetli savaşlarından birinin yaşandığı Çanakkale cephesinde memleketin dört bir yanından, henüz çocuk sayılabilecek pek çok kahraman gönüllü oldu. Bu kahramanlar tarihe isimlerini ‘’meçhul çocuk askerler’’ olarak yazdırdı. Evet gençler, Çanakkalelin kaderini değiştiren gençler, bir ülkenin kaderinin nasıl değişebileceğini de bize göstermiş oldular.
Peki, 2021’de gençler ne durumda? Bu soruya verilecek cevapları bulabilmemizde yardımcı olması için sizinle Tüik ve Habitat Derneği’nin gençler üzerinde yaptığı araştırmalardaki bazı verileri paylaşmak istiyorum. Genç işsizlik oranımız yüzde 27 olduğunu söylüyor yapılan araştırmalar. 2019 yılında ‘’Türkiye’de Gençlerin İyi Olma Hali’’ araştırmasına göre 18-29 yaş arasında gençler arasında öyle bir grup var ki onlar ne iş arıyor, ne herhangi bir yerde çalışıyor, ne de herhangi bir kursa gidiyor. Onlara ’’Ev Gençleri’’ deniyor. 2007 de yüzde 12 olan ev gençleri 2019 yılında gençler içinde 16,6 ya çıkıyor oranları.
Prof. Selçuk Şirin bir yazısında ‘’Vergilerimizle okuttuğumuz çocukları atıl bir fabrika gibi terk etmeyelim’’ diyor. Evet umudumuzu kesmeyelim. Onları kendi kaderine terk etmeyelim. Yetkinliklerinin, yetenek ve birikimlerinin karşılığını alamadıklarını düşünerek kendilerine başka limanlar arayan gençlerimize anne olarak, öğretmen olarak, işveren olarak güvenip sahip çıkalım.
Bu ülkenin kuruluşunda 19 Mayıs’ın gençlik bayramı ilan edilmesi, gençliğin ülkenin yarınını omuzlamaya namzet olmasındandır. Tüm gelecek beklentisinin sorumluluğunu onların omuzlarına yüklenmesi sebebiyledir. Eminim 100 yılda milli şuurumuzdan ve milli değerlerimizden bir gram dahi sapmadık. Bu sebeple ailelere, öğretmenlere, işverenlere ve tüm yöneticilere; genç nesillerin daha özgür, daha huzurlu yaşaması ve geleceğe güvenle bakabilmesi için daha fazla sorumluluk düştüğünü unutmamamız gerekiyor.
Kendine güvenen, aydınlık yarınları arayan, erdemli, şuurlu, bilgili, medeniyet değerlerine bağlı, duruşuyla yerli, bakışıyla evrensel yetişmiş gençlerle toplumu mamur, dünyayı imar edebiliriz.