Öncelikle 18 Mart 2018 Rusya devlet Başkanlığı seçimlerinin sonuçlarına bakmak gerekiyor. Vladimir Putin, 109.012.315 adet kayıtlı seçmenlerin % 67,54’lük katılma oranı ile %76,69'nun oylarını alarak yeniden ikinci dönem için seçilmişti. Bu seçimlerde Putin %2,25 oranında oyunu arttırmıştı.
Yolsuzlukla mücadele aktivisti Aleksey Navalniy, seçimlere adaylığını koydu ancak adaylığı reddedildi. Bunun üzerine Navalniy seçimlerin boykot edilmesini istedi. Farklı kaynaklar, Putin'in halktan daha fazla destek elde etmek için bağımsız olarak seçime girme amacı olduğunu ifade ettiler ve 2012'de olduğu gibi Birleşik Rusya Partisi tarafından aday gösterilebilmesine rağmen, Putin bağımsız olarak seçime girmeyi tercih etmişti. Hatırlanacağı üzere Rusya Federasyonu Kominist partisi adayı Pavel Grudinin ise %11,77 oranında, LPDR adayı Vladimir Zhirinovsky %5,65 oranında oy almıştı.
18 Mart 2024’de Rusya'daki devlet başkanlığı seçimlerinde ise beklendiği üzere bir sürpriz yaşanmadı ve seçimi Vladimir Putin kazandı. 3 gün süren oy verme işlemi sonucu, sandık çıkış anketlerine göre oyların 76.277.708 adeti ile % 87,28’ini alan Putin, 5. kez Rusya Devlet Başkanı seçildi.
Rusya Merkezi Seçim Komitesi Başkanı Ella Pamfilova da, Rus Devlet Televizyonu'na yaptığı açıklamada seçimlere katılım oranının da yüzde 74,22 olduğunu söyledi. 71 yaşındaki Putin bu görevi 2030'a kadar sürdürecek. Yapılan anayasa değişiklikleri sonucu Putin 6. dönem de, devlet başkanlığına aday olabilecektir. Putin, 4 yılı başbakanlıkta olmak üzere, 24 yıldır fiili olarak Rusya'yı yönetiyor. Bu Putin'in, Sovyetler Birliği'ni 31 yıl yöneten Stalin'den sonra Rusya'yı en uzun süre yöneten lider olması demektir.
Acaba bu seçimler demokratik bir ortamda mı, yani evrensel seçim hukuk kuralları çerçevesinde mi yapıldı, görünüşe bakılırsa halktan ve muhalefetten baskılı bir itiraz gelmediğine göre öyle kabul görecektir. Ancak; oy verme işleminin son gününde Rusya'nın farklı bölgelerinde yapılan hükümet karşıtı protestolarda en az 80 kişi gözaltına alındığı belirtilmektedir.
Geçen ay Rusya'nın kuzeyindeki bir hapishanede hayatını kaybeden muhalif Aleksey Navalniy'nin eşi Yulia Navalnaya’ da, Berlin'deki Rus Büyükelçiliği'nde oy kullandı. Oy kullanmak için birkaç saat sırada bekleyen Navalnaya çıkışta bekleyen gazetecilere, oy pusulasına "Navalni" yazdığını söyledi. Putin'e karşı sesini en çok yükselten kişilerden olan Navalni'nin 6 yıl önceki ve bu yılki seçimlerde aday olmasına izin verilmemişti. Bulgaristan'ın başkenti Sofya'daki Rusya Büyükelçiliği önünde, cezaevinde ölen Navalni'nin fotoğrafı ile birlikte Putin'i protesto edenler oldu ama sonuç değişmedi. Yine sandık çıkış anketlerine göre, pusulada yer alan diğer üç adaydan komünist Nikolai Kharitonov'un 3.768.470 adeti ile % 4,6, kalan oy sayısı ise diğer adaylar arasında paylaşılmıştır.
Oran olarak değerlendirildiğinde; Rusya'da parlamentonun alt kanadı olan Duma'nın Başkan Yardımcısı Vladislav Davankov'un % 3,6, milliyetçi Leonid Slutsky'nin de % 2,5 oy aldığı belirtilmiştir. Kasım 2023'te, eski bir Devlet Duması üyesi olan Boris Nadezhdin, kayıtlı bir siyasi parti tarafından desteklenen ve savaş karşıtı bir platformda adaylığını açıklayan ilk kişi oldu. Onu, Aralık 2023'te, 2020 yılı anayasa değişikliklerinin bir sonucu olarak yeniden seçilme hakkına sahip olan görevdeki ve bağımsız aday Vladimir Putin izledi.
Aynı ay içinde Liberal Demokrat Parti'den Leonid Slutsky, Komünist Partiden Nikolay Haritonov ve Yeni İnsanlar Partisi’nden Vladislav Dayankov adaylıklarını açıkladı. Diğer adaylar da adaylıklarını açıkladı ancak Merkez Seçim Komisyonu (MSK) tarafından çeşitli nedenlerle adaylıkları engellendi. 2018 Rusya devlet Başkanlığı seçiminde olduğu gibi, en önde gelen muhalefet lideri Aleksey Novalni’nin adaylığı, siyasi amaçlı olduğu düşünülen önceki bir cezai mahkumiyet nedeniyle engellendi. Şubat 2024'te Navalni, seçimden haftalar önce, şüpheli koşullar altında hapishanede öldü. Nadezhdin de 8 Şubat 2024'te sürecin ilk aşamalarını geçmesine rağmen adaylıktan men edildi. Karar, adaylığını destekleyen seçmenlerin imzalarındaki usulsüzlük iddiaları gerekçe gösterilerek özel bir MSK oturumunda açıklandı. Nadezhdin'in açıkça savaş karşıtı tek aday olması, Davankov'un "kendi şartlarımızla barış ve müzakere" sözü vermesine rağmen, diskalifiye edilmesinin gerçek nedeni olarak görüldü. Sonuç olarak Putin inandırıcı bir muhalefetle karşılaşmadı. Çoğu uluslararası gözlemci, Putin'in 2022'de Ukrayna ile başlattığı geniş çaplı savaşın ardından siyasi baskıları arttırması nedeniyle seçimlerin ne özgür ne de adil olmasını bekliyordu. Seçimler, Ukrayna’nın Rus işgali altındaki topraklarında da yapıldı. Oy pusulalarının doldurulması ve baskı da dahil olmak üzere usulsüzlük raporları vardı. Meduza, resmî sonuçların istatistiksel analizine dayanarak, seçimin "modern Rusya tarihindeki en hileli seçim" olduğunu belirtti.
Rusya, Ukrayna'ya bağlı olan Kırım'ı 18 Mart 2014'te ilhak etmişti. Yönetimi 10 yıldır fiili olarak Rusya'nın elinde olan Kırım uluslararası alanda Ukrayna toprağı olarak kabul ediliyor. Yetkililer Kırım'da kullanılan oyların yüzde 93'ünün Putin'e gittiğini de açıkladı. Ukrayna'daki Rusya yanlısı ayrılıkçı bölgeler Luhansk ve Donetsk'te de Putin'in oy oranının yüzde 90'ın üzerinde olduğu bildirildi.
Ukraynalı yetkililer, Rus işgali altındaki bu bölgelerde Rusya seçimleri için oy kullanılmasını eleştirerek, sandıkların "silahlı askerlerce Rusya yanlıları tarafından evden eve taşınarak oy toplandığını" belirtti. Rusya’da seçim sonuçlarının açıklanması sonrası Putin seçim kampanyasını yürüttüğü merkezde basın toplantısı düzenleyerek, "Ukrayna'da ön cephede savaşanlar" başta olmak üzere Rusya halkına teşekkür etti.
Putin ülke ya da kişi ismi vermeden, "Bizi ne kadar korkutmaya, irademizi bastırmaya çalışsalar da başaramadılar. Tarihte kimse bunu başaramadı. Yenildiler ve gelecekte de yenilecekler" diye konuştu.
Putin Batılı ülkelere de tehditte bulunarak, Rusya ile NATO'nun doğrudan karşı karşıya geleceği bir çatışmanın "3. Dünya Savaşı'ndan bir adım uzak" olmak olacağını söyledi ve kimsenin böyle bir senaryoyu istemeyeceğini de ekledi.
Diğer taraftan basından alınan haberlere göre Ukrayna’da 20 Mayısta Zelenski’nin ve hükümetin görev süresi doldu. Kiev Uluslararası Sosyoloji Enstitüsü tarafından yayımlanan bir ankete göre, Ukraynalıların %80'i savaş bitene kadar seçim yapılmasına karşı çıktı. Kasım 2023'te, Ukrayna Yüksek Şurası’nda temsil edilen tüm siyasi partiler, sıkıyönetimin sona ermesinden sonra normal bir genel seçim yapmamaya ve savaştan sonraki ilk seçimi düzenleyecek özel bir yasa üzerinde çalışmaya karar verdiklerini belirten bir belgeyi imzaladılar.Buna göre seçimlerin, sıkıyönetimin iptalinden en erken altı ay sonra gerçekleşeceği belirtilmektedir. Ukrayna’da seçim yapılır mı? yapılırsa Zelenski seçilir mi? seçilirse gelişmeler ne olur, bu önümüzdeki günlerde görülecektir.
Putin'e 6 yıllığına yeniden devlet başkanlığı görevini veren seçimlere Batılı ülkelerden de tepkiler geldi. Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, "Putin'in siyasi rakiplerinin cezaevinde olduğu ve muhaliflere yarışma şansı verilmeyen seçimler tabii ki ne özgürdü ne de adil" denildi.
Almanya Dışişleri Bakanlığı da X'ten "Rusya'daki sözde seçim ne özgürdü ne de adil. Sonuç hiç kimseyi şaşırtmadı. Putin yönetimi sansüre, baskı ve şiddete dayanan otoriter bir rejim. Ukrayna'nın işgal edilen bölgelerinde yapılan seçimler hükümsüzdür ve uluslararası hukukun çiğnenmesidir" mesajını paylaştı.
İngiltere Dışişleri Bakanlığı'nın açıklamasında da Rusya, Ukrayna topraklarında "yasa dışı şekilde seçim yapmakla" eleştirildi ve İngiltere'nin Ukrayna'ya desteğini sürdüreceği teyit edildi.
Polonya Dışişleri Bakanlığı da "Seçimler toplumun aşırı baskı altında olduğu, özgür ve demokratik bir tercih yapmanın mümkün olmadığı koşullarda gerçekleşmiştir" açıklamasını yaptı. Ancak tüm bunlara rağmen Rusya’da seçimler Putin’in başarısı ile sonuçlandı.
Geçtiğimiz günlerde Türkiye ile ilgili Ermenistan’da olumlu siyasi bir gelişme yaşandı. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, "Türkiye Ermenilere karşı soykırım yapmamıştır. Soykırım iddiası, jeopolitik kaygıları yüzünden SSCB tarafından, Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkileri kötüleştirmek için icat edilmiştir ve Avrupa ülkeleri tarafından, Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak için baskı/şantaj aracı olarak kullanılmıştır" diyerek bir çıkış yaptı. Bu bir siyasi itiraftır ve doğrusu da bu olmalıydı. Çünkü sözde soykırım iddialarının tarihi bir kaydı ve gerçeği yoktur.
Bu arada seçim sonuçlarının başta Rusya’ya, Türkiye’ye ve tüm dünyaya neler getireceği gelecekte görülecektir.
Çatışmaların olmadığı, insanların haksız, hukuksuz katledilmediği bir dünyaya kavuşabilmek dileğiyle.
Sağlıkla kalın.