Yaşlı Avrupa bu günlerde o kadar çok sorunla uğraşıyor ki. Avrupa Birliği denilen birleşik yapının sorunları çözmekten öte kendi başına sorun olduğunu bu gidişle pek yakında anlayacaklar gibi görülüyor. İngiltere’nin ayrılık kararının şaşkınlığını atamadan İtalya’nın ekonomik sorunlarıyla uğraşmak zorunda olanlar şimdi de Birliğin ekonomik lideri olan Almanya’nın bankalarını ne yapacaklarını düşünür oldular.
İtalya aylardır en yetkili ağızlardan bankacılık sisteminin sıkıntılarını dile getirmesine rağmen özellikle Sayın Merkel’in muhalefetini aşmayı başaramadı. Almanya, yürürlükte olan yasaların her iki yılda bir değişemeyeceğini vurguluyor. Dünyanın 13.büyük ekonomisi olan İtalya’da bankacılık sisteminin geri dönmeyen krediler toplamı 360 milyar Euro'yu bulmuş durumda. Yunanistan’a ses etmeyen batık tahvillerine karşılık borç verenler şu an Yunanistan’ın 10 misli bir büyüklükte ve acil olarak 35 milyar Euro nakite ihtiyacı olan İtalya ya karşı büyük bir çaresizlik içindeler. Sermayesi yetersiz İtalyan bankaları bu gün itibarı ile toplam kredilerinin % 18’ini problemli olarak görmekteler. İtalyan hükümetinin çabaları sonucu değiştirecek gibi değil zira yavaş büyüme ve yüksek işsizlik oranlarına hızla düşen konut fiyatları da eklenince sorunlu krediler İtalya’nın GSYH’nın %25’ine ulaştı.
Herkes İtalya ile uğraşırken ABD, Almanya’nın en büyük bankası olan Deutsche Bank’a 14 Milyar dolar tazminat cezası verdi. Gerekçesi 2008 krizinde müşterilerini yanıltması olarak kayıtlara geçen bu tazminat cezası ve Alman Hükümeti’nin ceza ile alakalı herhangi bir yardımda bulunmayacağına dair beyanatları sonucu söz konusu banka piyasa değerinden milyarlarca dolar kaybederek sorgulanır bir hale geldi. Kayıplar öylesine seviyelere gelmiş durumda ki 1,9 Trilyon dolar bilançoya sahip bankanın piyasa değeri neredeyse 15 milyar dolara düşmüş durumda.
Yunanistan’la başlayıp İrlanda, İspanya hatta İngiltere ile devam eden bu ekonomik fırtınanın son limanı İtalya ve Almanya. Bazı ülkeler acı reçetelere razı olurken bazıları sorunu görmemezlikten gelmeye devam ediyor. Çok kazanma hırsına ahlaksızlık ta eklenince dünya ekonomisinin karşılaştığı fatura herkesin önünde ödenmeyi bekliyor.
Bundan sonra ne olur derseniz Almanya’nın geçmişte diğer ülkelere uyguladıklarına bakmak bize yol gösterecektir. Sayın Merkel’in ısrarlarıyla 2016 başında yürürlüğe giren Banka Kurtarma ve Çözümleme Planına göre kamu kaynaklarının bankalara aktarılarak bankaların kurtarılması en son seçenek. Önce bankalara para veren sermayedarlar elini taşın altına koyarak alacaklarının bir kısmından vazgeçmeliler. Doğru olanda bu bence her seferinde vergi veren vatandaşların kaynakları ile finansal kuruluşları kurtarmak yerine sermayedarlar zararın bir kısmını karşılamalıdır.
Disipliniyle tanınan Almanların bankacılık sisteminde oluşan bu problemi nasıl çözeceklerini beraber göreceğiz. Zira Deutsche Bank ile başlayan problem Almanya’nın diğer büyük bankalarına da sıçramış durumda. Sorunun öyle ya da böyle çözüleceğini düşünüyorum. Çünkü bu problem kendi haline bırakılır ise dünya ekonomisi 2008 krizini bile mumla arar hale gelir.