Biden Ekonomisi

Erdal Küçükşehir

Her ülke seçim yapar ama ne hikmetse Amerika seçimleri bir başka takip edilir. Bunun altında yatan onlarca sebep saymak mümkün ama bizi ekonomik gerekçeleri ilgilendiriyor. Zira Küresel ekonominin ne yöne seyir izleyeceği Amerika’nın tercihi ile orantılı. Hala küresel çapta kullanılan rezerv paranın büyük kısmı Amerikan Dolarından oluşuyor.

Alışık olmadığımız bir seçim süreci sonucu Trump koltuğunu Biden’a devretti. Seçimi takip eden süreçte yaşanan itirazlar ve söylemler küresel bazda dalgalanmalara sebebiyet verdi. Trump esasen 4 yıllık görev süresince ne Amerika’nın ne dünyanın alışık olmadığı bir başkan portresi çizmekten hiç çekinmedi. Covid 19 sürecinde Amerika’da yaşananlar daha kontrol edilebilir olsaydı büyük ihtimalle bir dönem daha başkanlıkta kalabilecekti. Tüm dünyada değişikliklere sebep olan malum virüs Amerika siyasetini de bu anlamda etkilemeyi başardı desek yanlış olmaz.

21 Ocak’ta yemin ederek göreve başlayan Biden ayağının tozuyla Trump dönemine ait birçok kararnameyi iptal etmeyi öncelik saydı. Biden’la 4 yıl dünyada neler olur kestirmek güç ancak siyasi tarafı bir tarafa Biden ile beraber ekonomik beklentiler nasıl gelişir biz işin o tarafına bakalım. Biden seçim sürecinde ekonomik olarak neleri söyledi ne vaatlerde bulundu? Covid 19 Amerika’da büyük buhrandan bu yana en sıkıntılı ekonomik günlerin oluşmasına sebep olunca adaylar ekonomiye ayrı bir önem vermek zorunda kalmıştı.

Trump’ın baştan beri ciddiye almadığı virüs ona seçimi kaybettirdi. Oysa seçilse Amerika’yı tarihinin en büyük ekonomisi yapma hayali vardı. 10 ayda 10 milyon kişiye bulacağını söylüyordu. Bir açıdan Covid 19 öncesinde son 50 yılın en düşük seviyelerine indirdiği işsizlik oranı onun referansı idi ama koltuğun yeni sahibi Biden oldu. Biden’ın ise en vurucu sloganı Amerikan orta sınıfının tekrar güçleneceği oldu. Bu ülkeyi oluşturanlar Wall Street bankacıları, ceolar ya da hedge fon yöneticileri değil Amerikan orta sınıf aileleridir diyerek orta sınıfın desteğini almayı başardı. Bu sloganı ileriki yıllarda bolca duyacağımızdan şüpheniz olmasın. Küresel ekonomiyi kurtarma politikaları öyle büyük bir eşitsizliğe sebep oldu ki tüm dünyada en büyük hasarı orta sınıf aldı.

Biden, ABD hükümetinin 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük yatırımlarını yapacağını söylerken Amerikan üretimli mal ve hizmetlerin alımı için 4 yılda 400 milyar dolarlık bir fon oluşturmayı vaat etti. 19 trilyon doları geçen mali büyüklük karşısında bu rakam ne ifade eder ben bilemem ama bu satın almalar sonucu 5 milyon istihdam oluşacağı varsayılıyor. Amerika’dan tartışmalar bu kaynakların nasıl oluşacağı üzerine oysa ellerinde kafasına göre para basan bir kurum var.

Biden, Trump’ın aksine virüsle mücadele için ekonomik faaliyetlerin durabileceğini sağlık krizi çözülmeden ekonomide normale dönmenin mümkün olmayacağını belirtirken küçük ailelere ve işletmelere destek için 1,9 Trilyon dolarlık bir paketi Senatoya gönderdi bile. İşsizlik sigorta süresini uzatacağını belirten Biden varlıklı kişilerden alacağı vergi miktarını % 40’lara çıkarmayı hedefliyor. Oysa Trump tam tersini yapacağını söylüyordu. Şunu unutmamak gerekir ki Biden virüs sebebiyle Amerika’yı kapatma yolunu seçerse dünyada emtia fiyatları tekrar dalgalanır ve 2021 ilk çeyrek küresel büyüme eksi oluşur.

Asgari ücreti artıracağını vaat eden Biden saat ücretlerini artıran bir kararnameyi imzaladı bile ancak bu parasal genişleme ve destek politikalarının Amerika da enflasyon üzerinde oluşturacağı baskı küresel çapta neye sebep olur onu kestirmek zor. Biz ülkece buna alışık olsak da küresel bazda artan enflasyonun etkileri daha tahrip edici olacaktır.

Paris İklim Antlaşmasına tekrar katılımcı olması bana göre Biden’in en isabetli kararı zira tüm dünya halkları Küresel Isınmaya karşı birlikte mücadele etmek zorundalar. Obama’nın yarım kalan genel sağlık sigorta sistemi de Biden’ın vaatleri arasında. Bana göre bu seçimin en ironik tarafı küreselleşmenin ve kapitalizmin kalesinde bir adayın devletçi katılımcı eşitlikçi söylemlerle seçimi kazanmasıdır. Merkez soldan duymaya alışık olduğumuz bu söylemlerin Amerika’da bir adaya seçim kazandırması siyaseten başlı başlına bir araştırma konusu olmalıdır.

İlk yorum yazan siz olun