Süleyman tapınağının fakir askerleri

Erdal Küçükşehir

Türkiye; cumhuriyet tarihinin en önemli günlerini yaşıyor. Bizler, cumhuriyet tarihinin hem en büyük ihanetini görmenin üzüntüsünü yaşarken aynı zamanda bu aziz milletin geleceğini ve bağımsızlığını uçurumun kenarından nasıl çekip aldığını görmenin gururunu ve sevincini yaşıyoruz.

Memlekete döndüğüm zaman Türkiye’nin ne büyük bir felaket atlattığını daha iyi anladım. Her gün duyduklarım okuduklarım gördüklerim karşısında dehşete kapılmamak mümkün değil. Fakat bunca tehdit karşısında sergilenen toplumsal birliktelik ve siyasilerin tek yürek olmaları bu toplumsal travmanın atlatılmasında en büyük sermayemiz olacaktır.

Olup bitenlere bakınca bu hain örgütün nasıl bir yapılanma ile yıllarca çalıştığı daha net ortaya çıkıyor. Tapınak Şövalyeleri gibiler. Onlarca filme konu olan bu şövalyeler 1100’lü yıllarda Kudüs’e giden Hristiyan hacıları korumak için 9 Fransız soylusu tarafından Kudüs’te kuruldu. Vatikan tarafından 1129 yılında tanınan bu grup 200 yıl boyunca Hristiyan dünyasının en güçlü tarikatı haline dönüştü. Kutsal amaca hizmet için ortaya çıkanlar daha sonra sermayeyi kontrol ederek dönemin krallarına emir vermeye başladılar. Askeri kanat savaşlarda ün kazanırken diğer tarikat üyeleri bu gün bilinen bankacılık ve para transfer yöntemlerini ilk bulan geliştirenler olmuşlardır. Oysa kendilerini Süleyman Tapınağının fakir askerleri olarak tanıtıyorlardı.

Yıllarca Papa’dan başka hiçbir otoriteye bağlı olmayan bu grup askeri gücünden daha fazla aldıkları bağışlar ve mülklerle kiliseler kurmuş kimsesizlere yardım etme görüntüsüyle kendilerine sempatizan toplamışlardır. Parasal güçleri onların sonu oldu. Çünkü bu güçleri sayesinde Avrupa’da siyasete ayar vermeye çalıştılar. Onlara her türlü desteği veren Vatikan, onları siyasi baskılarla aforoz etti. Üyeleri Ortaçağ karanlığında yakalanıp yakıldı. Bugün faaliyet gösterdikleri hâlâ iddia edilmektedir.

Yaşadıklarımıza bakınca Süleyman Tapınağı’nın fakir askerlerinin uzantısı olmalı bunlar diye düşünür oldum. Başka türlü bu örgütün yaptıklarını nasıl izah ederiz gelecek kuşaklara bilmiyorum. Bile bile memlekete bu kadar kötülük nasıl yapılır? Kendileri gibi düşünmeyen kim varsa yok etmek için ellerinden gelen çaba nasıl gösterilir? Örgüt için devlete millete nasıl ihanet edilir hepsini gördük. Sayın Cumhurbaşkanı hedef alınarak dünyada ne kadar Türkiye üzerinde hesap yapan devlet ve istihbarat örgütü varsa bunlara bir senaryo yazıp vermiş. Allah bu milleti bu ve bunun gibi hain işbirlikçilerin kötülüklerinden kıyamete kadar muhafaza eylesin.

Bugün siyasi ve ekonomik hesaplar yapma günü değildir. Söz konusu olan vatanın bütünlüğüdür. Seçimler kazanılır kaybedilir, parayı kazanır ya da kaybederiz ancak bunların hiçbiri bize yeni bir vatan getirmeyecektir. Bu bakımdan Sayın Cumhurbaşkanımızı hedefleyen ancak onun şahsında Türkiye üzerine plan kuranların planlarını boşa çıkarmak zorundayız. Türkiye bir bütündür. Doğusunu Ortadoğu’nun karanlık coğrafyasına batısını da Avrupa’nın medeniyetine katmak isteyenlerin olduğu açıkça ortaya çıkmıştır. Belki politikacılarımız siyasetin gereği açıkça konuşamıyor ama millet olarak senaryo yazanlara en iyi cevabı verdik, vermeye devam edeceğiz. 

Çok iyi hazırlanmış bir plan yürürlüktedir. Milli Şairimizin söylediği gibi “Bu hayasızca akın” sürecektir. Kendi gelecekleri uğruna vatanı satmaya çalışan işbirlikçilerin olduğu ortadadır. İğneyle kuyu kazar gibi yıllarca bu ideal uğruna nasıl devlet bürokrasisinde kümelendikleri görülmektedir. Bu milletin en kutsal değeri olan İslam’ı bu amaçları uğruna nasıl kullanarak büyük bir sermayeyi yönettikleri belli olmuştur. Kusursuz görünen senaryoya göre toplumsal kutuplaşmaya güvenmişler ve toplumun büyük kısmının bu darbeye sessiz kalacağını düşünmüşlerdir.

Oysa o gece karşılarında sadece Ak Partilileri değil bütün milleti bulmuşlar. Onlara hizmet eden hainlerin kat kat fazlası vatanını seven silahlı kuvvetler ve emniyet mensupları karşısında da büyük bir hezimete uğramışlardır. Tehdit büyüktür, onun içindir ki gündelik siyaseti bir kenara bırakmak bu bütünlüğümüzü korumak zorundayız.

İnanın olup bitenler karşısında ekonomi yazmak içimden gelmiyor. Çünkü eğer bu hainler amaçlarını gerçekleştirse idi üzerine yazılıp çizilecek ne ekonomi ne memleket kalacaktı.

Allah bu aziz milleti vatansız ve devletsiz bırakmasın.

İlk yorum yazan siz olun