Büyük bir çekişme içerisinde geçen Amerika Birleşik Devletleri başkanlık seçiminin galibi Trump oldu. Böylelikle Trump, 130 yıldan sonra seçimi bir dönem sonra kazanan 47. Amerikan Başkanı olarak tarihe geçti. 2016-2020 arasında başkan olduğu için dünya en azından ne ile karşı karşıya olduğunu az çok tahmin edecektir. Çünkü 2016 seçimlerinden galip çıktığında dünya piyasalarını alt üst etmişken şimdi küresel ekonomi Trump’un seçilmesini büyük bir coşkuyla kutluyor.
Bu seçimlerin dış politikaya etkileri Ukrayna’dan Ortadoğu’ya, Asya Pasifik’ten Avrupa’ya hiç şüphesiz hissedilecek. Ancak bence ikinci Trump döneminin dünya siyasetine etkisinden ziyade ekonomik olarak nelere sebep olabilir ona bakmamız lazım. Üstelik bu sefer yanında Pence gibi bir denge unsuru başkan yardımcısı da yok.
Trump bildiğimiz gibi ekonomik vaatlerini enflasyon üzerine oluştururken bunun yıkıcı etkilerine karşı faizleri indirmeyi taahhüt etti. 2017 yılında kendi döneminde getirilen vergi indirimlerinin kalıcı hale gelmesi, elektrikli araçlara uygulanan destekleri kaldırma sözü yine hafızalarımızda yer alan vaatler arasında. Yenilenebilir enerji için yeşil aldatmaca ifadesini kullanan başkan bunlar yerine altyapıya, köprülere, barajlara kaynak ayırma sözü verdi.
Sınırı kapatıp, duvar inşasını bitireceğini ve yasadışı göç krizini sonlandıracağını söyleyen Trump, Rusya-Ukrayna ile İsrail-Hamas savaşları da dahil olmak üzere “Mevcut yönetimin yarattığı her bir uluslararası krizi sona erdirme” sözü de verdi. Bu sözlerine istinaden Amerika’daki Müslüman topluluklarının büyük kısmının desteğini aldığını da belirtelim. Amerikan dış politikası buna ne denli izin verir veya Amerikan Elçiliğini Kudüs’e taşıma kararı alarak Kudüs’ün konumunu İsrail lehine çevirecek eylemlerin altında kimin imzası vardı sorularının cevapları ise hâlâ hafızalarda olsa gerek.
2020 seçimlerine pandemi etki etmiş ve Trump yaptığı hataların bedelini ödeyerek seçimleri kaybetmişti. Enflasyon 2022 yılındaki 40 yıllık zirveden bu yana sert bir düşüş yaşadı. Ancak Trump kendi yarattığı fırtınanın faturasını Demokratlara ödettiği gibi ekonomik yıkımın etkilerini kendi lehine çevirmeyi başardı. Bir başkanın fiyatları doğrudan düşürme yetkisi oldukça sınırlı olsa da Trump, ABD enerji üretimini genişletme, Alaska'nın vahşi doğası gibi alanları petrol sondajına açma sözü verdi ve bunun enerji maliyetlerini düşüreceğini savundu. Ancak analistler şüpheci. Federal arazilerde konutlar inşa edeceğini ve konut maliyetlerini düşüreceğini de iddia eden Trump, sosyal güvenlik sisteminden vergileri kaldırma sözü de verdi.
İlk dönem Çin’e getirdiği ek vergilerin sonraki dönem Biden Hükümeti tarafından kalıcı hale gelmesine rağmen, Trump bu vergi oranlarını artırmayı planlıyor. Çin'den yapılan ithalatın yüzde 60'ını oluşturan yabancı malların çoğuna yüzde 10-20 arasında yeni gümrük vergileri getirilmesini önerdi. Bu, yerli üreticileri teşvik etme ve dış kaynak kullanımını durdurma girişiminin bir parçası ancak bazı ekonomistler bunun tüketiciler için fiyatları artırabileceği konusunda endişeli. Çünkü geçmiş dönemde bu yüzden yaşanan tedarik zinciri kopmaları sonucunda tüm küresel ekonomide emtiadan navluna her şeyin fiyatlamaları anormal seviyelere gelmişti.
Esasen genele baktığımızda birbiriyle uyumsuz her eyalette başka şekilde söylemlerin ve vaatlerin konuşulduğu, bunlara dair herhangi bir yol haritasının açıklanmadığı ancak Amerikan Halkı tarafından bu vaatlerin satın alındığı bir seçim dönemi oldu. Ancak Trump’ın faizleri daha hızlı indireceği veya bu yolda baskı oluşturacağı küresel sermaye tarafından bilindiği için bu kripto paralardan değerli metallere borsalardan vadeli işlemlere kadar her alanda büyük kazançlar yarattı.
Buna Federal Merkez Bankası ve onu oluşturan başkanlar ne denli müsaade eder ben bilemem ama bildiğiniz gibi Amerika’da para her şeyi yönetir. Normal dönemde olsa Amerikan borsaları için büyük bir potansiyelden bahsedebilirdim ama bu denli yüksek fiyatlamaların olduğu bir dönemde ne yönlü hareket eder bilemiyorum. Ticaret kavgalarına tekrar döneceğimiz ve bunu zayıf dolar politikası ile destekleyeceklerini söyleyebilirim.
Trump akıllıca yarattığı ekonomik yıkımın faturasını bir dönem kenarda kalarak rakiplerine ödetip tekrar başkan olmayı başarsa dahi orta vadede küresel ekonomide işler hiçbir zaman 20 yıl öncesi gibi olmayacak. Çünkü dünyanın parasını yönetenler ekonomileri büyütmek için pompaladıkları paranın alt gelir gruplarına ulaşmasını sağlamadılar.
Finansal kuruluşları kurtarırken sermayenin kendi arasında dolaşmasına göz yumdular. Her G20 zirvesinde gelir dağılımındaki uçurumun önlenmesi gerektiğini söylediler ama üretime dayalı politikalar yerine emtia borsa faiz üçgeninde dönüp duran başıboş paranın açtığı tahribatı görmediler.
Kapitalizm kendi oluşturduğu bu açmazın içerisinde insanlık onurunu yok ederken popülist politikalar ve söylemler dünyanın yükselen trendi oldu.