2015 yılını geride bırakmak üzereyiz. Ekonomik anlamda bir yılın muhasebesini yapmaya çalışacak olursak çok parlak bir yılı geride bıraktığımızı söylemek mümkün değil. Hem uluslararası piyasalar açısından hem de Türk ekonomisi açısından beklentilerin karşılanmadığı bir yıl olarak hafızalarda yer alacak.
2015 e girerken ülkemizde yapılacak seçimleri ve küresel tehditleri dikkate alsak bile Amerikan Merkez Bankası ve yavaşlayan dünya ekonomisi ve jeopolitik sorunlar Türk ekonomisi üzerinde tahminlerimizden çok daha fazla etki bıraktı.
Bir yıldan fazla bir süredir Fed (Amerika Merkez Bankası) faizleri ne zaman yükseltecek acaba sorusu ile yatıp kalkan finans piyasaları oluşan belirsizliğin faturasını bizim gibi gelişmekte olan ülkelere ödetti. Hatırlarsak Fed aynı politikayı parasal genişleme sürecini sonlandırmakta da kullandı. Aylarca hepimiz Fed tutanaklarından çıkacak sonuca bakarken Avrupa Merkez Bankasının parasal genişleme politikasıyla umutlandık. Yıl ortasında Çin in para biriminin değerini düşürmesi ile çalkalanan dünya ekonomisi her şeye rağmen beklentileri karşılamaktan çok uzak.
Özellikle Çin den gelen büyüme rakamları dünya ekonomisinin 2016 yılında da hangi yönde seyredeceğinin en büyük göstergesi olacaktır. Emtia ve petrol fiyatları Çin den gelecek rakamları beklerken finansman ihtiyacı olan bizim gibi ülkelerin gözü kulağı Fed in faizleri ne sıklıkla ve ne oranda artıracağında olacaktır. Sözün özü Küresel ekonomiyi 2015 den çok farklı bir yıl beklemiyor.
Kendi penceremizden görülen tabloda pek olumlu gözükmüyor.2012 den bu tarafa istenen ölçüde büyümeyen bir ekonomi var. 2015’te hedeflerin tutmadığı bir yıl olarak geride kalmak üzere. Hedeflerini büyüme üzerine yapan çok sayıda sektör şimdiler de hayal kırıklığı yaşıyor. Düşen iç talep, bitmeyen global kriz ve kimsenin fiyatlamadığı jeopolitik sorunların üzerine yapılan yatırımları da ilave edersek bir çok sektör atıl kapasitelerini ne yapacağını düşünmekle meşgul. 2015 bütçelerini birkaç kez revize etmesine rağmen tutturamayan birçok şirket 2016’ya dair bütçesini belirsizlikler yüzünden hala yapabilmiş değil.
Hepimiz yılı kapatırken hiç tahmin etmediğimiz bir döviz kuru ile yüzleşmek zorunda kaldık. Öte taraftan faizler düşer diye hesap yaparken yılbaşına göre çok daha yüksek faiz oranlarıyla karşı karşıya kaldık.2014 de büyümenin lokomotifi olarak gördüğümüz ihracat ise 2015 de düştü. İhracat yapılan ülkelere baktığımızda Pazar kaybına hem paritenin etki yaptığı hem de düşen petrol fiyatlarının sistematik bir etki yaptığı görülüyor. Çevremizde olup bitenlere ilave olarak iki genel seçimin etkilerinin olmadığını söylemek de imkansız.
Orta vadeli programda belirtilen birçok gösterge artık revize ediliyor. Sıkı para politikası sonucu Cari açığımız da iyileşme gözleniyor ancak işsizlik rakamlarımız %10’nun üzerinde ve kısa vadede düşecek gibi gözükmüyor. Dünya da faizler yükselirken Türkiye de düşeceğini beklemek de bana göre gerçekçi değil. Faiz cephesini dünyadan bağımsız düşündüğümüz zaman ise bir türlü düşüremediğimiz enflasyon oranları ile yüzleşiyoruz. Döviz kurunun hangi seviyede seyredeceğini tahmin etmek ise neredeyse imkansız zira olumlu bir haberde % 3’e düşen döviz fiyatları Amerika tarım dışı istihdam verisi iyi geldi diye % 4’e yükseliyorsa bir öngörüde bulunmak ne kadar mümkün.
Sınır ihlali sonucu düşürülen Rus Uçağı ise bizim 2012’den beri görmediğimiz ve umursamadığımız Jeopolitik sorunları yüzümüze çarpan bir gerçek. 900 km’ye yakın bir sınırı paylaştığımız komşu ülkede 5 yıldır kirli bir savaş yaşanıyor. Neredeyse bütün dünyanın büyük devletleri bu coğrafya da bir yerleri bombalamakla meşgul. Nasıl olur bilinmez ama hepsi terörle mücadele ettiğini söylüyor. Kaç milyon insanın vatanını terk ederek dünyaya dağıldığını kimse bilmiyor. Bu mücadelenin sonunda kaç Suriye çıkacak oda çok bilinmeyenli bir denklem olarak karşımızda duruyor.
Yeni hükümet ve seçimin olmadığı bir 4 yıl bizi bekliyor. Bizim olumlu bakmamızı sağlayacak tek gerçek. Sorunlar belli ve Ak Parti hükümetinin elinde iyi bir yol haritası var. Açıklanan ve güvenoyu alan hükümet programında bunu görmek mümkün. Türkiye’nin yeni bir hikayeye ihtiyacının olduğunu tüm ekonomi çevreleri söylüyor. Bunu hayata geçirecek güçlü bir hükümet iş başında. Artık enerjimizi biriken ve bir an evvel çözüm bekleyen ekonomik sorunlara verme zamanı gelmiştir.
Hepimiz dua edelim de Suriye meselesi 2016’da çözüme kavuşsun çünkü Türkiye’yi bu hedeflerden uzaklaştıracak tek sorun bence Suriye meselesidir.