Birçok kişi hayatının bir döneminde genellikle 1-2 hafta içinde kendiliğinden geçen kas ağrıları yaşamıştır. Toplumun çoğunluğunda durum böyle olsa da bazı ağrılar kronikleşip yaşam kalitesini bozmaya devam etmektedir. Miyofasiyal ağrı sendromu, halk arasında kulunç hastalığı olarak bilinmektedir. Genel olarak yaşam boyu yaygınlığı; %85 civarındadır.
Miyofasiyal ağrı sendromu (Kulunç hastalığı) nedir?
Miyofasiyal ağrı sendromu kas iskelet sisteminde en sık görülen ağrılı durumlardan biridir. Tetik nokta denilen iskelet kası ve fasyalarda ortaya çıkan, uyarılabilirliği artmış bölgesel lokalize gergin bantların neden olduğu bir kas iskelet sistemi sorunudur. Tetik noktalar bulundukları kas bölgelerinde yanma, acıma, delinme ve tutulma hissi oluşturarak, bulundukları kas içinde birkaç noktada hissedilebilen bölgesel ağrıya neden olurlar. Tetik noktalar üzerine basınç uygulandığında belirgin lokal ağrı ile birlikte aynı zamanda yayılan yansıyan ağrı da ortaya çıkabilmektedir.
El ile ağrıyan kas bölgelerinin muayenesinde ağrılı bulunan yerler gergin bantlar olarak isimlendirilmektedir. Bu gergin bantların üzerine parmakla baskı uygulandığında, vücudun farklı bölgelerine yayılan ağrı hissedilmektedir. Yansıyan ağrılar, kulunç hastalığının tipik özelliğidir. Kulunç ağrıları zamanında tedavi edilmediğinde, etkilen kas grubunda gerilme ve hareket kısıtlılığını, eklem hareketleri esnasında ağrıda artış ve ağırlaşma, kaslara dokunulduğunda farklı bölgelerde de hissedilen ağrılar, hareket kabiliyeti azalmış zayıf kaslar, ruh halinde bozulma (depresif belirtiler ve anksiyete belirtileri) ve uykuda sorunları görülebilir.
Hangi durumlar kulunç hastalığına yol açar?
Sıklıkla kas travmaları, hipermobilite, baş önde postür, omuz önde postür, iş ilişkili aktiviteler, tekrarlayıcı aktiviteler, aktivite ilişkili stres, telefon kullanımı, bilgisayar kullanımı, donuk omuz, tekrarlayıcı ve birikici zorlanmalar, duruş bozuklukları, kondisyonun düşük olması, sistemik, romatizmal ve immün sistem hastalıklar, stres, aşırı uykusuzluk, yorgunluk ve genetik etkenler gibi birçok durum kulunçların oluşmasında etkili olmaktadır. Hipotroidizm, Testosteron / Östrojen yetmezliği, D vitamini eksikliği, demir eksikliği hastalığın sebepleri arasında yer almaktadır. Altta yatan nedenlerin ortadan kaldırılması tedavide en başta yapılması gereken tedavi stratejisidir. Kas ağrısının ortaya çıkmasına neden olan durum ortadan kaldırılmazsa uygulanan diğer tedavi yöntemlerinin etkisi kısa sürecek ve ağrı belli bir süre sonunda yeniden ortaya çıkacaktır.
Tedavi yaklaşımı nasıldır?
Miyofasiyal ağrı sendromunun tedavisinde ilk basamak doğru tanı koymaktır. Tedavinin temel amacı tetik noktaları inaktive etmek ve gergin bantları gevşetmektir. Bunun için doğru postür ve uygun egzersizlerin bilinmesi önemlidir. Tedavide uygulanabilecek yöntemleri ilaç tedavileri ve ilaç dışı tedaviler olarak ikiye ayırabiliriz. Tedaviler arasında farmakolojik tedaviler (ağrı kesiciler, kas gevşeticiler), egzersiz yönltemleri, fizik tedavi teknikleri (yumuşak doku mobilizasyonu, sıcak ve soğuk uygulamaları, gevşeme teknikleri, TENS, ultrason, lazer tedavisi, interferensiyel akım tedavisi, sprey ve germe, enjeksiyon ve germe teknikleri, biofeedback), kinezyolojik bantlama, manuel terapi ve masaj bulunmaktadır. Ayrıca tetik nokta içine enjeksiyon (lokal anestezik, izotonik salin, kortikosteroid, botulinum toxin A), akupunktur, kuru iğneleme tedavileri, trombositten zengin plazma (PRP) ve lokal ozon enjeksiyonları yer almaktadır.
Egzersizlerin kas iskelet sistemi ağrılarının tedavisinde önemi büyüktür. Kasların esnekliğini arttırır, hastanın fonksiyonel durumu iyileştirir, duygusal iyileşme sağlar ve ağrıyı azaltır.
Germe egzersizleri: Germe egzersizleri kulunçlar için temel egzersizlerdir. Kaslardaki gerginlik ve kısalık ağrıya neden olur ve esneme egzersizleriyle kasların olması gereken aktivitesine dönmesi sağlanabilir. Eklem hareket açıklığı boyunca yapılan yavaş, devamlı germe en etkili yaklaşımdır. En etkili germe 30 saniye süreyle yapılan germedir. Germe egzersizleri genellikle soğutucu sprey, enjeksiyon, manuel terapi gibi yöntemlerle birlikte uygulanmalıdır.
Gevşeme: Postizometrik relaksasyon uygulanan bir diğer egzersiz yöntemidir.
Güçlendirme egzersizleri: Aktif, ağrılı kulunç varlığında başlangıçta güçlendirme egzersizleri önerilmez. Güçlendirme egzersizlerinin erken dönemde yapılması aşırı yüklenme riskini artırmakta ve ağrının şiddetlenmesine neden olmaktadır. Germe ve esneme egzersizleriyle eklem hareket açıklığı tam olarak sağlanıp esneklik kazanıldıktan ve ağrı azaldıktan sonra güçlendirme egzersizleri faydalı olur.
Aerobik egzersizler: Hastalığın tekrarlamasını önlemek, iyilik halini devam ettirmek için aerobik egzersizler önerilmektedir. Aerobik egzersizler kan dolaşımını. Aerobik egzersiz ile tekrarlayan kasılma ve gevşeme döngüsüyle birlikte gergin bantların önlendiği de düşünülmektedir.