Enflasyon ve faiz ikilisi, makroekonomik gündemdeki yerini koruyacak

Enflasyon ve faiz ikilisi, makroekonomik gündemdeki yerini koruyacak
Yıl sonu yaklaşırken Türkiye’de finansal piyasalar faiz ve enflasyon verilerine odaklandı, yurt dışında ise Fed’in politikaları ve yeni Trump döneminin piyasalar için belirleyici olacağını belirten Hedef Holding Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Namık Kemal Gökalp piyasalara dair 2025 beklentilerini paylaştı.
Yıl sonu yaklaşırken Türkiye’de finansal piyasalar faiz ve enflasyon verilerine odaklandı, yurt dışında ise Fed’in politikaları ve yeni Trump döneminin piyasalar için belirleyici olacağını belirten Hedef Holding Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Namık Kemal Gökalp piyasalara dair 2025 beklentilerini paylaştı.

 

Türkiye finansal piyasalarında faiz ve enflasyon dinamikleri belirleyici olmaya devam ediyor. TL’nin reel değerlenme süreci yatırımcıları döviz mevduatlarından uzaklaştırırken; borsa, yükselişi tetiklemek için yeni bir katalizöre ihtiyaç duyuyor. Küresel tarafta ise Trump’ın politikalarının ve Fed’in faiz adımlarının, küresel enflasyonist riskler açısından kritik olacağı öngörülüyor. Hedef Holding Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Namık Kemal Gökalp, piyasalara dair 2025 beklentilerini paylaşarak enflasyonda kalıcı düşüş ve faiz politikalarının etkilerine dair açıklamalarda bulundu. 

 

“TL’de reel değerlenme sürebilir”

 

“Makroekonomideki ana gündemimizi enflasyon ve faiz denklemi oluşturuyor. Türkiye’de enflasyon düşerken, faizlerin de enflasyonun üzerinde reel getiri sunacak şekilde yönetileceği öngörülüyor. Bu süreç, TL’de reel değerlenme temasının önümüzdeki dönemde de devam edeceğine işaret ediyor. Bu da yurt içindeki yatırımcıların döviz mevduatlarını bozma eğiliminin sürmesini sağlayabilir.  

 

“Borsaya yeni bir katalizör gerekiyor”

 

Hisse senedi piyasalarına gelecek olursak; 2024, yabancı yatırımcının nette çıkış yönlü hareket ettiği, yerli yatırımcının ise sabit getirili enstrümanlara yöneldiği bir yıl oldu. Merkez bankasının faiz indirimi sinyali ile borsada yeni bir beklenti oluşsa da yükselişi tetikleyecek yeni bir katalizör gerekiyor. Açığa satış yasağının yıl bitmeden kaldırılması, Borsa İstanbul’daki işlem hacimlerini artırarak piyasaya yeni bir denge getirebilir. Likiditenin artması piyasayı olumlu etkileyecektir ancak tek başına yetmeyebilir.

 

“Bilançolar için en kötüsü geride kalmış olabilir”

 

Yabancı yatırımcı tarafında ise açığa satış yasağının kalkmasından öte swap kanallarının açılması elbette daha büyük bir etki yaratacaktır. 2024’te yabancı yatırımcı haftalık bazda bazı haftalar borsada giriş yönünde hareket etse de yıl genelinde nette çıkış yönlü karar aldı. Borsada özellikle enflasyon muhasebesinin bilançolar üzerindeki bozucu etkisi net hissedildi. Bu anlamda sıkı para politikasının devamı ile enflasyonda kalıcı düşüş sağlanması önümüzdeki dönemde borsadaki şirketler için en kötüsünün geride kalmış olabileceğini düşündürüyor. Kademeli olarak gelecek faiz indirimi süreçleri ile bir süredir rekor büyüme gösteren para piyasası fonları 1,2 trilyon TL’ye ulaşırken, hisse senedi ve hisse senedi fonlarına ya da alternatif yatırım fonlarına yönelim görülebilir. Ancak bu borsada 2021-2022 yıllarındaki gibi bir ralliyi de düşündürtmemeli. Dolayısıyla borsa için 2025 yılı 2024’te olduğu gibi yine seçici olunması gereken bir yıl olacak. 

 

“Küresel enflasyonist riskler kapıda”

 

Öte yandan, ikinci Trump döneminde uygulanacak politikalar, küresel ekonominin gidişatı üzerinde belirleyici olacak. Özellikle uluslararası ticarete getirilecek gümrük vergileri ve bu vergilerin ABD’deki enflasyon üzerindeki etkisi dikkatle takip edilmeli. Çünkü bu hamleler ABD Merkez Bankası Fed’in elini zayıflatacaktır ve faiz indirimleri de sanıldığı kadar hızlı olmayacaktır. Trump yönetiminin Kanada ve Meksika gibi ülkelere yönelik ithalat vergilerini artırma sinyalleri, özellikle demir ve çelik sektörlerinde fiyat artışlarına neden olabilir. Üçüncü bir küresel enflasyonist süreç riski de unutulmamalı. Bu nedenle yatırımcıların riskleri dağıtarak portföylerini çeşitlendirmesi önemli. Bu anlamda son yıllarda artan fon çeşitleri yatırımcıların ihtiyaçlarına karşılık olabilir. Türk lirası sabit getirili likit fonların yanı sıra, düşük riskli arbitraj fonları, yurt içi ve yurt dışı hisse senedi fonları gibi alternatiflerle portföy çeşitlendirmesi yapmak önemli.” 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Etiketler :
HABERE YORUM KAT