Eşyanın Değişimi İnsanı da Değiştirir mi?
Çocukken birçoğumuzun evinde toprak saksıların içine dikilmiş, birbirinden güzel kokan muhteşem güzellikte çiçekler vardı. Evin kıymetli bir üyesi gibi değer verilir, özel ilgi gösterilir, yaprakları temizlenir, toprağı değiştirilir ve her sabah hali hatırı sorulurdu. Modern çağ ‘’zaman yönetimi’’ kavramını hayatımızın içine girdirdiğinden mi, teknolojinin içinde kaybolduğumuzdan mı , yoksa toprak saksıdaki çiçeklerin çok zamanımızı aldığını düşündüğümüzden mi bilemiyorum, evimizdeki toprak saksıları kapının önüne koyalı çok zaman oldu.
Aslında her şey bir anda olmadı. Önce plastik saksılar girdi hayatımıza, toprakta yetişen çiçekler uyum sağlayabilmek için çok çaba harcadı plastikle anlaşabilmek için. Zorlananlar olsa da işin ucunda mecburiyet olunca , çiçeklere de söyleyecek çok söz bırakmadık bu zorunlu beraberlikte.
Tam her şey düzeldi derken bir şeyler daha değişti hayatta ve kokmayan, solmayan, kırılmayan, nefes almayan, hassasiyet beklemeyen plastik çiçeklerle tanıştık. Bu tanışma çok kolay oldu ama ilgi istemeyen, konuşma beklemeyen çiçekler sanki bizi de değiştirdi. Bu değişim o kadar sessiz oldu ki ruhumuz bile duymadı.
Pencerenin önünde açan çiçekleri göremeyince; sokakta, kırda açan çiçeğin de farkına varamadık. Bunun yerine duvarlarımıza tablolar yerleştirdik belki bizi biraz rahatlatır diye. Camlardan bakmayı bırakınca güneşin doğuşunu, günün batımını da göremez olduk, ama bunun içinde çözümler bulup bilgisayarlarımızın ekranına günbatımı resimleri koyarak mutlu olmaya çalıştık.
Bana göre en tuhafı da yanımızda koşan, gülen, oyunlar oynayan, sesini duyurmak için çığlıklar atan çocuklara hiperaktif deyip; internette gülen çocuklarla, gülmeyi unutmamaya çalışıyoruz. İnternetin en önemli özelliği, durdurup tekrar tekrar izleyebiliyorsunuz ve izlediğiniz görüntüyü geriye alabiliyorsunuz ama yanı başımızda ki hayatın ve çocukların bu tuşu çalışmıyor maalesef. Hal böyle olunca sahip olduklarımızın farkına varamaz, hayatın güzelliklerini de göremeyip başka hayatlara özenen insanlar oluveriyoruz.
Size bahşedilen gerçek bir çiçeği koklayıp, günbatımı ile göz göze gelip, çocuklarla da gülüp oynayabileceğiniz zamanınız varken bu güzellikleri yaşamayı ihmal etmeyin sevgili okurlarım.