Çocuklara Küsmek Sorunlarımızı Çözer mi?
‘’Yemeğini yemedin ben sana küstüm, akıllı uslu durmuyorsun ben sana küstüm, ama sen benim dediklerimi hiç yapmıyorsun ki ben sana küstüm’’, küstüm, küstüm, küstüm …
Küsmek çocuklara özgü bir davranış deriz, biz büyükler kendi aramızda konuşurken; fakat ne hikmetse çocukla çocuk olup dediğimizi/ istediğimizi yapmıyor diye biz de onlar gibi yapar dururuz.
Küsmek çaresizliktir, ‘’başka bir yol kalmadı’’ demenin tavrıdır.
Peki yediklerine içtiklerine hatta havadan aldıkları nem oranına bile dikkat ettiğimiz çocuklara küserek ne öğretebiliriz?
Bu sorunun cevabını vermeden önce bu davranışın çocuk ruhunda açtığı yaralar üzerinde durmak istiyorum. Küsmek iletişimin en az seviyeye hatta bazen durma noktasına gelme halidir. Çocuklarımıza küstüğümüz zaman etkileşimi kesip ve sevgiden yoksun bırakırız ve " hata yapan, anne babasını dinlemeyen çocuklarla iletişim kesilir ve onlarla konuşulmaz’’ mesajını vermiş oluruz. Böyle bir mesajı alan çocuk da, kendi istekleri yapılmadığında veya söyledikleri önemsenmediğinde aynı yöntemi kullanmayı öğrenecektir.
Küsme davranışı çocukken çok önemli gibi görünmese de ilerleyen yıllarda ergenlikte, yetişkinlikte, özellikle de evliliklerde çok ciddi sorunlara sebep olmaktadır. Bu yöntemle sorunlar çözülemediği gibi, biriktirilerek daha ciddi sorunlara sebep olabilmektedir. Hani evlendiğimiz zaman eşlerimizin küsme huyundan şikayet ederiz ya sevgili ebeveynler, o küsme huyu aslında ta çocukluk döneminde öğrenilen bir davranıştır.
Sosyal hayatın içinde aktif bir canlı olan çocuk sıkıntı yaşadığı, iletişim kuramadığı ya da krizle baş edemediği durumlarda kendi kabuğuna çekilme yöntemini seçecektir. Bir müddet sonra da küsme alışkanlığı zorlandıkları ve baş edemedikleri durumlarda en sık kullandıkları yöntemlerden biri olacaktır.
Çocuğun kabuğuna çekilmesi bir anda olmayacaktır elbette. Bu davranışı anne babanın keskin cümleleri ile hız kazanır. Mesela ‘’Bana anne deme’’, ‘’ben seninle konuşmuyorum’’ cümleleriyle çocuklarının ruh dünyasında çok derin yaralar açılabilir. Böyle durumlarda çocuk ne yapacağını bilemediği için çaresiz kalacaktır.
Gelelim asıl sorumuza ‘’Çocuklarımıza küserek ne öğretebiliriz? Yukarıda da iade ettiğim gibi küserek çocuklarımızın istenmeyen davranışını kontrol altına almaya çalışırız fakat yaptığımız işle olaylar ve yaşantılar karşısında ki çaresizliğimizi ortaya koymuş oluruz. Yani bu durumda çocuklarımıza küserek pek bir şey öğrettiğimiz söylenemez.
Bunun yerine; anne babanın, üzüldüğü durumları öncelikli olarak çocuğuna açıklaması etkili sorun çözme yöntemlerindendir. Eğer gerekli ise çocuğuna karşı biraz mesafeli davranarak, kısa cevaplar vermesi bazen ufak tefek sorunların çözümünde etkili olabilir. Ama asıl olan çocuklarla iletişim kurarak olay hakkında veya sorun hakkında konuşarak problemi çözmeye çalışmaktır.
Küsmek yerine yaşadığınız duygunun, kırgınlığın veya öfkenin nedenini çocuğun seviyesine göre uygun cümlelerle açıklamak gerekir.
Sizin yardımınızla istenmeyen davranışlardan, istenilen davranışa doğru yumuşak geçişler yapabilirsiniz.
Ebeveynlerin görevi istenmeyen davranışlarda çocuklarına küsmeyi öğretmek yerine iyiyi, güzeli, doğruyu öğretmektir. Bu kazanımları da anlatarak, açıklayarak, örnekleyerek daha da önemlisi model olarak gösterebilirsiniz. Çocuklar söz ile değil göz ile terbiye edilir.
Çocuklarınızın, sizin yaptığınız davranışlara karşı küsmesini de ‘’anneciğim / babacığım beni anla, beni dinle, benimle ilgilen, benimle konuş, bana açıkla’’ ve en önemlisi ‘’beni sevdiğini söyle’’ diye algılayıp çözümler bulmaya çalışmalıyız.