Emrullah BİLGİN - Değişim

Emrullah BİLGİN - Değişim

Küresel savaşlarda değişim

Türkiye’nin meseleleri, çıkarı gereği partiler üstüdür ve hiç bir kimsenin, zümrenin yada partinin tekelinde değildir. Unutulmamalıdır ki kazanılması gereken şey para-pul, makam-mensup değildir.

Dünya üzerinde din savaşları temelinde ekonomik çıkarlar üzerinden, “İslam ve diğerleri” arasında cereyan eden küresel bir savaş var ve devam etmektedir. Rusya-Ukrayna, İsrail-Filistin, İran, Suriye, Irak, Lübnan ve Ortadoğu da gücü ve etnik yapısı nedeniyle hedeflerden biri de Türkiye’dir. Haçlı seferleri de hep Türkler üzerine yapılmıştı. Günümüzde savaş stratejileri teknolojik araçlar ile yöntem ve taktikleri değişmiş, ordular yerine militarist terör örgütleri yada paralı askerler ve istihbarat savaşları yerini almıştır. Bu durum ülkelerin ekonomik güç ve yapılarına göre değişim göstermektedir.

Haçlı seferleri yerine AB,NATO gibi güvenlik toplulukları oluşturulmuş kapitalist sistemin uygulanmasında etken hale gelmiştir ve getirilmiştir. Düzeltilmesi gereken sadece siyasal yapılanma da değildir, sürekli iktidar erki ile çatışan, dişlileri sağlam çalışmayan bir de ekonomik ve siyasal sistem var. Bu sistemler süratle revize edilmelidir.

Dış güçler ve içerideki uzantıları sayesinde özellikle gelişmekte olan veya az gelişmiş ülkelerde halkı parti kavgalarına yönlendirilip politize ediyorlar ve dikkati başka yöne çekerek başta Türkiye’yi ve diğer ülkeleri küresel sistemin içinde eritip yok etmeye çalışıyorlar. Türk Milleti ve devleti bunun farkında olmalıdır. Türkiye’nin dünya ve Ortadoğu’daki büyük resimde ki rolünün azaltılması veya bölünmesi ile son Haçlı seferi kazanılmış olacaktır.

nato-turkiye.jpg

ABD ve üyesi olduğu NATO AB’nin de desteğiyle Türkiye'yi çembere almaya çalışıyor. Sınırlarında oluşturulan sorunların yanında, bu defa Rusya-Ukrayna savaşı neden gösterilerek Yunan adaları ve Trakya sınırına kadar üslerin kurulmasına bu defa İran-İsrail meselesi eklendi. Kasım Süleymani’nin öldürülmesi ile başlayan savaş gerilimi, son dönemlerde İran Cumhurbaşkanı Reisi’nin belirsiz ölümü ve Hamas liderlerinden İsmail Haniye suikastı ile devam etmiş ve Suriye de istikrarsızlıktan faydalanarak geçtiğimiz dönemlerde başlatılan eğit, donat stratejisiyle PYD/YPG silahlandırılıp o bölgelere üslerin kurulması, İsrail-Filistin savaşı da aynı aklın ürünü olduğu bilinmektedir. Yani hem Türkiye’yi hemde Ukrayna üzerinden Rusya’yı kontrol etmek hedefleniyor.

Siyasal anlamda ABD Türkiye'yi tehdit eden “Doğu Akdeniz tasarısını senatoya sunduğu biliniyor ve Türkiye'ye baskıyı artırarak siyasi yöntemlerle de Türkiye'de lider, otorite ve yönetim boşluğu oluşmasını bekleyerek amacına ulaşmak istiyor. Aslında küreselci olmayan ancak çıkarları için küreselci görünen küreselci aklın planlarına göre 2025-2030’lara kadar parçalanacak 25 ülkeden biri de Türkiye olarak görülmüştü. 2013-2014'lerden sonra oluşturulacak bir otorite boşluğu ile Türkiye işgale açık hale getirilip, belki de bölünme planlarını uygulamaktı.

İlk hedefleri otorite boşluğu oluşturup devlete sızmak olarak değerlendirilebilir. FETÖ bu amaç için kullanıldığının farkına varamasa da, Türkiye’deki kalkışma eylemi bu planın gerçekleştirilmesi için bir fırsat oluşturdu. Ancak taraf ülkeler bundan beklenen sonucu alamamışlardı. Siyasi argümanlar ve siyasi partiler ve siyasi ittifaklar ile aynı görev icra ettirilmeye çalışılmıştı. Tarihi geçmişimizde hanedan üyeleri, Türk boyları ve devletleri üzerinden de buna benzer olaylar yaşanmıştır.

harita-skandali.jpg

Bu arada Türkiye’yi bölme mesajını da verdiler. New York Times Gazetesi 2016 yılında ABD Başkanı Wilson'un 100 yıl önce çizdiği Türkiye'yi üçe bölen haritayı tekrar yayınlamıştı. Times Gazetesi ABD derin devletinin yayın organı pozisyonunda olduğu bilinmektedir. Uygulayacakları planların mesajı bu gazetede verilir. Haritanın paylaşıldığı 2016 yılı 15 Temmuz darbesinin yılına rastlıyor. Tesadüf olabilir mi? Haritaya göre Marmara, İstanbul ve İzmir'i de içine alan bölge Uluslararası Constantinopolitan Devleti, Doğu Anadolu’da Ermenistan, Güneydoğu Anadolu’da Kürdistan, orta bölge Türkiye olarak bölünmüş göstermektedir.

ABD derin devletine çalışan siyonist stratejist Henry Kissenger, “Kıyamet Savaşı olacak, Ortadoğu'daki dengeler tamamen değişecek.. 7 ülke işgal edilip Büyük İsrail Devleti kurulacak. Bu 7 ülkeden biri kesinlikle Türkiye olacak" demişti, bu mesaj unutulmamalı!

Türkiye'yi işgal edip bu bölünmeyi gerçekleştirmeyi düşünüyorlardı. FETÖ darbe girişimini organize eden sözde “yurtta sulh konseyi” üyesi eski Tuğamiral Sinan Sürer’in odasında ele geçirilen dokümanlarda, Türkiye’yi iç savaşa sürükleyecek ve bölünmesine neden olacak plan tespit edildiği belirtilmişti. Amaç Türkiye’nin deniz kuvvetlerini kitleyip Akdeniz'de operasyon yapamayacak hale getirmekti. 15 Temmuz darbesiyle de Türkiye'yi içine kapatıp pasifize etmekti.

Akdeniz, Suriye, Afrika, Ortadoğu'da Türkiyesiz paylaşım yaparak yeni bir harita çizmekti, işte bu harita ABD de yayınlanan o harita olacaktı belkide. Savaş bitmedi hala devam ediyor. Irak’ı ve kuzey Irak’ı sağlama almak isteyen ve Irakla 2024 yılı içerisinde bir dizi anlaşmalar sağlayan Türkiye engellenmeye çalışılıyor. Son günlerde İran’la yapılan terörle mücadele mutabakat zaptı da Türkiye’nin planlarına ilavedir. İsrail ve Ukrayna askeri ve ekonomik yardımlarını ABD senatosundan geçirilerek İsrail’in önü açılmaya çalışılıyor. Küresel savaş olarak bilinen ve Türkiye’ye örtülü olarak uygulanan savaş böyle bir şey. Aslında üçüncü dünya savaşı çoktan başlamıştı. Çok uluslu güçler “kullanışlı aparatlar” ile hedefe varmak istiyorlar. Son darbeyi daha sonra vuracaklarını düşünüyor olmalılar.

darbeci-generalin-odasindan-turkiye-yi-bolme-plani-cikti.jpg

Türkiye neden bölünecek? Çünkü, “Türkiye'nin Güneydoğusunda petrol var.” uzaydan tespiti de mümkün. Amaç bu enerji kaynaklarını ve petrolü ele geçirmektir. Küresel güçler bunu istiyor bu projeyi kabul etmeyenin ABD’ye başkan olması mümkün değildir. Yahudilerin hayali olan vaat edilmiş toprakların sınırları da Kapadokya'ya kadar uzanıyor. Onlara göre buralar Büyük İsrail toprağı. Dolayısıyla Türkiye bölünmeden bu bölgelerin ele geçirilmesi zor. Onun için bölgede güçlü devlet ve kendilerinden başka otorite istemiyorlar. Son dönemlerde askeri ve ekonomik gelişme alanında başka bir Türkiye var ve küresel güçler için sürekli bir baş ağrısı olan bir Türkiye çıktı karşılarına.

Türkiye'den başka Irak, Suriye, Libya, İran hepsi hedefte. Irak, Suriye, Libya'nın hali içler acısı.. Onları da bölüp minimalize etmektir plan BOP. Ama Türkiye sadece buralarda değil Afrika'da da varlığını sürdürüyor. Somali denize sınır bölgelerinin korunması için geçtiğimiz aylarda Türkiye ile 10 yıllık bir antlaşma imzaladı. Türkiye, 2016-2021 arasında belli bir seviye de bölgede otoritesini ilan ederek bu oyunu bozmaya çalışıyor. Yine yeterli olmasa da İçerideki bölme odakları tasfiye edildi. Dışarıda kuşatma odakları askeri operasyonlarla delindi. Akdeniz'e inip Libya ile anlaşarak savunma kalkanı kuruldu. Yeterli midir? kesin tespit zordur ama Ordu, MİT ve silahlar hızla modernize edildi denilebilir. Ama Türkiye’yi durmak için her türlü yol ve yöntemi deniyorlar, deneyecekler. Türk insanın bir bölümü siyasi partiler iyi niyetli olsalar da, farkında olmasalar da seçimlerde birbirine benzemeyen onca siyasi yapıyı tek masa etrafında toplamaya çalışan da bu akıldır. Onlarda iyi niyet uluslararası diplomatik kurallar kurmaca, göstermeliktir. Birinci dünya savaşında da öyleydi ikinci dünya savaşı sonrası daha da çok belirgin hale geldi. Osmanlı’dan geride kalan diğer ülkelerde devletleştirildi.

2016'dan sonra ABD, Rusya-Ukrayna savaşı sebep gösterilerek Yunanistan'ın kuzeyinden güneyine kadar askeri güç olarak yerleşmeye başladı.. Silah ve savaş mühimmatı yığmıştır ve hala yığmaya da devam etmektedir. Aynı bölgeye Fransızlar da konuşlanmaya başladı. Yine aynı dönemlerde dünyanın gözü önünde bir Yunan vekil 2020'de Türk bayrağını ikiye yırtmıştı. Yakın zamanda AYASOFYA'da bir Yunanlı turistin Yunan bayrağını açması da tesadüf değildir düşüncesi toplumda hakim düşünce haline gelmiştir. Tüm bunlar gösteriyor ki mesaj açık İstanbul üzerinde hesaplar yapılıyor ve Türkiye bölünecek mesajları verilmeye çalışılıyor.

Türkiye'de büyük hamlesini yaptı denilebilir. MİT için güvenlikli ve aktif olacak 'KALE' adını verdiği bina yapıldı. Metafizik istihbarat da dahil yüksek teknolojilerle donatıldı. Dinleme ve sızma imkansız hale getirildi. Dış operasyon izni verildi. İstihbarat ve sonuçlarla ilgili dışarıya bilgi sızdırılmıyor deniliyor ancak göz dağı vermek için bile olsa tüm dünyayla paylaşılanlar gereğinden fazladır. Türkiye için kritik bir 10 yıl başlamış görünüyor. Bu nedenle saldırılar daha da artacaktır. Türkiye’nin TSK ve MİT'i temizleyip yerli silahlarla modernize ederek savunma için hazır hale getirildiği de biliniyor, ABD ve İsrail, TSK ve MİT'i hedefte ki tehlike olarak görmektedir. Türkiye’nin bu kurumları dünya da barış için bu özelliklerini korumalı ve asla kaybetmemelidir. Çünkü FETÖ gibi yapıların temizlenmesi ile TSK ve MİT'den bilgi alamayınca, almak için yeni stratejilerle geleceklerdir.

Türkiye birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğu önemli bir dönemden geçmektedir. Türkiye'de iç savaş çıkarıp otorite boşluğu planlayan ve uluslar arası güçlere alet olan iç güçler fark ettirilmeden kullanılmaya çalışılıyor. Futbol, parti, ideoloji, ekonomi gibi birçok konu kaşınarak kontrollü kaos oluşturulmaya çalışanların varlığı herkes tarafından bilinmelidir.

Darbe ve iç savaşın anahtar kelimeleri “demokrasi ve özgürlük.” Hedef ise petrol ve enerji kaynaklarının kontrolü olduğu unutulmamalıdır. Ülke yönetimi, TSK, MİT millet ve herkes uyanık olmalıdır. Unutulmamalıdır ki, parti kavgaları arttığı an ajanlar Türkiye'ye damlar. İç savaşı körükler. Türkiye davası partiler üstüdür. Unutulmasın ki kazanılması gereken gerçekte siyasal bir yarış değil, dış güçlerle sürdürülen örtülü bir savaştır.

mavi-vatan-gemisi.jpg

Yenilmesi gereken siyasal (!) yapılar da değildir. Yenilmesi gereken, bir kısım kukla siyasi yapıların kontrolünü elinde tutan yabancılardır. İnsanlar parti kavgalarına yönlendirilerek toplumun genelinin büyük resmi görmesi engelleniyor. Türkiye yakın geçmişte yani 2019'da Mavi Vatan Tatbikatı yaparak küreselcilerle savaşabileceğini göstermiş oldu. Sondaj gemileri ile Mavi Vatan'a yerleşme zemini oluşturuldu. İHA-SİHA vb.leri ile kukla piyonları zaman, zaman etkisiz hale getirildi.

Ayasofya bir stratejik mesaj olarak algılanmalıdır. Bütün bunlar parti-siyasal ideoloji olarak düşünülmemelidir. Atatürk döneminde uluslar arası siyaset bu kadar belirgin olsaydı Atatürk’te Ayasofya’yı açardı. Türkiye kuruluşundan bu yana tarihin en büyük tehditlerinden biriyle karşı karşıyadır. Türkiye yeni gelişmelerine yenilerini eklemeli, sonu gelmeyen, fayda sağlamayan işler ve politikalarda enerjisini bitirmemeli sürekli kendini gücünü yenilemelidir ve sürekli karşı ataklar geliştirerek tehlikeyi savuşturmaya çalışmalıdır. İsrail nasıl yıllarca savaşta ve savaş teyakkuzunda kalabiliyorsa Türkiye de Türk Ordusu da MİT’i de kalabilir. Ancak bu süreçte ihtiyaç duyulmayan son şey acemi siyasetçiler ve ülke üzerinde siyasi menfaat çatışmalarıdır. Bu bakımdan son derece dikkatli olunmalıdır. Bu politikaların ve gelişmelerin devamı esas olmalıdır. İktidarlar değişse bile bu hedefler ülke politikası olmalıdır. Atatürk’ün gençliğe dediği gibi, “Muhtaç olduğun kudret damarlarında akan asil kanda mevcuttur.”

Bu kudretle dost ile düşmanı, bölücü ile vatanseveri, Müslümanı, Müslüman olmayanı ayırt edecek ve büyük ülke olma yoluna devam edecektir.

Geleceğin büyük ülkesi olmak dileğiyle.

Sağlıkla kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
Emrullah BİLGİN - Değişim Arşivi