Erdal Küçükşehir

Erdal Küçükşehir

Müjdemi İsterim!

Hepinizin kulağına aşinadır, düşük, orta ya da yüksek gelirli ekonomi kavramı. Kabul görmüş hali ile bir ülke ekonomisinde kişi başına düşen gelir 1.000 doların altında ise bu ülkeler düşük gelirli ekonomiler olarak literatürde yer almaktadır. Orta gelirli ekonomiler ise kendi içerisinde iki gruba ayrılmaktadır. Alt orta gelir grubu (1.000-4.000 dolar arası) ve üst orta gelir grubu (4.000-12.275 dolar) diye. Kişi başına düşen milli geliriniz bu rakamın üzerinde yer alıyor ise artık yüksek gelirli bir ekonominin bireyisiniz.

turkiye-milli-gelir.jpg

Tartışmalar içerisinde orta gelir tuzağı diye yer alan birçok ekonominin ortak bir problemi var. Bizim de her orta vadeli plana aldığımız ama bir türlü içerisinden çıkamadığımız bu tuzak kısaca milli gelirin belli bir eşiği geçememesi yani durağanlaşması halinde kullanılıyor. Biz Türkiye olarak alt orta gelir grubuna 1955 yılında ulaşmakla beraber üst orta gelir grubuna ancak 50 yıl sonra geçebilmeyi başardık.

Bu sorunu yaşayan ülkelerin ortak sorunları:

1- Tasarruflar ve yatırımlar düşük düzeydedir.

2- İmalat sanayisi yavaş gelişme gösterir.

3- Üretimde çeşitlilik ve verimlilik düşmektedir.

4- İş gücü piyasası gelişmelere açık değildir.

Bugün için bu ortak problemleri güncellemek mümkün. Günümüzde başını alıp giden teknoloji yapay zekâ iklim değişiklikleri gibi etkenleri eklemek mümkün olsa dahi bu maddelerin günümüzde de hâlâ etken olduklarını göz ardı edemeyiz. Türk sanayisi son 50 yılda ürünlerini çeşitlendirmeyi başarmış, bunu ihracat rakamları ile de ispat etmiştir. Ancak tasarruflar ve yatırımlar kaleminde hâlâ dış kaynaklara duyduğu ihtiyaç ortadadır. Yıllardır tasarruflarımızı iç yatırım için finansman kaynağına dönüştürmeyi öğrenemedik. İş gücü piyasamız deseniz nitelik konusunda içler acısı durumda. İşçi bulamamaktan dert yanan üretici ile iş bulamamaktan dert yanan işgücü senelerdir bir münakaşa halinde.

gayrisafi-milli-hasila.jpg

Oysa bu sorunun çözümü sığınmacılarla, kaçak işgücüyle, asgari ücretle filan çözülmeyecek olup eğitim sisteminin revizyonundan geçmekte. Lâkin bunu anlatacak veya anlayacak bir muhatap arayın ki bulasınız. Yatırımlar konusu ise apayrı bir tartışma konusu olup 2018 yılından bu yana dağıttığımız krediler nerelere gitti hangi yatırımlara dönüştü doğrusu ben bilmiyorum. Bunca ucuz finansmana rağmen bugün başta KOBİ'ler olmak üzere hâlâ finansman sorunu yaşanılıyor ve krediye bağımlı imalat sanayimiz feryat ediyorsa bu demektir ki kaynaklar yanlış kullanılmış, verimlilik ve teknoloji konusuna kimse kafa yormamış.

Bir etkinlik için ülkemize gelen Prof. Daron Acemoğlu verdiği röportajda Türkiye’nin artık işsizlik ve enflasyon sarmalından sıyrılıp değişen dünya dinamiklerine daha fazla vakit ayırması gerektiğini ifade etti. Özellikle teknoloji şirketlerinin ülke ve ülkeler arası güçlerinin çok fazla olduğunu ve bu şirketlerin sıkı şekilde denetlenmesi gerektiğinin altını çizen Acemoğlu şirketlerin yatırımlarının denetlenmesi gerektiğini ifade etti. Endonezya, Brezilya, Meksika ve Türkiye gibi ülkelerin bu yarışta geri kalmaması gerektiğini, bu ülkelerin kendi şartlarına uygun teknolojilere ihtiyaçlarının olduğunu, bu bakımdan kendi işgücü piyasalarına ve yeteneklerine göre vizyon belirlemeleri gerektiğinden bahsetti.

Bir anlatılanlara baktım bir yaşadıklarımıza. Tam bir karamsarlık hali söz konusu iken aklıma birden Orta Vadeli Programda 2027 için hedef konulan kişi başına milli gelir rakamımız geldi. Programda 2027 için kişi başı milli gelir 20 bin doların üzerinde hesaplanmış ve hedefe konmuştu. Bu durumda müjdemi isterim gözünüz aydın, üç yıla varmadan inşallah hepimiz yüksek gelir düzeyine çıkacağız.

Çevremize bakınca her ne kadar bu durumu teyit edecek bir halimiz olmasa TÜİK tarafından yapılan gelir dağılımı araştırmalarına göre nüfusumuzun yüzde 30’unun iyi durumda olduğu, yüzde 70’inin ise bu durumdan oldukça uzakta bir hayat sürdüğü hakikat olsa bile ben müjdeyi vereyim; iki yıla kalmadan kişi başına gelir düzeyimiz 20 bin doları geçiyor ve ülkemiz yüksek gelirli ekonomiler arasında yerini alıyor. İşin doğrusu bir şey yapmamıza veya bir 50 yıl daha beklememize gerek kalmadı. Aklına takılan olursa bu hangi cari fiyatlarla ve nüfus ile gerçekleşecek diye orta vadeli programa bakabilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
Erdal Küçükşehir Arşivi