Erdal Küçükşehir

Erdal Küçükşehir

Altın nereye gidiyor?

Altın tarih boyunca insanlık için birçok anlam ifade etmeyi başarmış bir element. Latince ışıldayan parlayan anlamına gelen Aurum (Altın)  bir metal. Asitlere karşı duyarlı olması korozyon direnci oksitlenme ve sülfürlenmeye dayanıklılığı onu 7000 yıl boyunca hep değerli kılmış.

İlk altın üreticisi olarak Mısırlılar tarihte geçse dahi Neolitik çağa ait buluntularda dahi altına bir takı malzemesi olarak rastlanmıştır. Önceleri takas aracı ve süs malzemesi olarak kullanılan altının paraya dönüşmesi ise Lidya ve Çin medeniyetleri ile başlamıştır. Roma İmparatorluğu uzun yıllar gücünü döneminin en büyük altın kaynaklarına sahip olması ile sağlamış.

Günümüzde altın büyük amaçla süs ve mücevher malzemesi olarak kullanılıyor olsa dahi toplam arzın %15 civarı endüstriyel amaçla birçok sektörde kullanılmaktadır. Bizim alakadar olduğumuz tarafı ise saklama aracı (yatırım) haline dönüşmesidir. Zira birçok fon ve devlet altını bir tür güvenli liman ve saklama aracı olarak görmeye başlamıştır.

Yatırım amaçlı oluşan bu talep altının ons (31,1 gr) fiyatını 1970’te 36 dolardan bugün 1850 dolara getirmiştir. Aşağıda grafikte bu seyri görebilirsiniz.

1595763512.jpg

2000 yılında 200 dolarda başlayan serüven bugün 1850 dolarlara hangi gerekçeyle gelmiş olabilir isterseniz buna bakalım.

Tarihte gördüğü en yüksek fiyat olan 1920 dolara (Ağustos 2011) bu kadar yaklaşmış olan altın krizler, spekülasyonlar ve savaşlar sayesinde bu seviyeleride çok çabuk geçme potansiyeli barındırıyor. Çünkü ekonomik genişlemeler, jeopolitik olumsuzluklar, doğal afetler, yaygın hastalıklar gibi oluşabilecek ne varsa hepsi ona yarıyor. Her türlü risk algısı ve belirsizlikler talebi artırırken Merkez Bankaları da oyuna dahil olunca altın fiyatları bu seviyelere ulaşmış oldu.

gold-1-reuters.jpgUygulanan para politikaları sonucu maliyetsiz paraları değerlendirmek isteyen yatırımcılar reel sektörle uğraşmak yerine borsa gibi sermaye piyasalarına yada altın gibi emtia piyasalarına en son 2008 krizi sonrası tekrar ilgi duymaya başlayınca 2008 yılından 2011 Ağustos ayına kadar altın soluksuz yükselmişti. Yükselten güçler kendilerince şu gerekçeleri sıralıyordu:

1- Sıfır faiz ve bol paranın oluşturduğu enflasyonist ortamda varlıklarını korumak.

2- Sürekli değişen kurlara karşı geleneksel saklama aracı olması

3- En çabuk likiditeye çevrilebilen varlık olması

Bir çok yerde “Altın fiyatları nereye gider” sorusunun tartışıldığına şahit olan biri olarak altını buraya getiren sebepleri bilmeliyiz. Her türlü olumsuzluğa rağmen ralli yapmaya devam eden sermaye piyasaları karlarını realize etmeye başladığında pembe tablo çok çabuk değişebilir. Özellikle içinde bulunduğumuz pandemi süreci bize herhalde öğretmiştir işletmeler yada bireysel yatırımcılar için belirsizlikten daha kötü bir şey yoktur.

Covid 19’un dünya ekonomisinde yarattığı ve yaratacağı hasarı ortadan kaldırabilmek adına parasal genişleme politikaları devam ettiği sürece altının hikayesi bitmeyecektir. Bireysel olarak yatırımlarını korumak isteyenler oluşturacakları sepette belki bir miktar altına yer verebilir ancak uzun yıllar ortalamalarının üzerinde seyreden fiyatların spekülatif riskleri olduğunuda akıldan çıkmamalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
Erdal Küçükşehir Arşivi