Siz de “Hayır" diyemeyenlerden misiniz?
Başkalarını kırmamak için, kendilerini kıran insanlar!
“Hayır” diyememek pek çok insanın hayatını zorlaştıran ve yaşam enerjini düşüren büyük bir sorundur. Kimi zaman küçük bir sorun gibi gözükse de, çoğu zaman “Hayır” diyemeyen kişilerin hayatını ciddi anlamda olumsuz etkiler. Yaşamları boyunca ilişkide bulundukları insanların, isteklerine göre hareket ettikleri için, kendi benliklerinden uzaklaşırlar. İçine düştükleri bu bataklıktan da öyle kolay kolay kurtulamazlar. Aşağıda bu konuyla ilgili terapi desteği almaya gelen danışanlarımdan bazılarının ifadeleri yer almaktadır. Acaba siz de mi bu “Hayır" diyemeyen gruptansınız?
“Hayır diyemiyorum. Başkalarını kırmamak için hep kendimi yıpratıyorum.”
“Haklı olduğum halde kimseyi kırmak istemiyorum.”
“İstemediğim halde, kendimi evet demek zorundaymışım gibi hissediyorum.”
“Hayır dersem, ayıp olur diye düşünüyorum.”
“İnsanları reddettiğim zaman alacağım tepkilerden korkuyorum."
“Hiç kimseyle aram bozulsun istemiyorum. Bu yüzden kim ne yapmamı isterse, ne derse yapıyorum.”
“Hayır” diyemeyen kişiler, insanların sadece taleplerini karşıladıklarında ilişkilerini sürdürebileceklerini, eğer taleplerini karşılamazlar ve hayır derlerse ilişkilerinin bitebileceğini düşünürler. İnsanlarla kurdukları bağların zayıflaması ihtimali, özellikle bağımlı yapıdaki kişiler için büyük bir endişe oluşturur. İlişkilerinin devam etmesi için de, talep edilen her şeye “evet" diyerek sürekli ödün vermek durumunda kalırlar. Özerklik duyguları gelişmemiştir.
Özerklik; başka bir kişi ya da durumdan bağımsız karar verme, kendi istek ve duygularının farkında olarak kendi kendini yönetebilme gücüdür.
Peki, neden bazılarımız “hayır" demekte zorlanmazken, bazılarımız bu konuda sorun yaşar?
Güçlü bir özerklik duygusunun temelleri çocuklukta atılır. Her insanın doğuştan sahip olduğu özerklik gücü vardır ve kendiliğinden gelişme gösterir. Bu süreçte çocuğun anne ve babasının tutumları bu özerklik eğilimini engelleyecek tarzda ise, çocuğun özerkliği gelişmek yerine bağımlı hale gelir. Anne ve babası çocukları istedikleri gibi davranmadığında sevgi ve şefkatlerini göstermezler. Böylece çocuk eğer onlardan bağımsız hareket eder, anne ve babasının beklentisini karşılamazsa onları kaybedeceğinden korkar. Bağımlı bir hale gelmeye başlar. Ayrıca anne ve baba, çocukları kendi istediği gibi davrandığında onu ödüllendirir, davranmadığında da cezalandırırsa bu eğilim daha da pekişir. Çocuk büyüdüğünde de anne ve babasıyla kurduğu bu bağımlı ilişkinin benzerini diğer insanlarla da kurmaya başlar. İlişkide oldukları insanları hoşnut etmek, ilgilerini kaybetmemek, değer ve sevgi görebilmek için, onların istediği şekilde davranmak ve her isteneni yapmak zorunda hissederler. Yeter ki insanlar küsmesin, kızmasın, ilişkilerini bitirmesin diye maddi veya manevi ödün vererek yaşarlar. Borç istendiğinde geri çeviremez, yardım istendiğinde karşı koyamazlar. Bu durum bir süre sonra kontrolden çıkmış bir hale gelir.
“Hayır” diyememek ne gibi sorunlara yol açar?
Birçoğumuz böyle bir sorun yaşadığının farkında bile değildir. Ret edilme, dışlanma, olumsuz bir tepki alma, çatışma oluşması, onaylanmama gibi endişeler nedeniyle “HAYIR" demeye çekinir. Bu nedenle sevmedikleri yerlere giderler; istemedikleri insanlarla görüşürler; gerçekte yapmak istemedikleri işleri yaparlar. Sonunda da böyle davrandıkları için kendilerinden nefret eder, suçluluk hisseder ve kendilerine acırlar.
Bu endişeler nedeniyle, özellikle iş hayatında, aslında sorumlulukları olmayan angarya işleri istemedikleri halde yapmak zorunda hissederler. Kendi işlerini yapamaz hale bile gelebilirler. Ciddi boyutta motivasyon kaybı, tükenmişlik duygusu ve başarısızlık yaşarlar. Özgüvenleri ve kendilerine olan saygılarını kaybederler. İyi ve uyumlu bir insan olmak adına kendilerini yıpratır, enerjilerini tüketirler. Omuzlarında büyük bir yük taşırlar. Sürekli bir yorgunluk hissederler. Etrafındaki insanların bütün tavırlarına isteklerine katlanmak zorunda kalırlar. Bu tavırları nedeniyle de diğer insanlar tarafından kolayca istismar edilirler.
İçine düştükleri bu “her isteneni yapar” rolü nedeniyle de, yaptıklarının başkalarının gözünde pek bir değeri yoktur. Terk edilme, yalnız kalma korkuları nedeniyle istismara maruz kaldıkları ilişkilerinden bir türlü kopamazlar.
Her zaman fedakâr, yardımsever ve uyumlu olmak bir süre sonra depresif belirtiler yaşamalarına neden olur. Diğer insanların isteklerini kendilerinden daha üstün ve değerli gördükleri için bir süre sonra “eziklik” duygusunun içinde boğulmaya başlarlar. Sürekli sevilme beklentisi içinde oldukları için de sık sık hayal kırıklığı, üzüntü ve öfke duygusu yaşarlar. Ne yapsalar mutlu olamayacak hale gelirler. Başkalarına bol keseden dağıttıkları enerjilerini kendilerine ayırmadıkları için de hayattan keyif alamazlar. Yaşamak bir yük gibidir onlar için. Bir süre sonra korktukları şey başlarına gelir ve hem kendilerinin gözünde hem başkalarının gözünde değerlerini ve saygınlıklarını yitirdiklerini fark ederler.
Peki, bu sorun nasıl çözülür?
Öncelikle kendinizin farkına varmalısınız? Siz de “Hayır" diyemeyen ve bu durumun oluşturduğu sorunlarla basa çıkamayanlardan mısınız? Öncelikle bunu fark etmelisiniz. Sonrasında hangi durumlarda “Evet” hangi durumlarda “Hayır” demeniz gerektiğini belirlemelisiniz. Hayatta tamamen “Hayır” demek de doğru değildir. Kastedilen şey size fazla gelen, zarar veren, gerçekte yapmak zorunda olmadığınız durumlar için hayır diyebilmektir.
Kimlere gereksiz yere “Evet" dediniz?
Kimler sizi kullanıyor?
Kimler sizi istismar ediyor?
Bunun farkına varabilmeniz gerekiyor.
Sonrasında “Hayır" diyebilme alıştırmaları yapmalısınız. Örneğin haftanın bir gününü “Hayır" deme günü olarak belirleyebilirsiniz. Çok önemli durumlar dışında insanların isteklerine o gün hep HAYIR deyin. Gerçekten yapmak istediğiniz şeyler bile olsa, siz yine de ret etmelisiniz. Bu ilk başta çok zor gelecektir. HAYIR demek, söylemesi kolay ama uygulaması ciddi anlamda size kaygı verebilir. Ama siz yine de denemelisiniz. Bunu prova günü yapabilirseniz eğer, sonraki hafta sizin için biraz daha kolaylaşacaktır. Sonraki haftalar yapabildiğinizi gördükçe daha da kolaylaşacaktır.
Bu kolay bir sorun değildir. Eğer sizin durumunuz bu yöntemle çözülemeyecek kadar kontrolden çıktıysa, daha fazla sorun sizi yiyip bitirmeden, mutlaka psikoterapi desteği almalısınız.
Unutmayın bu sorunu yaşıyorsanız, çocuklarınız da bir süre sonra sizi model alıp, tıpkı sizin gibi davranmaya başlayacaktır. Onlarda bir süre sonra sırf başkaları tarafından onaylanabilmek için, hayır diyemeyen, istemedikleri yerlere gitmek zorunda hisseden, yapmamaları gereken işleri yapan, maddi - manevi istismar edilen bireylere dönüşebilirler. Durum bu hale gelmeden hem kendiniz hem çocuklarınız için bu sorununuzu bir an önce bir uzmandan destek alarak çözmelisiniz!
Sağlıklı günler dilerim.