Erteleme hastalığı nedir?
Hayatımızın akışında hepimizin zaman zaman yapmanız gereken işleri ertelediğimiz, daha sonra yaparım diyerek ötelediğimiz, geçiştirdiğimiz olmuştur. Aslında bunu hemen hemen herkes yapar. Bu gayet normal bir davranıştır. Fakat bazılarımız bu normal durumun çok daha fazlasını yaparlar. Ertelemek artık hayatlarının bir parçası olmuştur ve âdeta hastalık haline gelmiştir.
Erteleme hastalığı denilen bu durum aslında yapılması gereken işe bir türlü başlayamamaktır. Yapmak zorunda oldukları işi sürekli erteler dururlar. Genelde de işlerini yapamamalarının nedenini zamanlarını iyi yönetemedikleri için olduklarını sanırlar. Oysa ki yapılması gereken işleri sürekli ertelemek, zamanı yönetememekten değil, o işi yapma konusunda kendimize dair bilinçaltımızda var olan olumsuz inançlarımızın oluşturduğu duygularımızı yönetememekten kaynaklanır.
Gelin bu durum nasıl oluyor biraz daha yakından bakalım;
Örneğin yapılması gereken bir iş var. Bu herhangi bir iş olabilir. Ödev yapmak, ders çalışmak, proje hazırlamak, tez yazmak, tamirat yapmak, temizlik, kitap okumak vs.
Kişi başlar ertelemeye...
“Nasıl olsa yaparım daha vakit var, önce şu işi yapayım.”
“Saat daha erken biraz uyuyayım akşam yaparım."
Önce masamı düzenleyeyim sonra yaparım"
“Henüz hazır değilim, kendimi hazır hissettiğimde başlarım.”
Böyle böyle erteleye erteleye günler haftalar geçer. Bir türlü o işe başlayamaz. Kaçar durur sürekli Bir taraftan da o işi ne kadar ertelerse ertelesin, önünde sonunda o işi yapmak zorunda kalacağı zamanın geleceğini bildiği için kaygı yaşamaya başlar. Aynı zamanda o iş son anda alelacele yapılacağından kişi düşük kalitede bir iş çıkaracağının da bilincindedir. Bu durumun farkında olmakta kişiye sıkıntı verir. Sonuç olarak kişi kendini kronik bir stres durumunun içine sokar. Sıkışıp kaldığı kısır bir döngünün içindedir artık.
Peki neden sürekli yapmak zorunda olduğumuz bir işi erteler dururuz?
Biz insanlar yaradılışımız gereği keyif alacağımız, basit ve bize haz veren durumlara yöneliriz. Beynimiz zor, sıkıcı işleri yapmak yerine haz alacağı işleri yapmak ister. Bu nedenle hepimiz hayatımız boyunca yapmamız geren işleri zaman zaman erteleyip, o an bize keyif veren işleri yapmayı tercih ederiz. Tv seyretmek, sosyal medya, arkadaşımızla muhabbet, gezmek, uyumak gibi. Bu gibi işler beynimiz için aslında birer ödüldür. Aynı zamanda yapmamız gereken işin bize verdiği sıkıntıdan da bir kaçış yoludur. Kısa süreli de olsa bu sıkıntıdan kurtulmuş oluruz.
Bu şekilde erteleme davranışı ara sıra, nadiren yapıldığında beynimizin mekanizması açısından normal bir durumdur ama kronikleşen erteleme davranışının altında yatan nedenlere baktığımızda;
Erteleme hastalığı olan kişilerin o işi yapabilme konusunda kendilerine güvenmediklerini (Yeterince zeki değilim, yapamam)
Kişinin kendini yetersiz, beceriksiz biri olarak gördüğünü (Ben bu işi yapmayı beceremem ki, yetersizim)
Başarısız olmaktan korktuklarını (Başaramazsam rezil olurum, eleştirilirim, biterim, mahvolurum)
Mükemmeliyetçilik tutumlarının olduğunu (bir işi tam olarak mükemmel yapamayacaksam o işi yapmam daha iyi) görürüz.
Erteleme davranışı insani sinsice içine çeken bir girdap gibidir. Kişinin yaşam kalitesini ve ruh sağlığını bozar. Günlük yaşamındaki ve iş hayatındaki performansını olumsuz etkiler. Kişi geçmişte yapmayıp ertelediği işler için pişmanlık duymanın yani sıra, hala ertelemeye devam ettiği işler için de suçluluk duymaya, kendine kızmaya devam eder. Kişi bu duygularını yönetemez, sürekli bir anksiyete durumu yaşar.
Bu durum aslında ertelemeden, bir an önce çözülmesi gereken psikolojik bir sorundur...
Devam edecek..