Çevrenizdeki insanlara baktığınızda, pek çoğunun mesleğinden veya yaptığı işinden memnun olmadığını, hayatındaki zorluklardan ya da mecbur olduğuna inandığı bazı zorunluluklarından dolayı o işi çaresizce yapmayı sürdürdüğünü fark etmişsinizdir. Bu durumdaki insanların çoğu ne yazık ki mutsuz, tükenmiş, doyumsuz bir şekilde hayatlarına devam etmektedirler.

Birçok kişi henüz kendini tanımadan, değerlerini, potansiyelini, yeteneklerini, ilgi alanlarını keşfetmeden kendini o işin ortasında buluvermiştir. Hatta çoğu kişi gelecekte nasıl bir işte çalışmak istiyorum diye hayal bile etmemiş ya da en acısı hayallerinden vazgeçip zorunluluklarına çaresizce boyun eğmiştir. Kimisi ailesinin onun adına verdiği kararla babasının yanında çalışmaya başlamıştır; kimisi sadece en fazla para kazanabileceği iş hangisiyse onu seçmiştir. Bir diğeri sadece prestij uğruna bir mesleğe yönelmiş, kimi de sırf ailesi istedi diye sevmediği istemediği bir mesleği seçmek zorunda kalmıştır... Onlara yaptıkları işi isteyerek seçip seçmediklerini sorduğunuzda, “Aslında ben...” diye başlayan cümleleriyle, iş seçimlerinden dolayı nasıl da mutsuz ve çaresiz olduklarını anlayabilirsiniz.

Ülkemizde ne yazık ki pek çok insanın durumu bu şekilde. Anne ve babaların çoğu çocuklarına meslek seçimi konusunda rehberlik etmek yerine, prestij uğruna, övünmek uğruna çocuklarını yaşamları boyunca sevmedikleri bir işi yapmaya mecbur bırakıyorlar. Çocuklarının hayallerinden, isteklerinden, ilgilerinden, yeteneklerinden, neleri sevdiğinden ya da sevmediğinden bihaberler... Çoğu çocuğunu tanımıyor ve sadece nasihat etmenin yeteceğini zannediyor.

Eğitim sistemimizde de ne yazık ki doğru meslek seçiminin nasıl yapılacağı konusunda rehberlik edebilecek, gençlerin kendilerini tanımalarını sağlayabilecek bir ders bile verilmiyor. Zannediliyor ki akademik başarı ve ona göre seçilen meslekler insanı mutlu etmeye yetiyor.

Oysaki işimizi seçmekle sadece işimizi seçmiş olmayız. Hayatımızın büyük bir kısmını geçireceğimiz ortamı, ilişkide bulunacağımız insanları, sosyal çevremizi, başarı ya da zorluk yaşayacağımız alanları, kendimizi geliştireceğimiz konuları, yaşam tarzımızı ve gelir düzeyimizi seçmiş oluruz. Yaptığımız bu seçimlerle de seçmediğimiz alanlardan, konulardan ve yaşam tarzından da vazgeçmiş oluruz.

Nelere “Hayır” dediğinizin farkında mısınız? Tek bir seçim gibi gözükse de meslek iş seçimi hayatımızla ilgili  aynı anda pek çok seçimi ve  vazgeçişi içinde barındıran çok önemli bir karardır.!!

Meslek seçerken gençlerin kendisine sorması gereken en önemli sorular:

* Acaba ben bu mesleği istiyor muyum?

* İş/meslek seçiminin hayatımdaki öneminin farkında mıyım?

* Kendimi yeterince tanıyor muyum?

* Ben neler yapabilirim?

* Karakterim nasıl?

* Güçlü ve zayıf yönlerim neler?

* Hangi etkinliklere katılmaktan keyif alırım?

* Mesleğimden beklentilerim neler?

* Gelecekte nasıl bir hayat istiyorum?

* Değerlerim neler?

* Ailemde ve yakın çevremde çalışanların meslek seçimleri nasıl olmuş? Çalışma koşulları neler?

* Yoğun tempolu bir işte çalışabilir miyim?

* Meslek seçimi konusunda yeterince araştırma yaptım mı?

* Alanda çalışan kişilerle yeterince görüşme yaptım mı?

* Kendime karşı yeterince dürüst müyüm? Gerçekten bu mesleği yapmak istiyor muyum yoksa ailemin ya da başkalarının beklentilerini mi yerine getirmek istiyorum?

Meslek seçimimizle aslında hayatımızı nasıl yaşayacağımızı seçeriz. Başkalarının seçimleriyle değil ancak kendimizi tanıyarak seçtiğimiz işimizde mutlu olabiliriz.

Gençler; mesleğinizi seçerken bu önemli soruların cevaplarını hassasiyetle düşünmenizi ve kendinizin farkında olarak meslek seçiminizi yapmanızı öneririm. Bu seçimle, hayatınız boyunca zorla, tükenmiş bir şekilde, ayaklarınız geri geri giderek bir işte çalışmak zorunda da kalabilirsiniz; ya da yaşamınızı seve seve yapacağınız bir iş alanında da geçirebilirsiniz. Hayatınızın dümeni sizin elinizde ve nasıl yaşayacağınızı siz belirleyeceksiniz...