Seçim Bitti Gelelim Geçime
Çok şükür seçim bitti de ülkenin gerçekleriyle baş başa kalmayı başardık. Son bir aylık süreçte kamuoyunun ve hükümetin söylem ve eylemlerine baktığımızda son derece sıradan bir seyirde gitmesi gereken bir yerel seçimi niçin bu denli büyüterek ülke meselesi haline getirmeyi başardık hakikaten anlamak mümkün değil. Gerçi seçimden beri de bilen bilmeyen seçim analizleri ile ekranlarda boy gösteriyor oda ayrı bir sorunumuz.
Bizim yerelin meselelerinden çok öte sorunlarımız var. Hele 2018 yılından bu yana yine seçimler uğruna bozduğumuz hatta yerle yeksan ettiğimiz bir gelir dağılımı meselemiz var. Ülkemizde 2023 yılı için açıklanan milli gelir rakamını bir kenara not eder diğer kenara ise asgari ücreti veya taban emekli aylığını yazıp mukayese ederseniz nasıl bir gelir dağılımı bozukluğu yaratıldığını açıkça görebilirsiniz.
Üstelik bütün bunlar kazara filan olmadı, seçimleri kazanmak uğruna bilerek isteyerek izlenen para politikalarının sonucunda buralara gelirken uyarmaya çalışan insanlar mandacı ekonomistler ilan edildi. Seçim bitti sonuçlar ekranlara yansıdı. Artık bazı gerçeklerle yüzleşme vakti gelmiştir diye düşünüyorum. Seçim sonuçlarını tamamen ekonomiye bağlayıp işin içinden sıyrılmak siyasiler için kolaycılık olabilir ama ben aynı fikirde değilim. Hele emekli kardeşlerimizin bu sonucun oluşmasının baş aktörü oldukları söylemlerine hiç katılmıyorum.
Çok defa söyledim AK Partinin başarısının temelinde 2003-2013 yılları arasında yürüttüğü ekonomik program vardı. Bu süreçte refah seviyesi artan orta sınıf iktidarın ana taşıyıcı kolonu görevini görüyordu. Ama yanlış ve eleştirilemez ekonomi politikaları sebebiyle hayat pahalılığında kontrol kaybolunca bu kolon çöktü. Artık ülkemizde mevcut gelir seviyeleriyle bir orta sınıftan bahsetmek mümkün değildir. Bu çarpıklığın telafisi de hemen olmayacaktır. Şimdi önümüzde 4 yıl sürmesi beklenen seçimsiz gürültüsüz boş ve saçma vaatlerin havada uçuşmayacağı bir dönem var. Bu süreci siyasetten bağımsız olarak yönetebilir, lafta kalan yapısal sorunları çözmeye odaklanırsak 2028 seçimleri öncesinde ciddi bir iyileşme gözlemlemek mümkün olacaktır. 2018 yılından bu yana ekonomik yavaşlamayı engellemek ve büyüme rakamlarını ayakta tutabilmek adına öylesi para politikaları denedik ki ülkede haksız ve vergisiz büyük bir sermaye transferi yarattık.
Yaratılan bu büyük servetin sahipleri tasarruf sahiplerinin küçük birikimlerini ve sabit gelirlilerin emeklerini enflasyonun çok çok altında ucuz maliyetler ile alarak bunları yatırımın üretimin dışında alanlara aktarırken tüm fiyatlama alışkanlıklarının bozulmasına sebep oldular. Yıllardır burada yazıyorum başı boş ve ucuz dağıtılan kredilerle ülkede borçlanarak servet edinmenin yolları öğretildi. Üstelik krediye faize bulaşmadan kendi öz kaynakları ve sermayeleriyle iş yapmaya çalışan insanlarımızın sermayeleri yüksek enflasyon karşısında erirken olup bitti bütün bunlar.
2019 yılından bu yana defalarca programlar açıklandı, onlarca tasarruf genelgeleri yayınlandı, halka defalarca dövizlerini yastık altındaki birikimlerinin ekonomiye kazandırma çağrıları yapıldı ancak seçimler adına söylenenler ile yapılanlar hiçbir zaman uyuşmadı. Tasarruf genelgeleri yayınlamakta mahir olan kamu tarafı ise hiçbir zaman vatandaşa örnek olacak bir davranışın içerisinde bulunmadı. Şimdi bizi neler bekliyor derseniz emin olmamakla beraber ben iyi niyetle sadece olması gerekenleri temenni edebilirim.
Kamu israfları sonucu yönetilemez hale gelen bütçe için mutlaka ek vergiler gelecek ancak bu sefer vergide adaleti tesis edelim. Bu ülkede vergilendirilmemiş milyarlarca lira kaynak varken her seferinde sabit gelirliden ve harcamalar üzerinden vergi toplamak bence hiç adil değil. Dövize olan talebi arka kapı tanzim satışları ile idare etmek yerine döviz bürosu önünde sıra bekleyen insanımızı programın ciddiyetine inandırın. Bu yüksek hayat pahalılığın önüne geçebilmek kaybolan fiyat algısını tekrar tesis edebilmek adına faiz ve kur silahlarını yerinde ve zamanında kullanın. Ancak en önemlisi halkın ekonomik sorunlarla uğraştığı bir zamanda kamuda lütfen artık kötü örnekler vermekten vaz geçin. Evet iktidar 22 yıl sonra ilk defa ikinci parti durumuna düşerken bu sadece ekonomik gerekçelerle olmadı. Ekonomik gerekçeler sadece halının altına zaman içerisinde süpürülen onlarca sorunun ortaya savrulmasını tetikledi.