Tarımın Başına Gelenler
Ocak 2019 yılına ait enflasyon verisinin açıklanması ile beraber gıda enflasyonunun farkına vardık çok şükür. Oysa markete, pazara bir ara göz atma zahmetinde bulunsaydık verinin açıklanmasına gerek kalmadan mutfaktaki yangının farkına varmamız mümkündü. Şimdi alınmakta olan tedbirlerle özellikle sebze ve meyve fiyatlarında yaşanan artışı frenlemeye çalışıyoruz. Ülkemizde ne acıdır ki büyüme rakamları beklendiği gibi çıkmayınca ya da enflasyon hedeften sapınca akla tarım geliyor. Oysa tarımın sorunları yıllardır çözüm bekliyor.
Aralık 2014 yılında kaleme aldığım ve bu köşeden yayınlanan yazımı noktasına virgülüne dokunmadan sizlere aktarayım:
Sadece kuraklık, don ya da diğer afetler mi bu denli etkili oldu. Yoksa Tarım Sektörünün daha ciddi problemleri mi var. Sadece son 10 yılda Türkiye’de 27,8 milyon dekar tarım arazisinin üretim dışı bırakıldığını TÜİK verileri söylüyor. (Aradan geçen 4 yılda ne kadarı daha üretim dışı bırakıldı bir veriye ulaşamadım) Tahıl ambarı olmakla gurur duyduğumuz Konya’da aynı dönemde 7 milyon dekardan fazla tarım arazisi özelliğini kaybetmiş. Yıllar önce net ihraç ürünümüz olan pamuğu bu gün ithal ediyoruz. Un ihracatımızla övünüyoruz ama buğdayı ithal ediyoruz. Yanlış üretim politikaları ve sulama yöntemleri yüzünden yeraltı su kaynaklarımızı hızla kaybediyoruz. Dünya üretiminin neredeyse % 80’ini gerçekleştirdiğimiz fındıkta bile bir sezon yaşanan don olayı sonucu ürün yetersizliği nedeniyle fiyatın 2-3 katına çıkmasına engel olamıyoruz. Çünkü ortada ürün yok, doğal afetlere karşı stok oluşturacak kurum yok. Olumsuzlukların yanında olumlu gelişmelerde var. Tarım ürünleri ihracatımız 16 milyar doları geçmiş durumda ve tarım ürünleri alanında net ihracatçı olmakla övünüyoruz. (2018 yılında tarım ürünleri ihracatımız 22 milyar doları geçmiştir.)
Türkiye’den kat kat küçük olan Hollanda, geçen yıl 60 milyar dolardan fazla tarım alanında ihracat yapmış. (Hollanda 2018 yılında tarım ürünlerinde 110 milyar dolar ihracat yapmıştır) Yıllar önce seyahat ettiğimde Romanya’da neredeyse tüm verimli arazilerin Hollandalı şirketler tarafından satın alındığını ya da kiralandığını öğrenmiştim. Hollanda, neden Romanya’da bu kadar tarım arazileri ile ilgileniyor açıkçası anlamamıştım. Daha sonraki yıllarda Suudi Arabistan’ın sadece pirinç üretmek için Kamboçya’da 1,6 milyon hektar arazi kiraladığını, Çin’in ise Ukrayna’da 3 milyon hektar tarım arazisi aldığı haberlerine rastladım. Konuyla ilgili biraz daha araştırma yaptığımda Avrupalı şirketlerin 2013 sonu itibarı ile sadece Afrika da 3,9 milyar hektar arazi aldıklarını öğrendim. (Güncel rakamlar çok daha fazla.)
Olup bitenler tarımın bu gün ve yakın gelecekte ne kadar önemli bir silah haline geleceğini gösteriyor. Küresel bazda yaşanan İklim değişiklikleri ise toprakların kıymetini ve korunma zorunluluğunu giderek artırmaktadır. Bu kadar büyük hızla artan dünya nüfusu ile gıda üretimi arasındaki fark giderek açılmaya devam ediyor. Gelecekte gıda fiyatlarının çok hızlı artacağı artık bilinmeyen bir durum değil.
Tarımın ne denli önemli olduğunu sadece büyüme rakamları ya da enflasyon açıklandığında hatırlamayalım. Bu gün gelişmiş ülkeler diye kabul edilen tüm ülkeleri araştırdığınızda tarım alanında geri kalmış bir ülke yok. Hepsinin ortak noktası tarım ve sanayisinin birlikte gelişmiş olması ve teknolojik tüm yeniliklerin her iki alanda ortak olarak kullanılması. Diğer taraftan Dünya Ticaret Örgütü’nün küresel bazda tarım ticaretindeki desteklerin kaldırılmasına yönelik yaptırımları ve Avrupa Birliği’nin mevcut tarım politikalarına uyum göstermeye çalışmak, Türkiye’nin birçok üründe elini zayıflatacak. Tarım alanları gelecek kuşakların bize emanetidir. Bu alanların korunması ve amaç dışı kullanılmasının önlenmesi en önemli önceliğimiz olmalıdır. Tarım alanlarını korumak için 2005 yılında çıkan Toprak Kanunu taviz verilmeden uygulanmalıdır. Dünyanın en verimli topraklarında yaşıyoruz. Ekolojik zenginliğimizin bile doğru dürüst envanterine sahip değiliz. Anadolu’ya özgü birçok gen kaynağımızın ne durumda olduğu bilinmiyor.
Sadece parantez içerisinde ki metinleri ilave ettim ki kıyaslama yapmak imkânımız olabilsin. Evet 4 yıl önce kaleme alınmış sorunlar ile bu gün karşılaştığımız sorunlar ne yazık ki aynı.
Çok geç olmadan tarımın gereken önemi görmesini en azından gelecek kuşaklar adına temenni ediyorum.