Virüs Ekonomisi
İş hayatına dair bütün bildiklerimiz ya da bildiğimizi sandığımız kuralların küreselleşen ekonominin gerçekleri karşısında nasıl etkilendiğinin farkında mıyız? Sermaye hareketlerinin serbest kalması sonucunda artık yaşanan olumsuzluklar daha bulaşıcı hale geldiği gibi etkileri de uzun sürüyor. Bunu zaten yakın zaman öncesinde Amerika da bir şirketin iflasıyla nasıl dünya ekonomisinin krize sürüklendiğini görerek yaşadık.
Toparlanma sinyalleri gelirken bu sefer yeni bir sorunumuz var. Geçmişte yaşanan Afrika kökenli salgınlar kimse tarafından umursanmazdı. Bu sefer söz konusu Çin olunca işler değişti. Tarihi kayıtlara göre 1918 İspanyol Gribi salgını ve 1957 – 1958 Asya Gribi salgınlarında milyonlarca insan hayatını kaybetmiş. Bu salgınlara dair ekonomik kayıplar tartışılmazken 2001 – 2002 SARS salgını Çin ve Hong Kong ekonomilerine büyük etki yaptığı gibi Küresel ekonomiye 40 milyar dolar zarar verdi.
Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan korona virüs salgını şimdiden 20 ülkeye yayılmış halde ve ölü sayısı her geçen gün artarken virüsün bulaştığı insan sayısı on binlerle ifade ediliyor. Analistlere göre salgın Çin ekonomisi üzerinde olumsuz etki bırakacak dolaylı olarak da dünyanın üretim üssü olduğu için küresel ekonomiyi etkileyecek. Söz konusu hastalığın nasıl yayıldığı ve ne kadar kötü olabileceğine dair bilgi eksiklikleri var. Belirsizliği sevmeyen sermaye hareketleri daha şimdiden kendine güvenli liman olarak başka alanlara yönelmiş durumda.
Virüsün bulaşma riskinin görüldüğü ülkelerde tüketici taleplerinin azalacağını turizm, ulaşım, ticaret ve hizmet sektörlerine direk etki yapma kapasitesine sahip olduğunu Moody’s raporlarında yazıyor. Bir başka kuruluşa göre kısa süre içerisinde kontrol altına alınamadığı takdirde Çin bu yıl öngörülenden 1,5 puan daha az büyüyecek. Bu rakam küresel ekonomide durgunluk anlamına gelecek.
Alınan kararlar, yaşanan belirsizliklerin küresel piyasalar ve ekonomiler üzerinde ciddi etkileri oluyor. 50 milyondan fazla insanın karantina altına alındığı Çin’de seyahat kısıtlamaları getirildiği gibi seyahat acentelerinin turları durduruldu. İnsanlar sokağa çıkmazken alışverişler durma noktasında. Birçok havayolu şirketi Çin uçuşlarını askıya aldı, birçok organizasyon şimdiden ertelendi. Amerika Birleşik Devletleri Ticaret Bakanı’nın şubat ayında yapmayı düşündüğü Çin ziyaretinin iptal edildi üstelik büyükelçilik çalışanları geri çağırılmış durumda.
Yüzlerce global marka Çin’de faaliyet gösteren şubelerini kapatma kararı aldı. Toyota Wolkswagen gibi otomobil firmaları Çin tesislerinde tatil sürelerini uzatırken evden çalışmalarını tavsiye ediyor. Asya borsalarında ciddi kayıplar görülürken kaçan sermaye kendisini değerli madenlere veya kripto para birimlerine atıyor. Çin’in azalan petrol talebi ham petrol fiyatlarının hızla gerilemesine sebep olurken bunun özellikle enerjiye bağlı cari açığı olan ülkelere pozitif etki etmesi bekleniyor. Ben ise tam tersine pozitif etki etse dahi küçülen dünya ticaretinin ihracatımıza olumsuz etki edeceğini düşünüyorum.
Bilimsel adı 2019-nCoV olan bu virüs ilk olarak görüldüğü 12 Aralıktan bu yana 200’den fazla insanın ölümüne sebep oldu. Çin Sağlık Komisyonu’nun yaptığı açıklamalara göre hastalığın bulaştığı insanların % 2,2’si hayatını kaybediyor. Çin hükümetinin kamuoyu ile bilgileri tam olarak paylaşıp paylaşmadığına dair oluşan şüpheler yaşanan kaosun daha da büyümesine sebep oluyor.
Bugüne kadar geçen sürede virüsün Çin ekonomisi üzerinde etkisinin kısa ömürlü olması hesaplandı. Gelişmiş ülke ekonomileri henüz tepki vermiş değil ancak Çin Hükümeti salgını kontrol altına almayı başaramaz, özellikle güneydoğu Çin’deki üretim merkezlerine yayılırsa küresel ekonomide ciddi bir tahribat yapacağını bilelim.
Sözün özü 2020 hesaplarımızı virüs nedeniyle gözden geçirmek zorunda kalabiliriz.