Yakın gelecekte değişim
Dünya bazı ülkeler ve gruplar için toprak, bazıları için para ve özgürlük vs. adına çarpışıldığı çok cepheli bir savaş alanına dönüştüğü, içinde yaşayanlarca bir gerçek olarak görülmektedir.
Ancak yaşanan savaşlar ve bu savaşların yönünü değiştirme çabaları nükleer teknolojiler kullanılmadığı sürece ülkeler ve gruplar arası güç gösterisi ve tehdit şeklinde devam edecektir.
Dünya; nükleer teknoloji alanında ABD, İngiltere’nin de onayını alarak 6 ve 9 Ağustos 1945’de Hiroşima ve Nagazaki’ye atom bombası denemesi ile kitlesel soykırım yaşatmış ve insanlık açısından kötü bir tecrübe geçirmiştir.
1960 yılından beri bir nevi intihar yolu olan nükleer olanakları barındıran insanlık bunları günün birinde elbet tekrar kullanacaktır. İnsanlık kendi sonunu getirmeden evvel hiperimparatorluğun başarısızlığı ve hiper çatışmanın tehlikesi; demokrasileri, korsanları yenebilmeleri için yeni çıkışlar bulmaya yöneltecektir. Pozitif düşünmek gerekirse büyük şirketlerin geleceği önemli boyutlardaki askeri siparişlere bağlı kalmayacak, tüm dinler birer barış gücü haline gelecektir ve tüm dünyada pazar güçlerini sınırlayan bir demokrasi hükmedecek, geleceğin 3’üncü dalgası olan hiper demokrasi, kıtlık, sefalet, ölümcül hastalık, iklim değişiklikleri ve insan çılgınlığı gibi çok daha acil konulara karşı savaş verecektir.
Bugün insanlığın kendini yok etmeye ya da pazar, bilim, savaş veya kötülük tarafından yok edilmeye mecbur olmadığını kanıtlaması gerekmektedir. Her şeyin değişime uğradığı bu dönemde, uluslar barbarlığa, kaba kuvvet ile korkuya, egoizm vs. ile karşılık vermeye başlamakta, bu da dünyamızda tam anlamıyla demokrasinin ve toleransın hüküm süremeyeceğini göstermektedir. İnsanlığı bu kötülüklerden korumak amaçlı geleceğin 1’inci ya da 2’inci dalgası insanlığa son vermeden 3. dalga yayılmalıdır.
İklim değişiklikleri, zengin ile fakirin arasındaki uçurumun büyümesi, uyuşturucu kullanımının artması, gıda, su ve enerji sıkıntısı, mali krizler, daha ölümcül teknolojiler, daha çılgın savaşlar gibi felaketler değişimin avukatları haline geleceklerdir. Bizler de bu felaketlerin avukatlığına soyunmadık ancak bu tehlikelerle, “dünya nereye gidiyor?” sorusunu sormak gerektiği gerçeği de önümüzde durmaktadır.
Bazı politik, ekonomik davranış süreçleri ile konuya açıklık getirmek yerinde olacaktır. Hiperimparatorluk ve hiperçatışmanın başarısızlığının ardından her savaşın sonunda olduğu gibi geçmişten ders alarak, affederek, yeni ütopik politik projeler ortaya çıkartarak yine dünyayı farklı bir şekilde yeniden oluşturmaktan bahsedeceğiz.
Irak, Suriye, Afganistan da olduğu gibi Ukrayna savaşından sonrada öyle olacaktır. Tüm bunların ardından üretici sınıfı, mutluluklarının diğerlerinin mutluluklarına bağlı olduğunu anlayıp, ticari üretici sınıfın bir parçası olmayı ve korsanlara hizmeti sürdürmeyi red ederek insanlık üstü olacaklardır.
Kendilerini dünya vatandaşı ve aynı zamanda da çeşitli birliklere üye göreceklerdir. Bundan böyle yaşadıkları ülkenin vatandaşı değil, konuştukları dile ait ülkenin vatandaşı olacaklardır. Mutluluğu farklı şeylerde bulup, aktarmanın insana özgü olduğunu yeniden öğreneceklerdir. Kadınlarda doğuştan aktarma olgusu olduğundan, ekonomik ve sosyal alanlardaki tırmanışından dolayı kadınlar erkeklere kıyasla daha insanlık üstü olacaklardır. İnsanlık üstü olanlar pazar ekonomisinin yanı sıra, ücretsiz edinimi, kamu hizmetini, genel amacı ortaya çıkartacaklardır.
“Relasyönel” diye adlandırılan bu ekonomi, yokluk kurallarına uymayacaktır: “bilgiden vermek, vereni mahrum bırakmaz” mantığı ile bu ekonomi, eğlence, sağlık, eğitim gibi gerçekte ücretsiz olan hizmetleri vermeye ve takas etmeye olanak sağlayacaktır. Verdikçe verme isteği belki de artacak ve çalışmak zamanla bir zevk haline gelecektir. Transhumains’ler artık sadece ticari değil, aynı zamanda sosyal ve sanatsal inovasyonlar getirecek olan yeni bir üretici sınıf oluşturacaklardır. Mikrofinans şirketleri, pazarın, demokrasinin en önde gelen şirketleri arasında yer alacaktır.
Fakirliğe karşı, uyuşturucuya karşı, kadının korumasına yönelik, sağlık ve eğitim vs gibi alanlarda, şehirlerde çeşitli yeni şirketler doğacaktır. Çatışmaların çözümlenmesi, hastalıkların önlenmesine yönelik çalışmalar üstleneceklerdir ve yeni meslekler ortaya çıkacaktır. Son yıllarda bu alanda ümit verici gelişmeler görülmekle birlikte Covid-19 gerçeği ile de bu, bazı ülkelerde hızlanmıştır. Covid’e karşı aşının bulunması, Çernobil faciası sonrası artan kanser hastalıklarının tedavi edilebilmesi, organ nakillerinin artışı vb. insanın hayat standardını artırmaya yönelik çabaları olarak görülebilir.
Hiperdemokrasi kuruluşlarında birçok olay yaşanacak, yeni teknolojiler ortaya çıkacak ve aniden tarihin akışı değişebilecektir. Bu alanda da uzay boyutlu seyahatler, çevre dostu elektrikli araçlar, insansız idare edilebilen hava, deniz ve kara araçları, organik üretilen gıdalarla vb. mesafe kat edildiği görülmektedir.
Yine şehirler insan hayatının geçeceği yerler olup, şehirde yaşayanların sayısı artacak, böylece önemli meblağlar şehirlerin altyapı ihtiyaçlarına kullanılırken, şehirler aynı zamanda en önemli vergi gelirine sahip olan yerler haline gelecektir ve geleceğin politik hareketi bu esas üzerine kurulacaktır.
Bu sırada devletler pazar ataklarına karşı dayanabilmek amaçlı güvenlik, kamu sakinliği, özgürlük ve lisanın korunması gibi unsurlara önem vereceklerdir ve bu görevleri yerine getirirken zamanla sınırlar ortadan kalkacaktır. Her kıta veya her coğrafi alan demokrasilerden bir birlik oluşturacak ve her birliğin para sorumluluğu, pazar şeffaflığı, çevre koruması, iç güvenliği, ortak alanın korunması vs gibi sorumlulukları olacaktır. Ayrıca kıtasal bir hükümeti ve bir parlamentosu da olacaktır.
Birleşmiş Milletler dışında, Avrupa Birliği’nde olduğu gibi coğrafi özellikler, teknolojik ve tarımsal ürünler vb. aynı kıtanın ülkeleri arasındaki sorunları çözmek amaçlı bir mercisi oluşturulabilir. Böylece pazar demokrasisi dengesinin koşulları daha iyi bir konuma gelecektir. Ülkelerarası sorunların hızlıca ve daha adil çözülebileceği, Avrupa’da ve diğer kıtalarda ülke topluluklarının kurulabildiği alanlarda hiperdemokrasi başlayacaktır. Bu toplulukların üst çatısı Birleşmiş Milletler organizasyonunun temelini oluşturacağı dünya çapında yeni kuruluşlar oluşturup Birleşmiş Milletler Yasası’nı yeniden düzenleyip dünya çapına yaymalıdırlar. Bu oluşumun güvenlik konseyi insanlığın korunmasına yönelik sosyal normlar oluşturup tüm dünya çapında uygulanmasını sağlayacaktır. Uluslararası mali kuruluşlar ise artık sadece en zenginlerin talimatlarını yerine getirmeyecektir. Bu dünya çapındaki hükümet, başta örtülü ya da açık sömürü düzenine, beyaz uyuşturucu trafiğine, köleliğe, mafyaya, iklim değişikliğine vs. karşı demokratik düzen ve askeri olanaklar sağlayacaktır. Zaman ilerledikçe dünya çapında bir ceza mahkemesi gibi, yeni kontrol, savunma mercileri oluşacaktır.
Dünya su ajansı, suyun kullanılabilirliğini muhafaza ederken, bir diğer merci tüketim mallarının niteliklerini kontrol edecek ya da bir diğeri sigorta şirketlerini vs. kontrol edecektir ve korsan ekonomisinin önüne geçecektir. Merkez bankası kara para aklamaya çalışan her türlü kuruluşu mali birliğin dışında bırakıp başlıca paraların istikrarını sağlarken tek parayı da yönetecektir. Kalkınma bankaları da dünya çapındaki anayasayı uygulayan ülke ya da şehirlerin büyük altyapı projelerini finanse edecektir. Tüm bu kuruluşların merkezlerinin aynı yerde olma zorunluluğu tabiî ki yoktur.
Hiperdemokraside Pazarın Yeri
Hiperdemokrasi kuruluşları pazarın etkin bir şekilde faaliyet göstermesini sağlayacaktır. Bankacılık sisteminde mikro kredi sistemi hüküm sürecektir. Büyük tüccarlar, şirketlerle birlikte küçük esnaflar ve tüketiciler de bu finans kuruluşları tarafından desteklenir hale gelecektir. Teknik gelişmeler, sağlık, gıda ve çevre sanayilerine yönelecektir. Yaşanan an, stoklanana kıyasla değer kazanacak, yani sinema ücretsiz olurken tiyatro ücretli olacak ya da müzik dosyaları ücretsizken konserler ücretli, kitaplar ücretsizken yazarların konferansları ücretli olacaktır. Hiperdemokrasi, iklim, hava, su, özgürlük, demokrasi, kültür, bilginin vs. oluşturacağı olağanüstü bu ortak mal mevhumu ortaya çıkacaktır. Kültürlerini, ormanlarını muhafaza eden ülkeler bu konuda bir fikir edinmemizi sağlayabilecektir. Bilgiye, bilinçlenmeye, eğitime yönelik yapılan her şey zaman içinde evrensel bir boyuta gelip evrensel bilgiyi oluşturacaktır. Bu evrensel bilgi yeni, yeni evrensel kavramlar, evrensel haklar ortaya çıkaracaktır.
Örneğin Antarktika’da olduğu gibi alan paylaşımları, uzayda alan savaşları, yeryüzünde de kıta sahanlığı savaşları artacaktır. Yeryüzü koordinatlarla, uzay ışık hızı uzaklığıyla, galaksiler uzay koordinatlarıyla/çaplarıyla veya mesafeleri ile paylaşılır hale gelecektir. Dünya ülkeleri bir dönem süper güçlere karşı birleşecek, öyle bir dönem gelecek ki süper güçlerde dünya ülkelerini ayrıştırıp, kamplara böleceklerdir. Bu dönemde de ülkeler arasında pazar demokrasileri ile birlikte, çıkar demokrasi çatışmaları süregelecektir.
Türkiye’de teknolojik gelişmelerle birlikte, teknolojide gelişmiş ülkelerle aradaki farkı kapatarak kendi demokrasisi ve kendi değerlerini koruyabilecek güçlü yapılar, güçlü ekonomisi ile kendine uygun gruplar ve alanlarda yer alabilmelidir. Türkiye için oluşturulan tehditleri fırsata çevirerek artan, değişen ve gelişen nüfusuna yeter ve hatta daha da üstte bir standardı yakalayabilmelidir.
Barış dolu nice mutlu yıllarınız olsun.
Sağlıkla kalın...