Enflasyonla yaşamak
Henüz ortada Ukrayna - Rusya savaşı yokken ve enflasyon %20’lerde bile değilken Temmuz 2021 tarihinde bu sütunlarda “Enflasyon düşmez” demiştim. O günden bu yana 9 ay içerisinde öylesine iktisadi deneyler yaptık ki enflasyonda kontrolü tamamen kaybetmeyi başardık. Gerçi anlı şanlı televizyon kanallarında bu konuyu hukukçular tartıştığına göre yüksek enflasyondan dolayı bir sorun gözükmüyor. Çünkü ne kamuoyu, ne iktidar, ne de muhalefetin sorunun ne olduğuna dair bir para politikası içeren programının olmadığı görünüyor. Kamuoyu bir gün marulu, diğer gün domatesi tartışıyor. Muhalefet kamu kurumlarının önünde güvenlikçilerle tartışıyor. Meseleden sorumlu bakanımız ise Aralık ayına kadar sabretmemizi istirham ediyor.
Vatandaşın bir kısmı halinden şikâyetçi iken diğer kısmı satılan evleri arabaları dolup taşan lokanta ve kafeleri örnek gösteriyor. Ülkemizi ciddi manada etkileyen böylesi bir temel sorunda dahi kolektif akıl oluşturmak yerine kamplaşarak sorunları halının altına süpürmeyi başarıyoruz. Halının altı öylesine doldu ki gelecek nesillere Allah şimdiden kolaylıklar versin.
Soğuk savaş yılları sonrasında Rus ve Amerikalı heyetler karşılıklı ziyaretler yaparak ülkeleri daha yakından tanımaya çalışırlarmış. Amerikan heyetine Moskova ziyaretinde şehrin tüm güzel meydanları ve eserleri gezdirildikten sonra Moskova metrosunun nasıl hassas ve dakik olduğu gün içerisinde toplam gecikmelerin 10 saniye dahi tutmadığı anlatılır. Amerikan heyeti Metro istasyonuna götürülür. Mihmandar istasyondan kalkan treni göstererek “-Bir sonraki tren 6 dakika sonra burada kapılarını açmış olacak” diye övünür. Lakin ne olduysa gelmesi gereken tren gecikir. 6 dakika olur 16 dakika. Amerikan heyeti alaycı şekilde saatlerine bakmaya başlarlar. Bunu gören Rus mihmandar sinirli bir şekilde Amerikan heyetine “-Ama canım sizde Kızılderilileri öldürdünüz” der.
Ülkemizde sorunların tartışılma şekli aynen bu hikayeye uyuyor. Hatta bazılarımıza göre ortada ciddiye alınacak bir durum söz konusu değil, tamamen gelip geçici bir durum bu yaşananlar. Bir yıl önce Fed ve Avrupa Merkez Bankası da bunun geçici olduğunu söylerken şimdi son 30-40 yılın en büyük enflasyon rakamları ile mücadele programları açıklıyorlar. Büyük ihtimalle açıklanan programlar ekonomik yavaşlamalara neden olacak fakat yüksek enflasyonun yaratacağı tahribatın çok daha büyük olacağını düşünerek bu yolu tercih ediyorlar.
Biz yaşadıklarımız için onlarca sebep bulabiliriz. Lâkin esas problemin nereden kaynaklandığını dahi bildiğimizi düşünmüyorum. Eğer “-Aralık ayından sonra düştüğünü göreceğiz”, “-Türk Lirası zaten düşeceği yere düştü daha nereye düşebilir”, “-Faizi sorun olmaktan çıkardık” diye beyanatlar veriliyorsa bence ortada bir plandan programdan söz etmek mümkün değil. Öte taraftan muhalefet çözüm önerileri ve programlarını anlatmak yerine kişiye odaklı sadece sorunu dile getirmekle, et süt kurumunun önünde içeri girmeye çalışmakla ülkede yaşanan yüksek enflasyon sorununa ne gibi bir çözüm getirebilir?
Son bir yılda sabit gelirli insanlarımızın ve emeklilerimizin satın alma güçlerinde yaşadıkları kayıp neredeyse % 50’den fazla ve bunu henüz tam olarak anlayabilmiş bile değiliz. Unutmayın enflasyon sizin cebinizden haksızca alınan gizli bir vergidir. Tüm dünya karşılıksız basıp dağıttığı pandemi döneminde ise zirve yaptırdığı bu parasal genişleme politikalarının sonucunda bu dağıtılan parayı geri toplayabilmek adına enflasyonist ortamın oluşmasını istedi. Bakmayın siz Merkez Bankalarının geçici söylemlerine, sert önlemler alınacağına dair beyanatlarına.
Ben Ağustos -Aralık 2021 döneminde kur şoku yaşanana dek Merkez Bankası’nın ve Hazine Maliye Bakanlığı’nın cari fazlaya dayanan bir modeli hayata geçirmeye çalıştığını bu yüzden faiz oranlarını kademeli düşürebileceklerini düşünmüş ve savunmuştum. Döviz kurunun böylesi başıboş bırakılacağını hiç tahmin etmedim. Sonrasında kurun enflasyona geçişkenliği ve enerji maliyetleri derken kontrolü kaybettik. İşin acı tarafı iktidarın muhalefetin ve topluma önderlik etmesini beklediğimiz sivil toplum örgütlerinin söylem ve eylemlerine baktığımız zaman bu yüksek enflasyonist ortamın yaratacağı yıkım ve tahribatın farkında bile değiller. Ülkemizde o kadar değerli iktisatçılar, para politikası uzmanları ve ekonomistler dururken her akşam ekranlarda hukukçular, gazeteciler enflasyonu, hayat pahalılığını, para politikasını tartışıyorsa sorunun çözümüne dair bir umut taşımayı bırakıp enflasyonla yaşamayı öğrenmeye bakın.