Ayağın basış bozuklukları
Günlük aktiviteler esnasında, spor yaparken, koşarken veya yürürken, arka planda çalışan farkında olmadığımız sistemler vardır. Bu sistemlerden biri kas-iskelet sistemi ve vücudun kinetik zinciridir. Kinetik zincir içinde çalışan birçok kas, kemik, eklem ve bağ yapısı vardır. Bu kinetik zincirde oluşan küçük bir bozukluk tüm vücudu etkileyecek sorunlara yol açabilir. Ayakta doğuştan gelen ya da sonradan kazanılan bozukluklara bağlı olarak yük dağılımında ve yürüyüşte oluşan problemlere genel olarak basış bozukluğu denir. İçe basma, dışa basma, düztaban, yüksek kavisli ayaklar basış bozukluğunun temellerini oluşturur.
Ayak ve ayak bileğinin ana görevi vücudun yükünü taşımaktır. Ayakta gelişen bir basış sorunu, omurgayı etkileyerek duruş bozukluğu ve bel/sırt ağrılarını beraberinde getirir. Ayağın sorunları genetik bir temele dayanabileceği gibi, çocukluk çağında kusurlu yere basma, uygunsuz ayakkabılar giyme sonucunda da ortaya çıkabilir. Bu sorunlar zamanında düzeltilmezse, ilerleyen dönemlerde diz, kalça, bel ve sırtta ağrılara sebep olabilir. Sağlıklı bir ayakta 2 iki tane ark/kavis bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi, topuk ile ayağın tarak kemikleri arasında uzanan ve ayakların iç kenarında bulunan longitudinal ark ve tarak kemikleri bölgesinde bulunan transvers arktır.
Sağlıklı ve normal bir yürüyüş esnasında longitudinal ark, parmakları topuk kemiğine doğru çekerek yürüyüşün kolaylaşmasını sağlar. Ayak, her yere basma hareketinde topuktan ayağın ön bölümüne doğru bir esneme hareketi yaparak vücudun yaylanmasını sağlar ve yükü dağıtır. Belden kalçaya, kalçadan dize, dizden topuğa iletilen vücut ağırlığı ayağın dış kenarı boyunca taşınarak başparmak eklemine iletilir. Bu sistemde bir aksama olursa ayakta şekil bozuklukları ve ağrı meydana gelebilir.
Ayak görsel olarak değerlendirildiğinde üç farklı şekilde görülebilir. Yüksek kavis, düztaban ve normal kavis. Düztabanlar içe basarak, yüksek kavisliler ise dışa basarak bu sorunu aşmaya çalışırlar. Ayakta yük eşit dağılamayacağından parmak kemiklerinde deformasyon ve ayağın çeşitli bölgelerinde nasırlar oluşabilir. Düztabanlık, çocuğun ayağına yandan bakıldığında ayağın ortasındaki bölgenin normalden daha fazla yere temas etmesi olarak tanımlanır. Özellikle kilolu çocuklarda bunu anlamak oldukça zordur. Yüksek tabanlık ise ayak çukurunun normalden daha yüksek olmasını ifade eder. Düztaban olan çocukların topukları genellikle dışa, yüksek taban olanların ki ise içe doğru dönük olur. Her ikisi de genetik problemler ama özellikle yüksek tabanlık bazı nörolojik hastalıklara eşlik edebilmektedir.
Basış bozukluğu saptanan çocukların büyük bölümünde tedaviye gerek yoktur. Çocuğun ayak başparmağı geriye doğru çekildiğinde ayağın içindeki kavisin artması bu sorunun sadece yumuşak dokulardan kaynaklandığını, kemik sorun olmadığının göstergesidir. Her basış sorunu mutlaka tedaviyi veya tabanlık kullanmayı gerektirmemektedir. Kullanılan tabanlık basış sorununu kalıcı olarak düzeltmiyor, sadece çocuğun ağrısını gideriyor. Çocuk ayakta çok kalmaya bağlı taban, baldır veya bacak ağrısı çekmiyorsa genelde özel tabanlık kullanmak zorunda olmayıp, çocuğu özel egzersizler yapmaya ve mümkün olduğunca çıplak ayakla yürümeye teşvik etmek gerekiyor. Kişiye özel tabanlıklar ayak ve ayak bileği hastalıklarının tedavisinde ve uzun süre ayakta kalan veya sportif faaliyetleri bulunan kişilerin günlük yaşam konforlarını sağlamakta önemli bir yere sahiptir. Tabanlıkların hazırlanmasında en önemli detay tabanlığın sertlik derecesinin planlanmasıdır. Standart tabanlıklardan farkı hazırlanmış bu tabanlık kişinin problemine yönelik olmasıdır. Hazır alınan tabanlıklar, silikon ürünler ve ayakkabılar herkesin ayak ve parmak farklılığı olduğundan tedavi için başarı durumu yoktur. Kişiye özel hazırlanan tabanlıklar aynı bir hastalıkta ya da aynı numara ayakkabı giyen bir başka kişi tarafından kullanılamaz.
Ayak basış sorunları, fark edildiğinde önlem alınması gerek sorunlardandır. Ağrı, kramp ve çabuk yorulma gibi şikâyetlere yol açabilir ve diz, kalça ve bel mekaniğini bozabilir. Nedene yönelik tedavi, egzersiz ve kişiye özel tabanlık kullanarak, belirli aralıklarla düzenli doktor kontrolleriyle bu sorunlar kontrol altına alınabilir.