Ülkelerin kendilerini yenileme kapasiteleri, bilgiyi, yüksek teknolojiyi kullanmaları ve üretmeleri ile orantılı, yaşayan insanlarına; değişim hızı ise genç-yaşlı nüfuslarına bağlı olarak hızlı-yavaş olabileceğini göstermektedir.
Sadece genç nüfus mu? diye sorulacak olursa ebetteki bu genç nüfusu yönlendirecek onların önünü açacak teknolojide hızlı transformasyonu gerçekleştirecek diğer tecrübeli nüfus gruplarına da ihtiyaç vardır.
Ülkelerin toplum politikalarında diğer gruplara verdikleri/verebilecekleri roller/rol modellere bağlı olarak değişim ve gelişimin içinde yer alacaklardır.

Bir milletin gelecekte nerede olabileceğini değerlendirirken gelişmişlik açısından, ekonomik değerler açısından, genellikle gayri safi milli hâsıla, kişi başına düşen gelir, üretim kapasitesi gibi kriterler kullanılır.
Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand’dın da danışmanlığını yapmış 21.y yılın düşünürü kabul edilen Jacques Attalı “Bu istatistiki veriler dışında bir ülkenin gelişmişliğini gösteren başka parametrelerde vardır.
İşte bunlardan üçü olan “Demografi, Ülke Mutfağı ve Müzik” benim bir ülkenin nereye doğru gittiğini anlamaya çalışırken odaklandığım etkinlik ve üretim alanlarıdır.
Bunlardan biri hayatın kaynağı olan doğum ile diğeri bedenin beslenmesi, ötekiyse ruhun beslenmesiyle ilgilidir.” Düşüncesini ortaya atmıştır.
Demografi nüfus ve nüfus hareketleri anlamına gelmektedir. Nesiller arası güç dengeleri, aile yapısı kadın erkek cinsleri arasında denge konularında bilgi verir ve bir milletin ebatlarını, dinamizmini kendini yenileme kapasitesini göstermesi anlamında kullanılmaktadır.
Bu alanda bir milletin gelişimini tahmin etmek ve bu gelişimin politik ve ideolojik güç dengelerinde ileride yol açabileceği değişiklikleri kestirebilmek böylece daha kolay olacağı düşünülmektedir.
Burada ülke mutfağından kasıt bir milletin değişmezlerini göstermektedir. O ülkedeki doğal manzaraların çeşitliliğini ve toprağını, hayvanlarını ve bitki örtüsünü kadınlarını hayattaki varlıklarını nasıl tarif ettiklerini, yaşam tarzlarının diğer milletler tarafından nasıl algılandığını göstermektedir.
Müzik ise o milletin yaratıcılığının, yaşama sevincinin, başkaldırmalarının, varoluş ve estetik algılarının, o ülkenin seçkinleriyle halkı arasındaki ilişkilerin ve o milletin dünyaya ilham verme kapasitesini anlatmaya çalışmaktadır.
Bu üç unsurun kendi kültürleri dışındaki etkenlerden nasıl beslendikleri, dışarıya nasıl ve ne kadar ihraç edildikleri, diğer etnik kökler ve kültürlerle etkileşme ve bunun sonucunda dönüşüm-değişim kapasiteleri bir milletin geleceğiyle ilgili birçok ipucu vermektedir.
En başta, nüfusları yaşlanan ve/veya yemekleri sıkıcı olan ve/veya müzikleri kendilerinden başka kimse tarafından dinlenebilir olmayan milletlerin gelecekleri hakkında henüz bir yol haritası çizemedikleri anlamına gelmektedir.
Doğal olarak müzikte ve yemekte nesnel ölçüler yoktur ve batı medeniyeti değerleri üzerinden değerlendirilmektedir ama yine de “evrensel olmak” diye bir şey var.

Değişim/Gelişim alanında bu düşünceye sahip bazı çevrelerce ülkemiz ile Endonezya genç nüfusu ile ön planda değerlendirilmekle birlikte, Türkiye bulunduğu coğrafya, bitki örtüsü, kıtaların kesim noktası, ecdadımız Osmanlı imparatorluğu döneminden de gelen zengin Türk mutfağı ve buna paralel olarak tarihten gelen beslenme alışkanlıklarımız ile sanatçılarımızın evrensel müzik alanındaki kabiliyetleri, diğer ülkeleri etkileyen ve dinleten etkili sanatçılarımızın varlığı ki eurovision şarkı yarışmasında ki siyasi tutum nedeniyle yarışmadan çekilmesine rağmen Türkiye’ye yeniden katılma çağrıları bu alanda örnek gösterilebilir.
Bu değerlendirme çerçevesi dar ve basit görülebilir. Bunların Ülkelerin gelişmişlikleriyle ne ilgisi var denilebilir. Ancak bu değerler de üst ligde iseniz zaten ekonomik açıdan da üst ligde yer almışsınız demektir.
Son yıllarda Türkiye’nin kullandığı veya ürettiği, ihraç ettiği İHA, SİHA ve askeri araçlar vb. yüksek teknolojik ürünlere bakıldığında, eğitilmiş insan gücü ile aynı doğrultuda geliştirilip uzaya fırlatılan Türksat 5A ve gelecek yıl planan 6A ve Türk bilim adamlarının özellikle sağlık ve tıp alanında yurt içi ve yurt dışı başarıları da dikkate alındığında, hızlı değişim göstererek yakın gelecekte, üst liglerde, dünyanın gelişmiş ekonomileri arasında, belki de ilk on sırada kendine yer bulabileceğinden umutlu olabiliriz.
Sağlıcakla kalın.