Geçmişin Acılarından ve Yükünden Nasıl Kurtulabiliriz?
Hepimiz biraz yaralıyız. Geçmişte yaşadığımız olumsuz olaylardan dolayı ruhumuzda, kimimizin hafif kimimizin de derin yaraları var. Bazı insanlar zaman içerisinde kendi kendilerini iyileştirebilirler; geçmişin yaraları önce kabuk bağlar, sonra da ortadan kalkar. Bazı insanlarda ise geçmişin yaraları hiç kapanmaz; hiç iyileşemez. İlk günkü gibi acımaya, kanamaya devam eder...
Hala geçmişin yükünü taşıyan ve yaraları hala kanayanlar vardır aranızda. Hiç bir zaman yasadığınız bu acıların geçmeyeceğine inanıyor olabilirsiniz. Belki tecavüze uğradınız, belki tacize maruz kaldınız; belki de ihmal edildiniz; sevilmediniz ya da değer görmediniz... Öncelikle yapmanız gereken, geçmişinizde her ne yaşamış olursanız olun bu durumu kabullenmelisiniz.
Geçmişteki yaraları büyük olan insanların birçoğu zihninde devamlı bu durumla savaşır durur. “Keşke... böyle olsaydı, keşke şöyle davransaydım böyle olabilirdi”, neden bu benim başıma geldi?” gibi düşünerek devamlı senaryoyu baştan yazar dururlar, olayı tekrar tekrar yaşamaya devam ederler. Bu durum zihindeki enerjiyi o kadar çok tüketir ki öfke ve suçluluk duygusu arasında sıkışıp kalırlar. Acaba “Benim suçum muydu?” diye düşünerek bazen kendilerine yüklenirler; bazen de karşı tarafı suçlayarak öfke duygusuna kapılıp giderler.
Geçmişteki acı verici olaylar keşke yaşanmasaydı... Bütün bunlar başkasının başına gelmedi, sizin başınıza geldi ve sizin canınızı acıttı. Hepsi doğru ama hepsi geçmişte yaşandı. Öncelikle bu durumu kabullenmelisiniz!
Zihnimiz bazı durumları düşündüğü zaman, ruhumuz ve bedenimiz sanki yeniden aynı şeyleri yaşıyormuş gibi hisseder, tepkilerini de ona göre verir. Siz eğer zihninizde devamlı bir savaş halindeyseniz, aynı şeylere tekrar tekrar kendinizi mazur bırakırsanız, zihninizde bu noktada aynı travmayı defalarca yaşar.
Benzer sorunlarla terapiye gelen danışanlarıma söylediğim gibi bu yaşadığınızı bir film olarak düşünün. Geçmişte başroldeydiniz bu filmde ama artık değilsiniz. Artık filmi izleyen bir seyircisiniz. Geçmişte kendinizi koruyacak güce de sahip değildiniz. Ama artık filmin kumandası sizde. İsterseniz bu filmi durdurabilir, bazı yerlerini silebilirsiniz.
Belki size bunu yaşatanlarla yüzleşmek ve hesap sormak istiyorsunuz. Evet yüzleşmek bazı durumlarda işe yarayabilir; ama bazen de yüzleşme girişimleri umulduğu gibi gelişmez. Karşı taraf o baskın karakteriyle sizi suçlama yoluna gidebilir; ya da sizin iyiliğiniz için yaptığını söyleyebilir. Bu yüzden yüzleşme konusunda iyi düşünmek gerekir.
Geçmişle ilgili herkesin ayrı hikâyeleri, acıları vardır ama gerçek olan şu ki geçmişte oluşan acının kaynağı tamamen sizin içinizde. Belki de size bunları yaşatan kişi hayatta bile değil, belki de sizin bilmediğiniz bir yerlerde hayatına devam ediyor, siz de bu acıyı çekmeye devam ediyorsunuz. Belki de kurban rolünde olmak size güç veriyor olabilir. Kurban rolünde olduğunuz zaman bütün sorumluluk etrafınızdaki kişilerdedir çünkü. Bu rol yaşadığınız olayla ilgili sorumluluk alma konusunda sizi rahat bırakıyor olabilir. Ama kurban rolünde takılıp kalmak hiç bir zaman yaşadığınız bu durumdan kurtulmanız konusunda çözüm sağlamaz. Durumu değiştirebilmek için yapmanız gereken kendi zihninizin sorumluluğunu almaktır. Bu çektiğiniz acıya son vermenin sorumluluğu tamamen sizde.!
Yaşanılan travmaların içinde çok yoğun suçluluk duygusu da vardır:
Ya benim hatamsa? Ben mi sebep oldum acaba? gibi şüpheler kişinin beynini kemirir durur adeta. Bu insanın ruhuna ağır bir yüktür. Yaşadığınız durumu yakın olduğunuz birine anlatırsanız bu size daha iyi hissettirir. Anlattığınız kişi olayı değerlendirmeniz konusunda size farklı bir bakış açısı kazandırabilir. Konuşmak, duygularınızı ifade edebilmek taşıdığınız bu yükü bir nebze de olsa hafifletir. Travma yaşayanlar genellikle yaşadıkları durumun sadece kendisinin başına geldiğine inanır. Anlattığınız kişi belki de benzer bir durum yaşamış olabilir. Bu durumunu sizinle paylaştığı zaman benzer olaylar yasayan birilerinin olduğunu fark etmek de size daha iyi hissettirir. Her şeye rağmen bir çıkış yolu bulamıyorsanız bir uzmandan psikolojik destek almalısınız.
Hiç acısı olmayan, hiç kırılmamış, hiç travma yaşamamış insanlar olduğuna inanıyor olabilirsiniz. Gerçek şu ki böyle bir insan yok. Hepimizin yaraları, hayal kırıklıkları, ruhumuzda parçalanmış bir taraflarımız var. Bütün bunları kabullenip, sahiplendiğimiz zaman ortaya daha değerli bir şey çıkar. Tıpkı savaştan çıkan ve savaş yaralarıyla daha değerli olanlar gibi. Hayat da bir savaş ve biz yaralarımızla olgunlaşır ve pişeriz... Yaralarımızla daha değerleyiz.