Kaygılarınızla Çocuğunuzun Potansiyelini Zedelemeyin
Bazen çevremdekiler, bazen de danışanlarım endişeli bir halde çocuklarıyla ilgili sorular sorarlar bana. Çocuklarının çok kaygılı, çekingen olduğunu ve ne yapmaları gerektiğini sorarlar. Hallerinden ne kadar kaygılı oldukları belli olmasına rağmen, fark etmeleri için onlara, “Eşiniz ya da siz kaygılı mısınız?” diye sorarım. Çünkü çocuk kaygılı, çekingen, kendine güvensiz ise bunun nedeni anne - babanın kaygılı olması ve bunu çocuğuna yansıtmasıdır.
Şüphesiz ki her anne ve baba çocuğunu çok sever ve hayatları boyunca onların iyiliğini isterler. Fakat bizim ülkemizde çoğu anne ve baba çocuklarına olan sevgilerini kaygılanarak gösterirler. Bu ise anne ve babanın farkında olmadan çocuğuna verdiği büyük bir zarardır.
Peki, biz anne ve baba olduğumuzda neden bu kadar kaygılanıyoruz? Elbette ki çocuğumuzu çok sevdiğimiz için...
“Gelecekte ne olacak çocuğumun durumu?”
“İyi bir mesleği olacak mı?”
“Kimseye muhtaç olmasın. Güçlü, hakkını alabilen, kendini koruyabilen, kendine güvenen, mutlu biri olsun.” diye diye kaygılanırız.
Sevgilerini gelecek kaygısı ile ifade eden anne ve babalar, ne yazık ki korktuklarının başlarına gelmesi için zemin hazırladıklarının farkında bile değildirler. Çocuklarında var olan kaygı ve çekingenliğin sebebinin çocuğun kendisinden kaynaklandığına inanırlar. Aslında çocuklarının zayıf ve kendine güvensiz bir şekilde yetişmesine kendileri neden olurlar.
Bu tip kaygılı anne ve babalar genellikle mükemmeliyetçi kişiliklerdir. Hata yapmaktan çok korkarlar. Aynı şekilde çocuklarından da mükemmellik beklerler ve hata yapmalarını istemezler. Hata yaptıklarında onlara kızarlar ve utandırırlar.
“ Aman yavrum dikkat et! Kimseye güvenme, dünya hiç güvenilecek bir yer değil! Sakın hata yapma.!” diye diye çocuğa “Kendine de güvenme, başkalarına da güvenme" mesajı vermeye devam ederler. Anne- baba bütün iyi niyetiyle nasihat verse de, beden diliyle, mimikleriyle, sesinin tonuyla, soluk alıp verişiyle çocuğuna, “SANA GÜVENMİYORUM!” mesajını verir ve çocuk sezgisel olarak bunu hisseder.
Bazı anne ve babalar da çocuğunun akademik eğitimi konusunda sürekli kaygılıdırlar ve devamlı olarak bunu çocuklarına yansıtırlar.
Okuldan gelir gelmez, “Bugün sınav oldunuz mu? Sınavdan kaç aldın? Diğerleri kaç aldı? Ödevlerini bitirdin mi? Şu işini yaptın mı? Bu işini yaptın mı?” gibi sorularla sık sık yine aynı mesajı verirler. SANA GÜVENMİYORUM!
Bazıları da çocuğuna hiç kimsenin en ufak bir zarar bile vermesini istemezler. Bu konuda aşırı endişe duyarlar ve sürekli çocuklarını korumaları gerektiğine inanırlar. Bu kaygılarını da sürekli onlara yansıtırlar. Çocuklarına verdikleri mesaj yine aynıdır. “Sen kendini koruyamazsın, sana güvenmiyorum.”
Bir çocuk için onu sevdiğini söyleyen anne ve babasının kendisine güvenmediğini hissetmesi gerçekten çok acı bir durumdur. Çünkü çocuk buna inanır. Anne ve babam bana güvenmiyorsa ben de kendime güvenmemeliyim, yapamam, beceremem inancı oluşur. Kendisiyle ilgili en temel inançları da maalesef bunlar olur. Doğuştan getirdiği o müthiş potansiyelleri de böylece zedelenmiş olur.
Oysaki bir insan için hata yapmak çok normaldir. Çünkü insan yaratılışı gereği hata yaparak, deneyerek öğrenir. Kaygılı anne ve babalar öncelikle kendi iç dünyalarında bunu kabul etmelidirler. Çocuklarına hata yapabileceklerini ve insanın en güzel öğrenme yolunun hata yaparak öğrenme olduğu mesajını verebilmelidirler.
“Hata yapmak çok normal bir şeydir evlâdım. İyi ki hata yapıyorsun. Kötü olan şey hata yapacağım diye başaramayacağım diye hiçbir ise teşebbüs etmemek, girişimde bulunmamaktır. Hata yapmaktan asla korkma! Zaman içerisinde sen zaten yavaş yavaş öğreneceksin.”
Anne ve babasının bu şekilde yaklaşması çocuğun var olan potansiyelini açığa çıkarır. Çocuk kendine daha çok güvenir. Çünkü anne ve babası ona SANA GÜVENİYORUM, YAPABİLİRSİN mesajını vermiştir.
Eğer siz de kaygılı bir anne babaysanız yapmanız gereken öncelikle kendi kaygılarınızın kaynağını keşfetmektir. Bunu yaparsanız kaygılarınızın kökünün çocukluğunuza kadar indiğini görürsünüz. Muhtemelen siz çocukken ya anneniz, ya babanız veya öğretmeniniz, dedeniz ya da bir başkası size sevgilerini kaygılanarak göstermiş; siz de aynı mesajı onlardan hissetmişsinizdir. “Sana güvenmiyorum, sen yapamazsın, seni korumalıyım." Böylece siz de kendinize güvenemediniz ve sık sık kaygılandınız. Şimdi de bu kaygılarınızı çocuğunuza aktarıyorsunuz.
Kaygılarınızın kaynağını keşfettiğiniz zaman, çocuğunuza olan yaklaşımınız da değişmeye başlayacak, kaygının yerini güven ve şükür duygusu almaya başlayacaktır. Çocuğun ruh sağlığının sağlıklı gelişebilmesi ve var olan potansiyelinin açığa çıkabilmesi için; kaygılarının farkında olan, onları kontrol edebilen ama aynı zamanda çocuğuna güvenerek, onunla sohbet içinde olan anne ve babaya ihtiyacı vardır. Ancak o zaman çocuğumuzda var olan potansiyelin hakkını verebilir; kendine güvenen mutlu insanlar yetiştirebiliriz.